Philadelphia Deneyi, 20. yüzyılın ortalarında ABD Donanması tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen, görünmezlik, ışınlanma ve zaman yolculuğu gibi spekülasyonlarla anılan gizemli bir olaydır. Bu deneyin, elektromanyetik alanlar kullanarak USS Eldridge adlı savaş gemisini radardan gizlemeyi amaçladığı iddia edilmiştir. Ancak zamanla, bu iddialar bilim çevreleri tarafından büyük ölçüde bir şehir efsanesi olarak değerlendirilmiştir.
Philadelphia Deneyi hakkındaki ilk bilgiler, 1950’lerde Carl Allen (veya Carlos Miguel Allende) adlı bir kişinin yazdığı mektuplarla ortaya çıkmıştır. Allen, ABD Donanması’nın 28 Ekim 1943’te, Philadelphia’daki deniz üssünde yaptığı gizli bir deney sırasında USS Eldridge’in tamamen gözden kaybolduğunu ve aniden Norfolk, Virginia’da belirdiğini iddia etmiştir.
Bu süreçte, gemide bulunan mürettebatın bir kısmının ağır yaralandığı, bazılarının geminin metal yapısıyla bütünleştiği ve bazılarının ise akıl sağlıklarını yitirdiği anlatılmıştır. Bu iddialar, olayın gerçekliğini sorgulayan birçok araştırmanın önünü açmıştır.
Philadelphia Deneyi’nin temelinde, ünlü fizikçi Albert Einstein’ın “Birleşik Alan Teorisi” olduğu iddia edilmiştir. Bu teori, elektromanyetik alanlarla kütle çekim arasındaki ilişkiyi açıklamayı amaçlamaktaydı. Ancak, Einstein’ın bu teorisinin tamamlanmamış olduğu ve askeri bir projede kullanıldığına dair herhangi bir kanıt bulunmadığı bilinmektedir.
Deneyde, büyük elektromanyetik jeneratörlerin kullanıldığı ve bu jeneratörlerin geminin etrafında bir manyetik alan yaratarak onu görünmez hale getirdiği iddia edilmiştir. Ancak bu iddialar, bilim insanları tarafından teknik olarak imkânsız olarak değerlendirilmiştir.
ABD Donanması, 1980’lerde yaptığı resmi açıklamalarda Philadelphia Deneyi’nin hiçbir zaman gerçekleştirilmediğini belirtmiştir. Ayrıca, USS Eldridge’in hareket kayıtları incelendiğinde, geminin hiçbir zaman iddia edilen olayların geçtiği tarihlerde Philadelphia’da bulunmadığı ortaya çıkmıştır.
Bazı araştırmacılar, Philadelphia Deneyi’nin gerçekte gelişmiş radar kamuflaj tekniklerini test etme girişimi olduğunu ve bu testlerin yanlış anlaşılmasının efsanenin doğmasına neden olduğunu öne sürmüştür.
Philadelphia Deneyi, zaman içinde birçok komplo teorisinin ve bilim kurgu eserinin temelini oluşturmuştur. Bu olay, gizli askeri deneyler, hükümetin sakladığı teknolojiler ve zaman yolculuğu iddiaları ile ilişkilendirilerek anlatılmıştır.
Philadelphia Deneyi, bilim insanları ve tarihçiler tarafından genellikle kanıtsız ve spekülatif olarak değerlendirilmiştir.
Philadelphia Deneyi, komplo teorileri ve şehir efsaneleri arasında önemli bir yere sahiptir. Gerçekliği kanıtlanamasa da, modern bilim kurgunun en popüler unsurlarından biri hâline gelmiş ve zaman yolculuğu, askeri deneyler ve elektromanyetik alanlarla ilgili spekülasyonları besleyen bir mit olarak yaşamaya devam etmiştir.