Ronald Reagan (1911 – 2004), eski film yıldızı; ‘büyük iletişimci’ olarak anılan 40. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı. Cumhuriyetçilerdendi; ülkede muhafazakar partiyi yeniden canlandırdı ve Soğuk Savaşı kazandı.
Tampico, İllinois doğumlu olan Reagan, alkolik bir ayakkabı satıcısının oğluydu. Liseye Dixon yakınlarındaki bir okulda devam etti; daha sonra ekonomi ve sosyoloji diploması aldığı Eureka Kolej’in yolunu tuttu. Burada okurken en büyük zevkleri arasında futbol ve oyunculuk vardı. Koleji bitirdikten sonra radyoda spor spikerliği yapmaya başladı; 1937’de, film testinden geçerek Hollywood yolunda Warner Brothers yapım şirketiyle ilk sözleşmesini imzaladı. Gelecek yirmi yıl boyunca çoğu ikinci sınıf film kategorisinde yer alan tam 53 filmde rol aldı. Ayrıca İkinci Dünya Savaşı yıllarında ordu için eğitici filmlerde de oynadı. Savaş zamanında kendisi gibi sanat camiasından olan aktris Jane Wyman ile yaptığı evlilik hüsranla bitti; ardından 1952’de başka bir aktris Nancy Davis ile evlendi.
Reagan, Sahne Aktörleri Birliği başkanlığıyla siyasette yer almaya başladı. Birlik, film endüstrisindeki komünizm meselesiyle ilgilenmeye başlamıştı. Liberallerden muhafazakarların tarafına transfer oldu. Televizyon sunucusu ve halkla ilişkiler sözcüsü olarak yurdu dolaştı ve Cumhuriyetçi sağın giderek daha da popüler olan sözcüsü haline geldi. 1966’da milyonu bulan oy marjıyla Kaliforniya valiliğine seçildi. 1970’de ikinci kez valiliğe seçildi. Vali olarak kendi tarzını oturttu; gündelik devam eden işleri başkalarına havale ederken, kendisi daha büyük hükümet işlerine yoğunlaştı. Aynı zamanda halkın desteğini kazanmak için televizyondan yararlanmasını da bildi.
On yıl sonra iki başarısız adaylık denemesinin ardından oyların % 51’ini toplayıp Jimmy Carter’ı saf dışı bırakarak Beyaz Saray’daki muhafazakar kürsüsüne oturdu. Carter’ın yenilgisi büyük ölçüde ekonomiyi iyi idare edememesinden ve İran’daki Amerikan rehineleri krizini yüzüne gözüne bulaştırmasından ileri geliyordu. Reagan ve Başkan yardımcısı George Bush, 1984’te Demokratları tekrar nakavt ederek % 59 oyla ikinci başkanlık seçimlerini de kazandılar.
Reagan, içişlerinde başta seçim vaatlerine öncelik verdi. Vergi indirimine gitti ve hükümet harcamalarını kıstı; Kongreyi ekonomiyi canlandırma tedbirlerini oylamaya ikna etti. Muhalifleri Reagan’ın devletin ekonomi içindeki payının küçültülmesi ilkesine dayanan ekonomi politikasını ağır şekilde eleştirdiler; bütçe açıklarıyla birlikte işsizlik giderek tırmanışa geçti; fakat nihayetinde bu politikalar on yıllık büyüme getirdi. Sendikalara karşı sertti; alışılageldiği şekilde hava trafiği denetleyicilerini grev yaptıkları için işten çıkarttırdı.
Dış politikada Reagan, askeri güç yoluyla barışı garantileme yolları arıyordu; savunma harcamalarına sekiz yıllık görev süresince ayrılan bütçenin %35 daha fazlasını ayırarak Soğuk Savaştaki başarı şansını yukarıya çekti. Uzayda savunma kalkanı oluşturmayı amaçlayan ‘Yıldız Savaşları’ programına girişti. Böylece SSCB’nin kıtalararası balistik füzeleri uzaydan lazer ışınlarıyla kontrol edilecek ve füzeler Amerikan topraklarına ulaşmadan imha edilecekti. Reagan, Britanya Başbakanı Margaret Thatcher ile de yakın bir ilişki kurdu; yakın işbirliğiyle Sovyetler Birliğini tehdit yoluyla sindirmeye çalıştılar; başkanlığının ilk yıllarında Sovyetleri ‘şeytan imparatorluk’ olarak suçlamıştı. Reagan, Sovyet Başkanı Mikhail Gorbaçov ile zirve toplantısında bir araya gelerek 1987’de, Orta Menzilli Nükleer Silahlar Antlaşmasını imzaladı ve neticede Sovyet İmparatorluğunun barışçı bir şekilde dağılmasına zemin hazırlayan ortamı yaratmış oldu. Reagan ayrıca Orta Amerika’daki Komünizme de savaş açtı; karakteristik denilebilecek bir hamleyle, terörizm kaynağı olarak görülen Libya’yı da bombaladı.
Bazı kovboy filmlerinde aldığı rolleri anımsatacak bir şekilde Reagan her şeyi basitten aldı. Kamu harcamalarında olsun ya da Komünizmle mücadelede olsun görüş netliğine sahipti ve mesajını iletmede oldukça başarılı olmasının yanı sıra birkaç istisna dışında mesajında tutarlılık sağlamayı da bilirdi.
Reagan, göreve başlamasının altmış dokuzuncu gününde kendisine yöneltilen suikast girişiminden sağ kurtulmayı başardı; bu olay eski aktöre dünya sahnesindeki ilk büyük rolünü kazandırmış oldu. Sanırım savuşturma yeteneğimi kaybetmişim diyerek cana yakın tavırlarıyla örtüşen bir şaka yaptı. Ameliyathaneye götürülürken ‘Umarım hepiniz Cumhuriyetçi partidensinizdir’ diyerek şakalaşmayı sürdürdü. Reagan’ın kriz zamanlarında ve 1986’daki Challenger Uzay Mekiği felaketi gibi durumlarda halka seslenişi tamamen yürekten geliyormuşçasınaydı ve bunlar harika performanslardı. ‘Büyük iletişimci’ olarak ünlenmesini haklı çıkarmaktan da öteydi ve belki de, örneğin ABD’li rehinelerin kurtarılması karşılığında İran’a gizlice silah satıldığının anlaşılması üzerine sorumluluk almaktan kaçınmayı başarmasıyla da ‘büyük kaçak’ olarak adlandırılmasına zemin hazırlamışlardı.
Reagan, emekliye ayrıldıktan sonra Los Angeles’teki evine çekildi ve burada An American Life (Bir Amerikalının Hayatı) (1990) adıyla öz yaşam öyküsünü yazmaya koyuldu. 1994’te, Amerikan halkına seslendiği dokunaklı bir mektupla Alzheimer hastalığına yakalandığı için kamu hayatından tümüyle çekildiği haberini verdi.
KRONOLOJİ
1911 6 Şubatta Tampico, İllinois’de doğdu
1932 Eureka Kolej’den mezun oldu; ilk işine radyoyla başladı
1937 İlk Hollywood filmi sözleşmesini imzaladı
1966 Kaliforniya valisi seçildi
1970 Tekrar vali seçildi
1980 Jimmy Carter’ı saf dışı ederek başkanlık seçimlerini kazandı
1981 Birleşik Devletlerin 40. Başkanı olarak göreve başladı
1984 İkinci Başkanlık seçimlerini de kazandı
1989 Emekliye ayrıldı
1994 Alzheimer’a yakalanarak kamu hayatından çekildi
2004 5 Haziran’da Los Angeles’teki evinde hayata veda etti
‘Etrafınızda mümkün olduğunca iyi insanlar olsun; yetkinizi onlara devredin ve sakın müdahale etmeyin’
UNUTULMAZ SÖZLER