Yazmak, bazen konuşmamaktır. Rooney’nin romanlarında sessizlik, bir sınıfın, bir çağın, bir aşkın dili olur.
Sally Rooney (d. 1991), İrlandalı yazar ve çağdaş edebiyatın en dikkat çekici seslerinden biridir.
Trinity College Dublin’de İngiliz Edebiyatı eğitimi almış, 2017’de yayımlanan ilk romanı Conversations with Friends (Arkadaşlarla Sohbetler) ile edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırmıştır.
Onu asıl dünya çapında tanıtan eser, 2018’de yayımlanan Normal People (Sıradan İnsanlar) olmuştur.
Rooney, romanlarında çağdaş ilişkilerin kırılgan yapısını, dijital çağın yabancılaşmasını ve orta sınıfın entelektüel huzursuzluğunu büyük bir yalınlıkla işler. Onun cümleleri, duygunun değil, düşüncenin sessiz yankıları gibidir.
Rooney, ilk olarak üniversite yıllarında “münazara şampiyonu” olarak tanınmış, dili bir silah gibi kullanma becerisini yazarlığa taşımıştır.
Conversations with Friends, iki genç kadının karmaşık ilişkilerini, aşk, sınıf ve entelektüel arayış üçgeninde anlatır.
Ancak asıl çıkışını, Normal People ile yapar — Marianne ve Connell arasındaki uzun soluklu ilişki, yalnızca bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda sessiz bir toplumsal analizdir.
Roman, 2020’de Hulu ve BBC ortak yapımı olarak diziye uyarlanmış ve Rooney’nin “sessiz dramatik yoğunluk” tarzını görsel dile taşımıştır.
Üçüncü romanı Beautiful World, Where Are You (2021), genç kuşağın nihilizmle flört eden huzursuzluğunu ve “dünya yanarken aşk mümkün mü?” sorusunu işler.
Rooney, yapay zekâdan sosyal medyaya kadar modern hayatın görünmez baskılarını anlatırken, okuruna şunu hatırlatır: İnsan, duygularını kaybettiğinde değil, onları ifade edemediğinde yalnızlaşır.
Sally Rooney, 20 Şubat 1991’de İrlanda’nın batısındaki Castlebar kasabasında doğdu. Babası Kieran Rooney, Telecom Éireann’da çalıştı; annesi Marie Farrell ise yerel bir sanat merkezinin yöneticisiydi. Rooney’nin biri erkek, biri kız iki kardeşi vardır. Kültürle iç içe büyüyen bir ailede yetişmesi, ileride yazacağı romanların insani duyarlıklarına erken bir temel kazandırmıştır.
Trinity College Dublin’de İngiliz Edebiyatı okudu ve 2011 yılında “Scholar” unvanını alarak 2013’te mezun oldu. Ardından aynı üniversitede siyasete dair yüksek lisansa başlamış, ancak bu programı tamamlamayıp “Amerika Edebiyatı” üzerine MPhil derecesiyle mezun olmuştur. Üniversite yıllarında Avrupa Üniversiteler Münazara Şampiyonası’nda birincilik kazanarak dilin keskinliğini, argümanın ritmini ve sessizliğin gücünü deneyimlemiştir.
Yazarlık kariyerinden önce bir restoranda idari görevde çalışmıştır; bu dönemi, “insan davranışlarını gözlemlemenin en iyi okulu” olarak tanımlar. İlk romanı Conversations with Friends (2017), ardından Normal People (2018) ve Beautiful World, Where Are You (2021) ile dünya çapında tanınmıştır. 2024’te yayımlanan Intermezzo, onun edebiyatında yeni bir içsel derinliğin habercisidir.
Romanları 47’den fazla dile çevrilmiş, hem eleştirmenlerden hem okurlardan büyük ilgi görmüştür. 2018’de Costa Book Award ve Irish Book Award, 2019’da Encore Award kazanmıştır. 2022’de Time dergisi tarafından “Dünyanın En Etkili 100 İnsanı” listesine alınmıştır.
Rooney bugün hâlen Castlebar’da yaşamaktadır. Küresel meseleler, sınıf eşitsizliği ve çağın politik dilsizliği üzerine görüş bildiren bir yazar olarak, hem edebiyat hem de düşünce dünyasında etkisini sürdürmektedir.
Sally Rooney yazmaya erken yaşta başladı. Henüz on beşindeyken tamamladığı ilk romanını sonradan “tam bir çöplük” olarak tanımlasa da, bu deneme onun kalemini arayışla, biçimle ve dürüstlükle tanıştırdı. Ortaokul yıllarında, The Stinging Fly dergisine gönderdiği iki şiir, edebiyatla kuracağı uzun ilişkinin ilk adımı oldu.
2014’ün sonlarında “sürekli yazmaya” başladığını söyler. İlk romanı Conversations with Friends, Trinity College Dublin’de Amerika edebiyatı üzerine yüksek lisans yaparken yazıldı. Üç ay gibi kısa bir sürede yüz bin sözcüğü bulan bir taslak ortaya çıkarmıştı. 2015’te Avrupa münazara şampiyonluğuna dair “Even If You Beat Me” başlıklı denemesi yayımlandığında, Wylie Agency’den Tracy Bohan’ın dikkatini çekti. Rooney, başlangıçta yeni bir metin göndermekte tereddüt etti; daha sonra Bohan’a bir dosya ulaştırdığında, ajans bu metni yayınevlerine gönderdi ve yedi farklı teklif aldı.
2017’de yayımlanan Conversations with Friends, yalnızca bir ilk roman olmanın ötesine geçerek bir kuşağın sesi hâline geldi. Sunday Times/Peters Fraser & Dunlop Young Writer of the Year ödülünü kazandı; Dylan Thomas Prize ve Folio Prize adaylıklarıyla geniş bir yankı uyandırdı. Aynı yıl “Mr Salary” adlı kısa öyküsü Sunday Times Short Story Award için kısa listeye kaldı. 2017’nin sonunda The Stinging Fly dergisinin editörlüğünü üstlenerek, bir yandan yeni yazarları desteklerken bir yandan da kendi edebi çevresini kurdu.
2018’de yayımlanan ikinci romanı Normal People, Rooney’nin anlatısında bir dönüm noktası oldu. The White Review dergisinde yayımlanan “At the Clinic” adlı öyküden gelişen bu roman, sınıf farkı, sessizlik ve duygusal açıklık temalarıyla çağdaş edebiyatın en çok tartışılan eserlerinden biri hâline geldi. Man Booker Prize uzun listesine girdi; Irish Book Awards’ta “Yılın Romanı”, Waterstones Book of the Year ve Costa Book Award ödüllerini kazandı. Eser, Barack Obama’dan Taylor Swift’e kadar geniş bir okur yelpazesi tarafından övüldü.
Romanlarının başarısı televizyona da taşındı: Normal People (2020) ve Conversations with Friends (2022), BBC Three ve Hulu ortak yapımı diziler hâline geldi. Lenny Abrahamson ve Hettie Macdonald’ın yönettiği bu uyarlamalar, Rooney’nin sessiz ama keskin anlatımını görselleştirdi; başrollerde Daisy Edgar-Jones ve Paul Mescal’in performansları büyük övgü topladı.
2019’da New York Halk Kütüphanesi’nin Cullman Center for Scholars and Writers bursunu kazandı ve bu dönemde yeni romanı Beautiful World, Where Are You üzerinde çalıştı. 2021’de yayımlanan roman, güzellik ve siyasal krizin yan yana var olabileceği bir dünyayı sorguladı. Yazar, bu eser için sinema uyarlaması tekliflerini reddetti.
2024’te Intermezzo yayımlandı. Roman, babalarının ölümünden sonra yasla baş etmeye çalışan iki kardeşin hikâyesi üzerinden, aile bağları ve aşkın beklentileri üzerine yoğunlaşır. 2025’te Sky Arts Award for Literature ödülünü kazandı, ancak Rooney törene katılmadı; Filistin eylemleriyle dayanışması nedeniyle İngiltere’ye girişinin riskli olabileceği gerekçesiyle ödülü uzaktan kabul etti.
Rooney’nin edebiyatı, hızla değişen bir dünyada sessizliğin bile politik bir eylem olabileceğini hatırlatır.
Sally Rooney kendini açıkça bir feminist ve Marksist olarak tanımlar. Sosyalist bir ailede yetişmiş; anne ve babasının eşitlikçi değerleri, onun dünyayı algılayış biçimini şekillendirmiştir. Romanlarındaki karakterler genellikle üniversite eğitimi almış olmalarına rağmen ekonomik güvencesizlikle yaşar; Rooney, bu tercihin bilinçli olduğunu söyler. Ona göre, “işçi sınıfı” yalnız belli meslek gruplarından ibaret değildir; sermayeye değil emeğine dayalı bir yaşam süren herkes bu sınıfın parçasıdır. Ancak yüksek gelirli çalışanlarla düşük gelirli işçilerin eşitlenemeyeceğini de kabul eder.
Eserlerinde kadın karakterlerin içsel çatışmaları, duygusal bağımsızlıkları ve toplumsal rolleri üzerine kurduğu feminist perspektif, özellikle Çin’de genç okurlar arasında büyük yankı uyandırmıştır. Romanlarının orada çok satanlar listesine girmesi, bu sessiz ama derin politik tonun evrensel bir karşılık bulduğunu gösterir.
2018’de İrlanda’da kürtajın yasallaşmasını konu alan referandumda “Evet” kampanyasını destekleyerek kamusal alanda da feminist bir tutum sergilemiştir.
Rooney’nin politik duyarlılığı, edebiyatın ötesine taşar. 2021’de Beautiful World, Where Are You romanının İbraniceye çevrilmesi için gelen teklifi reddettiğini açıklayarak Filistin öncülüğündeki Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) hareketine desteğini açıkça beyan etti. Yazar, “Eğer BDS’nin kurumsal boykot ilkelerine uygun bir biçimde bu hakları devredebilirsem, bundan büyük bir onur duyarım” diyerek kararını gerekçelendirdi. Bunun üzerine iki büyük İsrail kitap zinciri onun eserlerini raflardan kaldırdı; buna karşın çok sayıda uluslararası yazar Rooney’ye destek mesajı yayımladı.
2024’te 5.500’den fazla yazarla birlikte İsrail kültür kurumlarıyla çalışmamayı taahhüt eden açık bir mektuba imza attı.
2025’te, İngiltere’de “terör örgütü” ilan edilen Palestine Action grubuna yönelik yasaklamayı eleştirerek sesini yeniden yükseltti. Aktivistlerin askeri havaalanına girip uçakları kırmızı boyayla işaretlemesini “şiddetsiz bir direniş biçimi” olarak nitelendirdi ve İngiltere hükümetinin bu eyleme karşı tutumunu “devlet destekli soykırımın örtülmesi” olarak tanımladı. Rooney, Palestine Action kurucularının yasağa karşı açtığı davaya yazılı bir beyanla destek vererek, grubun “vicdanın sesi” olduğunu savundu.
Kendini “Palestine Action’ın kararlı bir destekçisi” olarak tanımlayan Rooney, sanatsal çalışmalarından elde ettiği gelirle hareketi maddi olarak desteklemeyi sürdüreceğini ifade etti. İngiltere’ye yönelik giriş yasağı nedeniyle gelecekte orada düzenlenecek etkinliklere katılamayabileceğini belirtti ve şunu ekledi:
“İlkelerimi gizlemem ya da onlardan utanmam istenirse, o sahnede yer almamayı tercih ederim.”
► Rooney neden “sessizliğin yazarı” olarak anılıyor?
Çünkü karakterleri, duygularını kelimelerle değil, suskunluklarıyla anlatır.
Konuşmamak, Rooney evreninde bir direniş biçimidir — sevmenin, utanmanın, anlamanın dili sessizliktir.
► Romanlarında neden hep benzer temalar var: aşk, sınıf, iletişimsizlik?
Çünkü bu üçü modern hayatın çekirdeğini oluşturur.
Aşk, bireyin özel alanı; sınıf, toplumsal çerçevesi; iletişimsizlik ise çağın ortak hastalığıdır.
Rooney bu üç ekseni sürekli yeniden örer.
► “Millennial edebiyatı” içinde neden özel bir konumda?
Çünkü o kuşağın çelişkilerini romantikleştirmez.
Yorgunluğu, kırılganlığı ve ironiyi bir arada kullanır.
Rooney’nin kahramanları, sosyal medyada görünür ama kendi içlerinde kayıptır.
► Siyaset ve edebiyat ilişkisini nasıl kurar?
Rooney, kendini “Marksist yazar” olarak tanımlamaktan kaçınmaz, ama dogmatik değildir.
Sınıf meselesini doğrudan değil, karakterlerinin iç dünyasındaki çelişkiler üzerinden işler.
Onun politikası, cümledeki boşluklardadır.
► Yazarlığı neden bu kadar tartışma yaratıyor?
Çünkü Rooney, duygusuzlukla duygusallık arasındaki o ince çizgide yürür.
Kimi eleştirmenler onu “soğuk” bulur, kimileri “nesnel bir melankoli”nin temsilcisi.
Ama her durumda, çağının tanığıdır — sade, dürüst ve kırılgan.
Normal People dizisi, çağdaş romantizmin dilini yeniden tanımlamıştır.
Uzun bakışlar, kesik cümleler ve sessizlikler, diyalogların yerini alır.
Rooney’nin edebiyatı, minimalist bir estetiği popüler kültüre taşır: duygusal ekonomi, entelektüel karmaşa ve bedenin dili.
Romanları, Z kuşağı için neredeyse bir “duygusal etik” metni hâline gelmiştir.
Onun yazarlığı, duygusuz bir dünyada inceliği hatırlatır.
Sally Rooney, modern insanın içsel yorgunluğunu sessiz bir zarafetle anlatan bir yazardır.
Cümleleri sade, ama yankısı derindir.
O, ne bir “kadın yazar” ne de bir “kuşak sesi”dir; o, yalnızca insanın kırılgan varoluşunu dikkatle gözlemleyen bir bilge gibidir.
Onun romanlarında aşk, bir kurtuluş değil; bir yüzleşmedir.
► FEMİNİZM VE TARİHSEL GELİŞİMİ
► KARA ROMAN
► POPÜLER KÜLTÜR
► DUYGU SÖMÜRÜSÜ
► MELODRAM