UYUŞTURUCU MADDELER VE ETKİLERİ

HER geçen gün uyuşturucu nitelikli ve bağımlılık yapan maddelerin türünde artış görülmektedir. Bu maddelerden bir kısmı şöyle sıralanır: Alkol, sigara, esrar (kannabis), uçucu maddeler, eroin, morfin, ketamin, meskalin (kaktüs), amfetamin, steroidler, kokain, ecstasy, rohypnol, LSD, GHB, ice, crack, fensiklidin (PCP), ritalin, mantar (psylocibin). Şimdi bunlardan en çok kullanılan ve bilinen maddeleri detaylı açıklayalım.

KOKAİN
Çok hızlı ve aşırı bir bağımlılık yapan kokain, uyarıcı bir maddedir. Çok eskilerde kokainin ana maddesi olan koka yaprakları çiğnenirmiş. 1880 yılından günümüze dek lokal anestezik olarak kullanılmaktadır. 1914’te ABD’de bağımlılık yapan uyuşturucu bir madde olarak kabul edilmiş ve tıbbi çalışmalar dışında kullanımı yasaklanmıştır. Özellikle son zamanlarda kullanımı hızla yayılmıştır. Saf olarak beyaz toza benzer ve şeker, karbonat, un, prokain gibi maddelerle karıştırılarak kullanılır. Fizyolojik bağımlılıktan çok psikolojik bağımlılık yapar.

Damar yoluyla, ağızdan veya sigara gibi kullanılsa da genellikle toz haline getirilerek burundan çekilir. Mutluluk, keyif, neşe, aşırı kuvvet, yeterlilik ve özgüven gibi artırıcı etkileri vardır. Kalp atışında hızlanma veya yavaşlama, gözbebeklerinde büyüme, kan basıncında artış veya düşüş gibi fizyolojik etkiler de görülür. Aşırı miktarda kullanıldığında ise, gerginlik, iç daralması, sinirlilik halleri ile algı bozuklukları, hezeyanlar ve halüsinasyonlar ortaya çıkar. Kullanıldıktan hemen sonra etkisi görülür ve ortalama bir saat içinde kaybolur. Maddenin etkisi kaybolduktan sonra yoksunluk semptomları görülür ve kişi bunlardan kaçınmak için tekrar kullanmak ister; çünkü yoksunluk belirtileri çok rahatsız edici olur. Zamanla tolerans geliştiği için kullanılan miktar sürekli arttırılır.

Yoksunluk belirtileri madde kullanımından bir saat sonra görülür ve yaklaşık 18 saat sürer. Depresyona benzer belirtiler ortaya çıkar. Yoksunluk belirtileri aşırı kullanımlarda bir hafta sürebilir ve bu süreçte intihar girişimleri görülebilir. Yüksek miktarda kullanım ölümle de sonuçlanabilir; çünkü bütün uyarıcı ve uyuşturucu maddeler içinde en öldürücü olanı kokaindir.
Kokainin en sık görülen yan etkileri şunlardır: Burun kanamaları, akciğerlerde hasarlar, şiddetli baş ağrıları, beyin ve kalp damarlarında tıkanmalar, beyin içi kanamalar, epilepsi, iktidarsızlık vb.

ESRAR (Kannabis)
Ağızdan ve sigarayla birlikte kullanılan bir uyuşturucudur. İlk kullanımlarda neşe ve mutluluk verir, iştah açar. İlerleyen zamanlarda çeşitli algı bozuklukları, paranoid belirtiler, halüsinasyonlar ve hezeyanlar görülebilir. Bedensel farkındalığını yitirme, çevresindekileri yabancı gibi algılama, ölüm korkusu, kontrolünü kaybetme duygusu gibi olumsuz belirtiler de görülebilir. Fizyolojik bağımlılık da gelişebilir; ancak daha çok psikolojik bağımlılık gelişir. Yoksunluk belirtileri şunladır: Hırçınlık, kızgınlık, terleme, kusma uyku sorunları vb.
Aşırı kullanımlar sonucunda zaman algısında bozukluk, iletişim yetersizliği, kalp atışında artış ve dikkat sorunları ortaya çıkar.

OPİYATLAR
Eroin, afyon, kodein, morfin, dolantin gibi maddelerin bütününe opiyad denilir. Hepsi ağızdan, damardan veya burundan alınabilir. Etkileri genelde birbirlerine benzer ancak bazıları diğerlerine göre daha fazla etkilidir. Örneğin, morfin afyondan daha güçlü ve hızlı etkiler oluşturur. İlaç olarak tıbbi çalışmalarda da kullanılır.

Opiyatlar alındıktan sonra beyne hızla ulaşır ve bağımlılık yapıcı bir niteliğe sahiptir. Hem yatıştırıcı ve bastırıcı hem de uyarıcı etkiler oluşturur. İlk kullanımlarda, rahatlık, gevşeme, sarhoşluk hali ve ağrı kesici gibi geçici etkilerinin yanında bulantı, kusma, kaşınma, gözbebeklerinde küçülme, ağız kuruluğu, bellek sorunları, konsantrasyon güçlüğü, kalp ve kan basıncında düşme gibi belirtiler görülür. Uzun kullanımlarda aşırı fiziksel bağımlılık oluşturur ve alınan miktarın sürekli artırılmasını sağlayan tolerans oluşur. Yüksek dozlarda alındığında, refleksler kaybolur, kalp ve kan basıncı düşer, solunum yavaşlar, vücutta genel bir morarma olur, koma ve ardında ölüm gerçekleşir. Bağımlılık geliştiğinde madde bırakıldıktan 7–8 saat sonra yoksunluk belirtileri ortaya çıkar ve ortalama 10 gün devam eder. Yoksunluk belirtileri şunlardır: İç sıkıntısı, gerginlik, terleme, halsizlik, kas ve eklem ağrıları, kusma, burun akıntısı, göz sulanması, uykusuzluk vb.

CRACK
Crack, kokainin işlenerek elde edilmiş farklı bir formudur; ama kokainden daha etkilidir. Ortalama yarım gramlık küçük paketler halinde satılır. Kokainden daha ucuzdur. Bağımlılık kısa sürede gelişir. Olası riskleri maddeyi elde etmek için suça yönelme, kalp krizi, ani kan basıncı, ağır depresyon, intihar eğilimi ve ölüm olarak sıralanabilir. Uzun süreli kullanım sonucunda paranoid, öfkeli hal gibi mizaç değişiklikleri ve çeşitli solunum yolu problemleri ortaya çıkar. Yoksunluk belirtileri kokainle aynıdır. Crackın etkisi geçince mutsuzluk, yorgunluk bitkinlik, anksiyete, öfke, uyku sorunları, kâbuslar gibi belirtiler görülür. Birey bunlardan kaçmak için yeniden maddeyi alma gereği duyar.

MESKALİN (KAKTÜS)
Meksika ve Güneybatı Amerikan yerlileri ile ilkel kabileler geçmiş çağlardan beri dini törenlerde, doğaüstü varlıklarla iletişim kurmada, farklı bir boyuta geçmede ve gerçeğe ulaşmada bu maddeyi kullanırlarmış. Peyote kaktüsünün aktif maddesi olan meskalin, LSD’nin etkisine benzer bir etki oluşturur. Farklı kullanım biçimleri vardır. Ağız yoluyla, damardan veya içeceklere katılarak kullanılır. Toz, sıvı ve kapsüller halinde bulunur. Alındıktan yarım saat sonra etkisi hissedilir ve bu etki yarım gün sürer. Görsel halüsinasyonlar, yönelim bozukluğu, vücut ısısında artış, derinlik ve zaman algısında kayıp, uykusuzluk gibi psikolojik ve fiziksel belirtiler görülür. Görsel ve işitsel algı bozuklukları belirgindir; ses ve renkler birbirine karıştırılır. Ayrıca depresif haller, panik nöbetleri, paranoid sanrılar ve intihar eğilimleri görülür. Uzun süreli kullanımlara psikotik semptomlar da yoğun olarak eşlik edebilir. Bağımlılık etkisi olduğu söylenen bu maddenin uzun süreli kullanımlardan sonra bağımlılık yaptığı belirtilir.

KETAMİN
Bu madde ameliyatlarda anestetik olarak kullanılır. Ancak uyuşturucu madde olarak da kullanılır. Sıvı, toz ve tablet biçiminde bulunur; ağızdan, burundan ve damardan alınabilir, tütünle karıştırılarak içilebilir. Madde alındıktan sonra, ortalama 5 ila 30 dakika içinde etkileri ortaya çıkar ve bu etkiler yaklaşık yarım saat ile iki saat içinde kaybolur.
Düşük miktarlarda alındığında, baş dönmesi, sakarlık, sendeleyerek yürüme, hafif sarhoşluk hali, gevşeme gibi etkiler oluşurken yüksek miktarda alındığında algı bozuklukları, anksiyete, depresyon, deliriyum, halüsinasyonlar, devinim güçlüğü ve bayılma gibi etkiler ortaya çıkar. Duyularda aşırı bir duyarlılık gelişebilir, örneğin hafif seslerden rahatsız olur ve normal ışık gözlerini kamaştırır. Geçici felç ve hafıza kayıplarına da rastlanabilir. Sürekli kullanıcılarda paranoid ve egosantrizm sorunları görülebilir. Yoksunluk belirtileri görülmese de ağrı kesici özelliğinden dolayı, var olan ağrılar yeniden hissedilebilir.

METAAMFETAMİNLER
Laboratuvar ortamında çeşitli kimyasal maddelerin karışımından oluşturulan bu madde, güçlü ve ucuz bir uyarıcıdır. Amfetaminlerden farkı, bu maddenin santral sinir sistemi üzerinde daha güçlü bir etki oluşturmasıdır. Genellikle narkolepsi ve obezite tedavisinde kullanılan ve reçete ile satılan bir ilaçtır. Kokusuz ve acımsı bir tadı olan bu madde beyaz toz biçimindedir. Ağızdan, burundan, damardan alınabildiği gibi sigara gibi de kullanılabilir. Uyarıcı etkisinden dolayı, aşırı hareketlilik, iştah azalması, uykusuzluk, rahatlama, hoşnutluk ve neşelilik gibi etkiler oluşturur, solunumu hızlandırır ve vücut ısısını artırır. Uzun süreli kullanımlarda paranoid ve şizofrenik belirtiler, duygudurum bozuklukları ve beyindeki dopamin hücrelerinde hasarlar görülebilir. Zehirleme etkisi yüksek olduğu için kontrolsüz kullanıldığında felce yol açabilir.

Bağımlılık oluşturur; ancak madde kesildikten bir-iki hafta içinde iyileşme gerçekleşir. Bağımlılık kronikleştiğinde bırakılsa bile yeniden başlama olasılığı artar. Yoksunluk belirtileri şunlardır: Bunaltı, çöküntü, yorgunluk, halsizlik, maddeyi arama arzusu vb.

STEROİDLER
Anabolic-androgenic steroidler, cinsel işlevlerle ilgili olan testosteronun yeterli miktarda üretilmediği durumlarda tedavi amaçlı kullanılır. Örneğin, ergenlik geciktiğinde, cinsel organlar yeterli gelişmediğinde bu ilaç kullanılır. Aynı zamanda AİDS tedavisinde de kullanılmaktadır. Aslında steroidler, kas geliştiricidir ve çok sayıda çeşidi bulunmaktadır. Bunlar genellikle spor dallarında kullanılır. Ancak bunların tümü yasal olarak doktorların önerdiği dozlarda kullanılır ve reçeteyle alınabilir.

Kontrolsüz ve yasal olmayan yollarla kullanıldığında kötüye kullanım ortaya çıkmakta ve tehlikeli sonuçlara yol açmaktadır. Kaslarını geliştirmek isteyen ve daha iyi performans sergilemek isteyen sporcular, steroidleri el altında temin etmeye çalışmaktadırlar. Fazla yağlarından kurtulmak isteyen bazı kişiler de bu ilaçları kullanmaktadırlar.

Steroidler, ağız ve damar yoluyla alınabilen çeşitleri olduğu gibi deri yüzeyine sürülebilen çeşitleri de vardır. Doktor kontrolünde belli dozda ve belli aralıklarla alınır; ama illegal yolarla temin edip kullananlar, kontrolsüz ve alınması gereken miktardan çok daha fazla almaktadırlar. Ayrıca kullanılan miktar sürekli arttırılır. Steroidlerin en önemli yan etkileri şunlardır: Kolesterol, yüksek tansiyon, akciğer kanseri, böbrek tümörü, titreme, testislerde bozulmalar, erkeklerde kısırlık ve kellik, kadınların yüzünde kıllanma ve kellik, ses kalınlaşması vb. Yoksunluk belirtileri ise, depresyon, intihar eğilimi, yorgunluk, gerginlik, iştahsızlık, cinsel ilgi azlığı vb. olarak sıralanabilir.

ECSTASY
Sentetik bir madde olan ecstasy, uyarıcı nitelikler taşır. Piyasada ecstasy adı altında ve ecstasy ile benzer özelliklere sahip olan birkaç madde (MDEA, MDA) daha bulunmaktadır. Hap ve kapsül biçiminde olan Ecstasy, tolerans oluşturan bir maddedir. Düşük miktarlarda alındığında enerji oluşturur ve kişiyi canlandırır. Yüksek dozlu kullanımlarda yönelim, bilinç ve algı bozukluklarına ve bitkinliğe neden olur. Çok aşırı dozlarda örneğin 500 mg. alındığında ölüme yol açar. Madde alındıktan bir saat içinde etkisi ortaya çıkar ve bu etki ortalama 5 saat sürer.
Vücut ısısını ve kan basıncını artırır, ağızda kuruluk ve tatsız bir duygu bırakır, görsel algıda bozulmalara neden olur. Sosyal becerileri artırır ve kişinin kendini son derece rahat hissetmesini sağlar. Zihinsel sorunları, kalp-damar rahatsızlıkları, epilepsi, astım ve yüksek tansiyonu olanlar için ölüm riski yüksek olan bir maddedir. Yoksunluk belirtileri şöyle sıralanabilir: Yorgunluk, bitkinlik, baş ağrısı ve dönmesi, depresyon vb.

ROHYPNOL (Roche)
Rohypnol grubunda çok sayıda ilaç yer almakta ve bağımlılık yaptığı için yeşil reçeteyle satılmaktadır. Birçok ülkede yasal olarak uyku bozuklukları, bunaltı ve gerginlik tedavisinde ve pre-anestetik olarak tercih edilir. Tablet biçiminde olan bu ilaçlar, ağızdan alındığı gibi ezilip eroinle karıştırılarak damardan alınabilir. Sarhoşluk etkisini arttırmak amacıyla alkollü içeceklerle birlikte alanlar da vardır.

Santral sinir sistemini yavaşlatıcı bir etkisi vardır. Kısa sürede etkisini gösterir ve bu etki 5-6 saat devam eder. Çok çabuk tolerans geliştirir. Ortalama üç aylık bir kullanımdan sonra bağımlılık oluşturur. Ayrıca yüksek doz kullanımı da bağımlılık süresini kısaltır. Yoksunluk belirtileri alkol ile benzer niteliktedir. Çok çeşitli yan etkileri görülebilir. Aşırı dozlardaki kullanımlarda ölüme neden olabilir.

RİTALİN
Uyarıcı bir ilaç olan ritalin, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar için kullanılır. Santral sinir sistemini uyarıcı bir etkisi vardır. Tabletler halinde bulunan ritalin reçetesiz satılmaz. Çocukların hareketliliğini azaltıp, dikkat sürelerini artırır. Uygun dozlarda kullanıldığında bağımlılık yapma riski söz konusu değildir. Ancak diğer uyuşturucularla birlikte kullanıldığında zarar vermeye başlar.

Uyuşturucu Maddelerin Tedavisi
Madde bağımlılığının tedavisi zordur; çünkü fizyolojik bağımlılık tedavi edilse bile, psikolojik bağımlılığın tedavisi devam edebilir ve kişi yeniden madde almaya başlayabilir. Buna rağmen tedaviyle bu illetten kurtulan çok sayıda bağımlı vardır. Bireyin istekli olması tedavi sürecini olumlu etkiler. Ayrıca tedavi sonrası koruyucu programlar, sosyal çevrenin etkisi ve ailenin desteği de çok önemlidir.

Tedavi hastane ortamında yapılır. Tıbbi tedavilerle birlikte psikoterapi uygulanır. Fizyolojik bağımlılığı ortadan kalkan ve taburcu olan kişinin dışarıdaki yaşamı kontrol altına alınmalı ve psikolojik bağımlılığın tamamen bitmesi için psikoterapinin devam etmesi sağlanmalıdır.

Adsız Narkotikler
1950 yılında Amerika’da kurulan ve dünyanın birçok ülkesine yayılan bu sivil toplum örgütü, tıpkı Adsız Alkolikler gibi gönüllük esasına dayanır ve uyuşturucu madde bağımlılığına karşı savaş veren en etkin örgüttür. Uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak isteyen herkes, koşulsuz bu gruba katılabilir. Üyeler arasında ‘Beyaz Kitapçık’ diye bilinen ve kendi adını taşıyan el kitabı Adsız Narkotikleri, “Temiz kalmakta birbirine yardım etmek için düzenli olarak toplanan iyileşmekte olan bağımlılar” diye tanımlamaktadır. “Ben bağımlıyım” diye başlayan toplantılarda katılımcılar tecrübelerini, öneri ve fikirleri anlatarak birbirlerine destek olmaktadırlar. Tedavide, bireyin uyması gereken 12 basamak vardır. Gruba katılan ve etkinlikleri takip eden bağımlıların, tedavi başarısı diğer yöntemlere göre daha fazladır.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com