1950’lerden itibaren Türkiye’nin çocuklarına kovboyluğu sevdiren, sansürlenmiş maceralarıyla bir kuşağın hayal dünyasını şekillendiren çizgi roman: Tommiks.
Tommiks, İtalya menşeli bir çizgi roman kahramanıdır. Orijinal adı Capitan Miki olan bu karakter, 1951’de İtalyan trio EsseGesse (Pietro Sartoris, Dario Guzzon, Giovanni Sinchetto) tarafından yaratılmıştır. Türkiye’de Tommiks adıyla yayımlanan bu seri, 19. yüzyıl Amerikan sınır bölgelerinde geçer; genç bir Teksas süvarisi olan Tommiks’in adaleti sağlama mücadelesi ekseninde şekillenir. En yakın dostları Konyakçı Joe ve Profesör ile birlikte çıktıkları serüvenler, yalnızca batının efsanelerini değil, Türkiye’nin 20. yüzyıl çocukluk hafızasını da taşır.
Tommiks’in doğumu 1951’de İtalya’da gerçekleşti. Ancak esas şöhretini, başta Fransa ve Türkiye olmak üzere, Avrupa ve Akdeniz kuşağındaki popüler kültür ortamında kazandı. Türkiye’de 1950’lerden itibaren Çelik Blek (aslen Il Grande Blek) ile birlikte yayınlanan Tommiks, ucuz basımlı cep kitapçıkları halinde çocukların elden ele dolaştırdığı, okuma kültürünün sokak arası versiyonu haline geldi.
Siyasi sansür, ahlaki baskılar ve dönemin “zararlı yayın” tartışmaları nedeniyle Tommiks’in bazı bölümleri kesilerek ya da değiştirilerek yayımlandı. Bazı bölümlerde, Amerikan yerlilerine karşı duyarsız anlatımı ve silahlı şiddet estetiği nedeniyle eleştirildi. Ancak buna rağmen, Tommiks Türkiye’de bir “kült”e dönüştü ve adeta çizgi roman ile çocukluk arasında nostaljik bir köprü işlevi gördü.
Türkiye’de, Capitan Miki adıyla, Bill Kid adlı bir Western çizgi roman dergisi içinde dolgu malzemesi olarak kullanılarak yayınlanmaya başlar. Bağımsız olarak ise ilk defa 1955 yılında Erdoğan Egeli’nin (1925-1983) sahipliği altındaki Ceylan Yayınları tarafından yayınlanmaya başlamıştır. Kapaklarını Samim Utkun’un çizdiği bu çizgi romana Türkiye’deki Tommiks adını da, ünlü Amerikalı sessiz sinema karakteri Tom Mix’in adından esinlenerek, yine Samim Utkun vermiştir.
Daha sonraki yıllarda Tommiks, Tay yayınları, Ecem ve Aksoy Yayıncılık tarafından siyah-beyaz haliyle 2002 yılına kadar basılmaya devam etmiştir. 2004 yılından beri de Hoz Comics tarafından renkli ve kuşe kâğıtta yayınlamaya başlamıştır.
2000’li yılların başında, Türkiye’nin önde gelen mizah dergilerinden Lombak’ta, çizgi roman tarihine küçük ama unutulmaz bir dipnot düşüldü: Göksel adlı bir karikatürist –ki hiçbir zaman soyadını kullanmadı– “Göxel” mahlasıyla kaleme aldığı ve çizdiği “Yüzbaşı Tommiks” adlı parodiyle, hem nostaljiye hem de toplumsal ironilere ustaca selam verdi.
Bu parodi, yalnızca bir taklit ya da karikatür değil; esasen İtalyan EsseGesse üçlüsünün yarattığı orijinal Capitan Miki’nin Türkiye’deki hatırlanış biçimlerine dair zekice bir yeniden yazımdı. “Teksas Tommiks hastalarına özel” alt başlığıyla yayımlanan bu seri, Lombak okurlarının da hafızasına kazınan, çizgi roman geçmişine dokunan nadir işlerden biri oldu.
Her sayıda iki sayfa olarak yayımlanan bu siyah beyaz (ya da iki tonlu monokrom) parodi, biçimsel olarak orijinal Tommiks’in görsel estetiğine sıkı sıkıya bağlıydı. Karakterlerin isimleri –Tommiks, Profesör, Konyakçı Joe– bire bir korunmuş, çizim tarzı ise 1950’lerin klasik karelerine sadık kalınarak yapılmıştı. Fakat anlatının özü, yani hikâyenin sesi ve mizanseni tamamen “yerli”ydi.
Maceralar Kulver Kalesi çevresinde geçiyor gibi görünse de, diyaloglar, karakterlerin davranışları ve dil kullanımları açıkça Türkiye’ye, özellikle de taşraya veya bürokratik askeri yapılara özgü göndermeler taşıyordu. Bu sebeple “kulüp karikatüründen” farklı olarak, metin doğrudan toplumsal hicivle örülmüş bir çizgi roman parodisine dönüşüyordu.
Göxel’in Tommiks evreninde Kulver Kalesi, artık bir Vahşi Batı karakolu değil, herhangi bir Türk garnizonu izlenimi yaratıyordu. Konyakçı Joe’nun tiradları adeta kıraathane müdavimi gibi, Profesör’ün ukalalıkları bir lise öğretmeni karikatürü gibi çiziliyordu. Tommiks ise, her daim idealize edilen çocukluk kahramanının, artık büyümüş okurların gözünde neye dönüştüğünü hatırlatan ironik bir figürdü.
Bu şekilde “Yüzbaşı Tommiks”, hem orijinalin hatırasına sadakatle bağlı kalıyor, hem de kültürel iklimin absürtlüklerini ustaca içeriyordu. Bir başka deyişle, çocukluk kahramanı büyümüş ve Türkiye’nin tuhaflıklarına karışmıştı.
Göxel’in başarısı, parodiyi yıkıcı değil, dönüştürücü bir araç olarak kullanmasında yatıyordu. Yüzbaşı Tommiks, ne çocukluk hayallerine hoyratça saldırıyor, ne de çizgi roman nostaljisini boşa çıkarıyordu. Aksine, tam da bu hatıraların sıcaklığından yararlanarak, bugüne dair söylemek istediklerini “şenlikli” bir dille ifade ediyordu.
Bu tür yerli parodiler, çizgi roman uyarlamalarının yalnızca bir aktarma değil, kültürel anlamda bir “yeniden üretim” olduğunu gösteriyor. Yüzbaşı Tommiks, hem bir kuşağın kahramanını Türkiye gerçekliğiyle tanıştırıyor hem de çizgi roman kültürünün yerelleşme biçimlerine dair önemli bir örnek sunuyordu.
Bugün dijital ortamda bu parodinin sayfaları hâlâ elden ele dolaşmakta, forumlarda ve nostalji gruplarında Göxel’in zekâsı anılmaktadır. Yüzbaşı Tommiks, çocukluktan kalma bir kahramanı, yetişkinliğin mizahi terazisinde tartmayı bilenlerin hafızasında yaşamaya devam etmektedir.
“Çocukların aklını çelmek” suçlamasından Üçüncü Yargı Paketi’ne uzanan bir çizgi roman hikâyesi…
1951 yılında İtalya’da EsseGesse üçlüsünün imzasıyla yayımlanmaya başlayan Capitan Miki, yalnızca birkaç yıl sonra, 1955’te Türkçeye “Tommiks” adıyla çevrilerek Türkiye’de de geniş bir okur kitlesi buldu. Kovboy şapkası, düzgün ahlâkı ve daima adaleti gözeten tavrıyla Yüzbaşı Tommiks, 1960’lar boyunca özellikle çocuklar ve gençler arasında efsanevi bir karaktere dönüştü. Ancak bu popülerlik, zamanın siyasi ve kültürel hassasiyetleriyle çatışmakta gecikmedi.
İçeriğinde hiçbir doğrudan politik mesaj ya da ideolojik yönelim bulunmamasına rağmen Tommiks, 1961 yılında Türkiye’de resmen yasaklandı. Yasak kararının gerekçesi kamuoyuna “çocukların aklını çelme” ihtimali olarak açıklandı. Bu ifade, dönemin pedagojik ve ahlaki kaygılarla harmanlanmış bir kontrol anlayışını da gözler önüne seriyordu: çizgi romanın içeriğinden çok, çocukların hayal dünyası üzerindeki etkisi tehdit olarak algılanıyordu.
Tommiks’in yasaklanması bir dönüm noktası olarak görülse de, kararın uygulama biçimi oldukça muğlaktı. Yasak yalnızca belirli bir sayıyı mı kapsıyordu, yoksa çizgi romanın tüm serisine mi yönelikti? Bu konuda net bir bilgi bulunmazken, Tommiks’in sonraki yıllarda pek çok kez yeniden basılması ve hatta bazı gazeteler tarafından promosyon ürünü olarak dağıtılması, yasağın ya çok gevşek uygulandığını ya da pratikte göz ardı edildiğini düşündürmektedir. Bu da, dönemin sansür mekanizmasının istikrarsızlığına işaret eden önemli bir göstergedir.
Tommiks’in yasaklı statüsü, uzun süre resmi olarak kaldırılmamıştı. Ancak fiilen dolaşımda olduğu için bu yasak, sembolik bir anlam taşır hâle gelmişti. 5 Ocak 2013’te, Türkiye’de çıkarılan “Üçüncü Yargı Paketi” kapsamında yayımlanması yasak olan 453 kitapla birlikte Tommiks üzerindeki resmî yasak da kalktı. Böylece, kültürel hafızada zaten çoktan affedilmiş olan Tommiks, hukuken de özgürleştirilmiş oldu.
Bugün geriye dönüp bakıldığında, Tommiks gibi siyasi içeriği olmayan bir çizgi romanın, çocukların hayal gücünü “fazla çalıştırdığı” gerekçesiyle yasaklanmış olması, yalnızca bir dönem ruhunu değil, aynı zamanda sansürün mantıksızlıklarını da görünür kılmaktadır. Yüzbaşı Tommiks’in adalet duygusuyla şekillenmiş evreni, aslında otoriter kaygılarla çatışmak yerine, onları eğlendirici biçimde yeniden çerçevelemekteydi. Ancak o dönem, bu potansiyeli bir tehdit olarak okudu.
Çünkü Tommiks, savaş sonrası dönemde okurlara kahramanlık, adalet ve arkadaşlık gibi değerleri sunan kolay ulaşılabilir bir dünyaydı. Eğlenceliydi, sürükleyiciydi ve o dönemin medyatik boşluğunda tek başına bir sinema gibi işlev gördü.
Hayır. Tommiks, Amerikan değil, İtalyan çizgi roman geleneğine aittir. İtalyan sanatçılar, ABD’nin Vahşi Batı mitosunu Avrupalı bir gözle yeniden kurarak, evrensel bir kahraman yarattılar. Bu karakter, Amerikan kovboyundan çok daha fazla Avrupa duyarlılığı taşır.
Çünkü Türkiye’de çizgi roman, yalnızca eğlencelik değil, aynı zamanda çocuklar için dünyaya açılan ilk pencerelerden biriydi. Televizyonun yaygınlaşmadığı yıllarda, Tommiks gibi seriler çocukların hayal gücünü besliyor, “kahramanlık” gibi kavramların altını dolduruyordu. Ayrıca, kapak resimleri ve sayfa düzeniyle dönemin görsel kültürüne de damga vurdu.
1950’li ve 60’lı yıllarda Türkiye’de yayımlanan bazı bölümler, şiddet, içki tüketimi ve erotik imalar barındırdığı gerekçesiyle sansürlendi. Konyakçı Joe’nun içki şişesi “gazoz”a dönüştürüldü, bazı sahneler silindi ya da yeniden çizildi. Bu sansür, metnin alt katmanlarında ciddi değişimlere yol açtı; karakterler giderek karikatürleşti.
Nostalji meraklıları ve koleksiyonerler için hâlâ önemini koruyor. Ayrıca çeşitli yayınevleri, Tommiks’in klasik sayılarını yeni edisyonlarla yayımlamaktadır. Ancak, günümüz genç kuşağı için Tommiks artık bir çizgi roman değil, daha çok bir dönemin simgesi, bir kültürel hafıza parçası olarak yaşatılmaktadır.
Kitap Dünyasında:
Tommiks üzerine yazılmış eleştirel akademik metinler oldukça sınırlıdır; ancak çizgi roman tarihi üzerine yazılmış birçok yerli kaynakta Tommiks’e özel bölümler ayrılmıştır. Özellikle Levent Cantek ve Ersin Karabulut gibi isimlerin çizgi roman tarihine dair çalışmalarında Tommiks’e sıkça atıf yapılır.
Sinemada ve Dizilerde:
Doğrudan Tommiks’e dayanan bir yapım olmasa da, Türk sinemasında 1970’lerde çevrilen Çizgi Roman Uyarlamaları dalgası (örneğin Karaoğlan, Tarkan) Tommiks estetiğinden etkilenmiştir. Kovboy filmlerine olan ilgi de bu kültürel altyapının etkisindedir.
Video Oyunlarında:
Tommiks’in doğrudan esin kaynağı olduğu bir oyun geliştirilmemiştir; ancak 1990’larda bazı yerli oyun tasarımcılarının western temalı 2D oyunlarında Tommiks tipi karakterler görülür.
Tiyatro ve Diğer Sanat Alanlarında:
Kimi karikatürist ve illüstratörler, 2000’ler sonrası dönemde Tommiks görsel kodlarını popüler sanat nesnesi haline getirmiştir. Retro posterler, illüstrasyonlar ve baskılarla Tommiks yeniden “estetikleştirilmiş” bir figür olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tommiks, yalnızca bir çizgi roman karakteri değildir. O, bir zamanın çocuğuna hayal kurdurmuş, adalet duygusunu kavratmış, kahramanlık fantezilerini şekillendirmiş bir kültür simgesidir. Batı’dan gelen bu figür, Türkiye’nin kendi yerli belleğinde öyle derin yer etmiştir ki artık “bizden biri” sayılmaktadır. Bugün bir nesil, Tommiks’in gürültülü tabanca seslerinde, atlı kovalamacalarında ve Konyakçı Joe’nun bilgece sitemlerinde kendi geçmişini duyar.