Para, bir toplumun dilidir; ama sermaye piyasası, o dilin en dramatik sahnesidir. Burada güven oynanır, risk yazılır, kazanç bazen bir yanılsamadır.
Sermaye piyasası (İng. Capital Market; Alm. Kapitalmarkt; Fra. Marché des Capitaux), uzun vadeli fonların, yatırımcılar ile kaynak ihtiyacı duyan kurumlar arasında el değiştirdiği mali sistemin alt bölümüdür.
Bankaların kısa vadeli borçlanma–kredi ilişkisine dayanan para piyasalarından farklı olarak, sermaye piyasası menkul kıymetlerin (hisse senedi, tahvil, bono vb.) alınıp satıldığı; ekonomik büyümenin, şirketlerin ve devletlerin geleceğini finanse ettiği bir alandır.
Bu piyasanın özü güvene dayanır: Bir taraf geleceğe yatırım yapar, diğer taraf o geleceği kurma sözü verir.
Modern anlamda sermaye piyasasının doğuşu, 17. yüzyılın ortalarında Hollanda ve İngiltere’de, ortaklık hissesi kavramının keşfiyle başladı.
1602’de kurulan Amsterdam Menkul Kıymetler Borsası, ilk halka açık anonim şirket olan Doğu Hindistan Kumpanyası’nın hisselerini işlemeye açtı.
Böylece sermaye, ilk kez üretimden koparak soyut bir değer haline geldi — bir bakıma modern kapitalizmin dili doğdu.
Türkiye’de ise sermaye piyasasının kurumsallaşması 1980’li yıllara dayanır.
1981 tarihli 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ile Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) kuruldu.
Amaç, yatırımcıyı korumak, piyasaya güven kazandırmak ve tasarrufları üretken alanlara yönlendirmekti.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (bugünkü Borsa İstanbul) 1986’da faaliyete geçti.
1980 sonrası dönemin “liberalleşme” politikaları, bu yapıyı küresel sermayenin Türkiye’ye giriş kapısı haline getirdi.
Sermaye piyasasının işleyişini üç ana yapı belirler:
İhraççılar: Fon talep eden kurumlar — şirketler, bankalar ve devlet.
Yatırımcılar: Fon arz eden bireyler ve kurumlar.
Aracılar: Bu alışverişi düzenleyen ve denetleyen kurumlar; aracı kuruluşlar, borsalar, portföy yönetim şirketleri.
Bu yapı içinde hisse senedi, tahvil, bono, yatırım fonu katılma payı, varant ve repo gibi araçlar dolaşır.
Her biri, ekonominin görünmeyen damarlarında dolaşan bir tür güven senedidir.
1990’lı yıllar, bireysel yatırımcının borsa ile tanıştığı dönem oldu.
“Borsa spekülasyonu”, dönemin kültürel belleğinde hem umut hem hayal kırıklığıyla yer etti.
2001 krizi, düzenleyici kurumların önemini ortaya koydu; ardından 2012’de yürürlüğe giren yeni Sermaye Piyasası Kanunu, piyasanın daha şeffaf ve uluslararası standartlara uygun işlemesini hedefledi.
Bugün Borsa İstanbul (BIST), Türkiye’nin tek organize sermaye piyasası kurumu olarak; Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası (VİOP), borçlanma araçları, katılım endeksleri ve girişim sermayesi fonları gibi çok katmanlı bir yapıya sahiptir.
Sermaye piyasası yalnızca bir ekonomik alan değil, aynı zamanda bir toplumsal güven kültürüdür.
Burada düzenleyici kurumlar, şeffaflık, kamuyu aydınlatma ve etik davranış normları belirleyici rol oynar.
Bu yüzden “borsa” kelimesi sadece rakamların değil, davranış biçimlerinin de alanıdır.
Yatırımcı psikolojisi, söylentiler, küresel haberler ve siyasal iklim, fiyatlardan çok daha etkili olabilir.
Ekonomik büyüme çoğu zaman bir grafik değil, kolektif bir inanç meselesidir.
► POLİTİKA FAİZİ
► EKONOMİ POLİTİK
► DÖNGÜSEL EKONOMİ
► DİKKAT EKONOMİSİ
► LİBERALİZM