UYARICI VE UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI

BİRÇOK kişi uyuşturucu maddelerini rahatlatıcı, keyif verici, yorgunluğu giderici ve sıkıntıları yatıştırıcı olarak bilir ve arkadaş çevresinin etkisiyle kullanmaya başlar. Hatta cinsel gücü ve enerjiyi arttırıcı, öğrenmeyi kolaylaştırıcı ve zeka düzeyini yükseltici niteliklere sahip olduğuna ilişkin yanlış inanışlar yaygındır. Bazı kişiler, bağımlılık oluşturduğunu ve olası tehlikelerinin farkındadır; ancak iradesinin güçlü olduğunu ve gerektiğinde bırakabileceğini düşünerek kullanmaya başlar. Bazıları da sürekli değil, sadece arada bir kullanacağını, yani sosyal bir içici olacağını ve dolayısıyla kullandığı maddelerin kendisinde bağımlılık oluşturmayacağına inanır. Kimi de kişisel, ailevi, sosyal ve mesleki ilişkilerinden kaynaklanan sıkıntılardan kurtulmak için, sonunu düşünmeden (çevrenin de etkisiyle) madde kullanmaya başlar. Arkadaşlarının zoru ve telkiniyle başlayanlar olduğu gibi, fark ettirilmeden bağımlı hale getirilenler de vardır. Kendini kanıtlama, itibar görme vb. amaçlarla bağımlı hale gelenler de çoktur. Bazı bağımlılıklar, bağımlılık yapan diğer maddelerin kullanılmasına zemin hazırlar. Örneğin, alkol bağımlısı olan biri, bağımlılık yapan diğer maddeleri de kullanabilir.

Bağımlılığın oluştuğu ilk zamanlarda, kişi bağımlı olduğunu hissetmez, hissettiğinde ise iş işten geçmiş olur.

Bağımlılığı oluşturan madde miktarı ile madde kullanım sıklığı kişiden kişiye ve maddenin türüne göre farklılık gösterir. Kimi, saf eroini bir defa kullandıktan sonra bağımlı olurken, kimi de katkı maddeleriyle kullanır ve üç-beş kullanımdan sonra bağımlı olur. Kişinin ruhsal ve fiziksel yapısı bağımlılığın oluşmasında önemli bir etkendir.

Amerikan Psikiyatri Birliği, madde kullanımını, bağımlılık ve kötüye kullanım olmak üzere iki farklı kategoride ele alır. Bağımlılık bir hastalıktır ve iyileşmesi oldukça güçtür. Aslında madde bağımlılığında bütünüyle bir iyileşme söz konusu değildir. Bireyin isteği, güçlü iradesi ve doğru tedaviyle, madde bağımlılığında sadece düzelme olur. Kişi, maddeyi almadığı sürece iyidir ve bütün ilişkileri normale döner. Düzelme döneminde bir defa bile maddeyi kullanmaması gerekir; çünkü bir defa kullansa bile bağımlılık yeniden baş gösterir.

Bağımlılık ruhsal ve fiziksel olmak üzere iki türlü oluşur. Fiziksel bağımlılıkta, vücut mekanizması maddeye uyum sağlar, yoksunluğunda birtakım fizyolojik belirtiler ortaya çıkar. Madde tekrar alındığında bu belirtiler yok olur; ama alınmadığında ise, belli bir süre bireyi rahatsız eder. Ruhsal bağımlılıkta, psikolojik bir alışkanlık vardır. Madde alınmadığında ruhsal anlamda huzursuzluk, mutsuzluk gibi birtakım sıkıntılar yaşanır, madde aldığında ise bir rahatlama ve haz hissedilir. Her iki bağımlılık birlikte görülür. Ancak ruhsal bağımlılık daha zor aşılan bir durumdur; çünkü fiziksel bağımlılıktan kurtulan birçok kişi, ruhsal bağımlılıktan kurtulamadığı için yeniden maddeyi kullanmaya başlar. Uzun süre madde alınmadığında vücut yoksunluk belirtileri göstermez ve fiziksel bağımlılık yok olur. Kişi arkadaş çevresine girerek ruhsal bağımlılığını etkisiyle yeniden madde kullanmaya başlayabilir.

Madde bağımlılığı, bireyin istek dışı maddeyi almak zorunda kalmasıdır. Bağımlılık süreci hafif dozların alınmasıyla başlar. İlk başlarda beklenen olumlu etkiler hissedilir; kişi rahatlar, mutlu olur, sıkıntılarını geçici ve kısmen unutur. Bağımlılık oluştukça tolerans gelişir, yani aynı miktarda madde kullanımı zamanla etkisini yitirir ve giderek madde miktarı artırılır.
Bağımlılık artıkça kişi, istese bile uzak duramamakta ve kendini o maddenin esaretinde kurtaramamaktadır. Madde kullanımını bıraktığında yoksunluk belirtileri ortaya çıkar ve kişi bu belirtilerden kurtulmak için yeniden maddeyi kullanmak zorunda kalır. Girdiği çıkmazın farkına varır ve bu çıkmazdan kurtulmak için elinden gelen çabayı sarf eder; doktordan doktora koşar, hastaneye tedavi için yatar vb. Sosyal ilişkilerinde ve iş yaşamında madde kullanımına bağlı sorunlar baş gösterir.

Maddenin kötüye kullanımına bağlı olarak birey, kendisine, ailesine ve çevresine zarar vermeye başlar. Ruhsal ve bedensel bozulmalar görülür ve ileri derecede tahribatlar ortaya çıkar. Bu zararlar zamanla artar ve ölüme dek varır. İş ve sosyal ilişkilerinde kopmalar meydana gelir. Bireysel, mesleki ve sosyal sorumluluklarını kısmen ya da bütünüyle ihmal eder. Araba ve makine kullanma gibi risk taşıyan işlerde çalıştığı halde madde kullanımına devam eder. Madde kullanımına bağlı olarak başı sık sık yasalarla derde girer. Ayrıca evde eşiyle tartışır, kavga eder ve eşine, çocuklarına şiddet uygular. Dışarıda arkadaşıyla tartışır, kavga eder.

Madde kullanımı beraberinde büyük bir riski taşır. Birden fazla kişinin aynı enjeksiyonla madde kullandıkları durumlarda başta hepatit B ve AİDS olmak üzere birçok hastalık bulaşır. Madde kullanımına bağlı olarak bireyin ruhsal, bedensel, duygusal ve zihinsel yapısı üzerinde ileri düzeyde bozukluklar oluşur. Merkezi sinir sistemini baskılayarak bağımlının davranışlarını, düşüncelerini, konuşmasını yavaşlatır. Hafıza, dikkat, düşünme, muhakeme, bilinç, yönelim, gerçeği değerlendirme, algılama gibi bilişsel yetileri ve duygulanım yapısını bozarak gerçek kişiliği yerine toplumsal gerçeklerle uyuşmayan bir kişilik geliştirmesine yol açar. Böylece bütün ilişkilerinde tutarsızlıklar, düzensizlikler ve bozukluklar görülür. Nedensiz öfkelenmeler, saldırgan davranışlar, uyku ve beslenme bozuklukları, ruhsal ve fiziksel çöküntü belirginleşir. Bazı durumlarda bilinç kaybı, çift görme, konuşamama gibi problemler yaşanır. Aşırı miktarda kullanım ise, derin uyku ve komaya neden olabilir; hatta ölüme yol açabilir.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com