TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU (TSSB)

TRAVMA, ruhsal ve bedensel olarak bireyi örseleyen, inciten, yaralayan, sarsan ve derinden etkileyen yaşantılar için kullanılan bir kavramdır. Psikanaliz kurama göre travma, egonun kaldıramayacağı yoğunlukta ve ağırlıkta uyaranlara maruz kalma durumudur. Boşanma sonucu bir daha annesini göremeyen çocuk, ruhsal bir travma yaşayabilir. Bu travma geçici bir etki bırakacağı gibi, kronikleşerek çocuğun bütün yaşamını etkileyebilir.

Travma sonrası stres bozukluğu, herkes için travmatik etkiler oluşturan olaylardan sonra görülür. Travmatik olay, kişiyi veya yakınlarını doğrudan etkilemeyebilir. Kişi, tanık olduğu travmatik bir olaydan sonra bu bozukluğu yaşayabilir; çünkü travmatik olaylara tanık olmak da travmatik etki oluşturabilir. Deprem, sel, tusinami, toprak kayması, fırtına ve yangın gibi doğal afetler, kap-kaç, trafik kazası, silahlı çatışma arasında kalmak, terör, savaşta esir düşmek, işkence görmek, tecavüze uğramak vb. olay ve yaşantılar insanlarda travmaya yol açan olaylardır.

Bu bozukluk, travmatik olaydan hemen sonra değil, 3-4 hafta veya birkaç ay sonra ortaya çıkar. Kişi olayı yeniden yaşıyormuş gibi düşünceler içindedir ve kaygılı, endişeli ve çaresizlik duygularını yaşar.

Kişi travmatik olayı sıkça rüyalarında görür. Olay hiç aklından çıkmaz ve her defasında olayı yaşıyormuş gibi hisseder. Yaşadıklarını sürekli başkalarına anlatma gereği duyar. Travmatik olayı anımsatan küçük uyaranlara karşı irkilme, çığlık atma gibi aşırı tepkiler verebilir. Çevresinden gelen diğer uyaranlara karşı ilgisiz ve tepkisiz kalabilir. Sosyal ilişkilerinde sınırlamalar ve ilgi azlığı söz konusudur. Bu nedenle yaşam akışında aksaklıklar ortaya çıkar. Konsantre olamama ve hafıza sorunları görülebilir. Yoğun suçluluk duyguları hissedebilir. Travmatik olayı hatırlatabilecek bütün durumlardan uzak durmaya çalışır.

Diğer duygudurum bozuklukları eşlik edebilir; yalnızlık, kendini güvende hissetmeme, empatik olamama, suçluluk duygusu, ölüm korkusu gibi duygu ve düşünceler kişiyi depresyona sürükleyebilir.

Travma sonrası stres, travmaya yaşayan herkeste görülmez. Hatta çok ağır travmaları çok az sorunla atlatan insanlar vardır. Kişinin bu bozukluğa yakalanması için kişilik yapısının yatkın olması gerekir.

FİZİKSEL ÖZELLİKLER
Kişi, aşırı bir korku, çaresizlik ve endişe içindedir. Çok sıradan uyaranlara, travmatik olayı anımsattığı için abartılı tepkiler gösterir. Genel görünümünde bir durgunluk olabileceği gibi yerinde duramayacak kadar huzursuz da görünebilir. Bedenini bir titreme sarabilir. Konuşma biçiminde herhangi bir sorun yok; fakat genelde susmayı tercih eder.

DUYGUSAL ÖZELLİKLER
Travmatik olay hem devamlı hatırlanır hem de rüyalarda tekrar tekrar yaşanır. Bundan dolayı kişide belirgin bir sıkıntı ortaya çıkar. Duygularında adeta bir donukluk söz konusudur. Dış çevresiyle olan bağlantıları azalır ve daha önce ilgi duyduğu etkinliklere karşı ilgisi azalır. Bozuklukla birlikte kaygı, çöküntü vb. problemler görülebilir.

ZİHİNSEL ÖZELLİKLER
Düşünce ve diğer zihinsel yetilerde bir bozukluk yoktur. Travmatik olay devamlı zihinde canlı tutulur. Bu da bireyi huzursuz ederek endişe duymasına yol açar. Bazen de kişi olayı anımsatan belirtilerle karşılaştığında, olayı yeniden yaşıyormuş gibi bir algılayabilir. Gelecekle ilgili kaygılı ve kendini suçlayıcı düşünceler zihinde tekrarlanır. Olayı hatırlatan uyaranlara karşı duyarlılık artar ve hafıza travmatik olayı çok detaylı koruduğu halde, diğer olayları ve bilgileri korumayabilir. Bu nedenle unutkanlıktan ve dikkat eksikliğinden yakınmalar görülebilir.

Bozukluk genellikle kronikleşmez; eğer kişinin sosyal çevresi destekleyici bir tutum içinde olursa ve uygun tedavi sağlanırsa birkaç hafta ile birkaç ay içinde bozukluk atlatılabilir. Tedavi görmeden de iyileşme gerçekleşebilir. Gerekli durumlarda kısa süreliğine ilaç tedavisi uygulanır. İlaç tedavisi uygulanmasa da uygulanmasa da psikoterapi gerekli görülmektedir.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com