Milli okçular olimpiyatlardaki başarısızlığın nedenini bir mektupla anlattı. Milli okçular Yasemin Anagöz ve Gülnaz Büşranur Coşkun kendilerine yapılan haksızlığı dile getirdi.
Milli okçular Paris 2024 Olimpiyat Oyunları‘ndaki başarısızlığın nedenini bir mektupla anlattı. Milli okçular Yasemin Anagöz ve Gülnaz Büşranur Coşkun mektuplarında kendilerine yapılan haksızlığı dile getirirken, “Olimpiyatlara takım halinde (3 kadın sporcu) gidebilecekken, bizi ekarte edip Okçular Vakfı’ndan tek bir sporcunun gitmesini tercih ettiler” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet’ten Barış Pehlivan, bugünkü köşesinde Yasemin Anagöz ve Gülnaz Büşranur Coşkun’un olimpiyatlara gitme sürecinde yaşadıklarını ve uğradıkları haksızlığı anlattıkları mektubu yayımladı.
İşte Barış Pehlivan’ın kısaltarak yayımladığı mektup:
“Biz, Yasemin Anagöz ve Gülnaz Büşranur Coşkun. 2013’ten beri hem gençler hem büyükler kategorilerinde okçuluk milli takımını temsil ettik. Tüm bu spor kariyerimiz boyunca hem bireysel hem de takım halinde aldığımız başarılar Türkiye tarihindeki ilk başarılar oldu. Son 20 yılda büyükler kategorisinde Avrupa şampiyonluğu kazanabilen tek sporcularız.
Geçen yıl, olimpiyat senesinde, sezon başında ilk 8’e giren kadronun milli takıma alınacağı söylendi. Ancak senenin son yarışmasından bir gün önce apar topar yeni bir kural açıklandı. Ve sadece ‘kadınlar’ kategorisinde 21 yaşından büyük sporcuların ilk 5’te yer almadığı takdirde takıma alınmayacağı belirtildi. Zaten ilk 5 sırada bulunan sporcular teknik heyet tarafından başarıya bakmaksızın ek puan verilerek seçildi. Biz de bu yüzden 6. ve 7. sırada kalmış olduk.
Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bu yaş kuralı hem olimpiyat ruhuna ters hem de okçuluk gibi 50 yaşında bile yüksek performans gösterilen bir sporun doğasına aykırı. Destekledikleri sporcuların bizi sahada yenmeleri mümkün olmadığı için bizi seçmelere dahi almamak adına bu kuralı çıkardılar. Olimpiyatlara takım halinde (3 kadın sporcu) gidebilecekken, bizi ekarte edip Okçular Vakfı’ndan tek bir sporcunun gitmesini tercih ettiler.”
Genç sporcuların mektubu şöyle devam etti:
“Sonrasında ben (Yasemin Anagöz) bu kuralla ilgili tahkim kuruluna başvurdum. Ancak 7 üyeden 6’sı ‘yetki kapsamında makul bir karar’ diyerek şikâyetimi reddetti. Sadece 1 üye, bu alınan kuralın anayasaya ve insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle lehimde oy kullandı. Halihazırda Okçuluk Federasyonu seçimlerinde yapmış oldukları usulsüzlüklerle Yüksek Mahkeme tarafından ceza almış, istinaf kararı da tekrar federasyonun aleyhine çıkmıştı. Şimdi ise Yargıtay’ın bu kişiler hakkında ceza vermesi bekleniyor. Devletin verdiği bütçe ile kendilerine seçimlerde oy kullanması için kulüp antrenörlerini seminer adı altında lüks otellerde ağırlayarak, sahaya maksimum 4 antrenör girmesi kuralı olmasına rağmen 21 sporcunun olduğu yarışmaya 18 görevli götürerek yani adeta yurtdışında tatil yapmalarını sağlayarak seçimde oy toplama çabasına girdiler.
Hal böyleyken davamdan sonra milli takım antrenörleri Büşranur Coşkun’u arayarak herhangi bir yere şikâyette bulunmaması için tehditler yağdırmış, sonrasında antrenörlük görevi teklif edip sessiz kalmasını istemişlerdir. Ancak ikimiz de hakkımızı yiyen insanlarla birlik olmayı reddettik.
Kamuoyuna ve sevenlerimize yaptığımız duyurudan sonra, Kadınlar Günü’nde Okçuluk Federasyonu’nun resmi internet sitesinde bize özel bir karalama yazısı paylaşıldı. Tüm şehirlerdeki kulüplerin hocalarını ve sporcularını arayarak, WhatsApp gruplarından yazarak, kara listede olduğumuzu ve bizimle konuşanın da onların düşmanı olacağını, söyleyerek bizi ekarte etmeye çalıştılar. Sosyal medya paylaşımlarımızdan ötürü disiplin cezası verdiler. Ardından kulübümü gayri resmi yollarla satın aldılar ve beni kendi kulübümden ayrılmak zorunda bıraktılar. Böylece artık antrenman yapacak alanım veya yarışmalara katılacak lisansım elimden gitmiş oldu. Sonrasında antrenman yapabilmek için Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın merkezlerine gittim. Ancak federasyon yetkilisi ve milli takım teknik direktörü Göktuğ Ergin, oraya bir daha girersem hakkımda tutanak tutulması ve sahadan atılmam konusunda emir vermiş.
Milli takım kampında bulunduğumuz sürelerde sayısız mobbing ve aşağılamaya maruz kaldık. Performansımızı kendi çabalarımızla yükselttiğimizde sürekli yay ayarımızla oynayıp, yani ayarı bozup atışlarımızı dağıtarak bize sürekli gözdağı verdiler. Yarışmalarda düşük performans gösteren sporculara ‘Sen teröristsin, sandalye bile senden daha değerli’ gibi aşağılayıcı cümleler kullanarak onları bu yolda bezdirdiler.
Röportajlarda kendimizden bahsetmememiz konusunda uyarıldık. ‘Milli takım hocası Göktuğ Ergin ve Okçuluk Federasyonu sayesinde bu başarıyı kazandık’ diye röportaj vermemiz konusunda sürekli tembih edildik. Bu dediklerini yapmadığımız için de biz ve bizim dönemimizdeki sporcular takımdan gönderildik. Diğer takım arkadaşlarımız belki artık yorulduklarından belki kazanamayacaklarını düşündükleri için bizim gibi mücadele etmedi. Ancak biz bu devranın artık son bulmasını, herkesin adil şekilde yarıştığı, sporcu kayırılmadan antrenman yapıldığı bir okçuluk istiyoruz.”
Kamuoyunda son dönemde sıklıkla gündeme gelen Okçular Vakfı’nın mütevelli heyetinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan da bulunuyor.