Bir duvar boyası kadar kırmızı, bir vicdan kadar gürültülü bir eylem: Palestine Action, sözcüklerle değil, boyayla konuşur.
Palestine Action (İng. Palestine Action; Alm. Palästina Aktion; Fra. Action Palestine), 2020 yılında Birleşik Krallık’ta kurulan, doğrudan eylem yoluyla Filistin’deki işgal ve soykırıma ortaklık eden kurumları protesto eden bir aktivist harekettir.
Grup, İngiltere merkezli savunma sanayi şirketi Elbit Systems UK’i ve onun tedarik zincirini hedef alarak, askeri üretim tesislerini işgal etme, bina cephelerine kırmızı boya fırlatma, fabrikaların çalışmasını durdurma gibi eylemler gerçekleştirir. Amaç, “İsrail’in savaş makinelerine yakıt sağlayan” kurumları teşhir etmek ve durdurmaktır.
Palestine Action üyeleri, eylemlerinde sivil itaatsizlik ve kamusal görünürlük stratejilerini birleştirir. Renk, sembol, mekân ve sessizlik, onların politik dili hâline gelir.
Hareket, 2020 yazında birkaç küçük doğrudan eylemle başladı: Elbit Systems’in Leicester’daki fabrikasına yapılan baskın, ardından bir dizi kampüs protestosu ve sanat galerisi işgali…
Kısa sürede ülke çapında yankı bulan bu eylemler, Birleşik Krallık’taki Filistin dayanışması ağlarının birleşme noktası oldu.
2021’de eylemcilerden bazıları tutuklandı; buna rağmen hareketin etkisi arttı. 2023’te yazar Sally Rooney, açık bir destek beyanında bulunarak Palestine Action’ı “vicdanın sesi” olarak tanımladı.
Haziran 2025’te örgüt üyeleri, İngiltere’nin askeri hava üssü RAF Brize Norton’a girerek iki uçağı kırmızı boyayla işaretledi — “kanın rengiyle silah ticaretini görünür kılmak” amacıyla. Ardından Birleşik Krallık hükümeti, Terrorism Act kapsamında hareketi yasakladı.
Rooney’nin yanı sıra pek çok sanatçı ve entelektüel bu yasağı “ifade özgürlüğüne ve sivil direnişe darbe” olarak nitelendirdi.
Palestine Action, 30 Temmuz 2020’de Londra’daki Elbit Systems UK genel merkezine yapılan ilk baskınla kamuoyunun gündemine girdi. Aktivistler binaya girip iç duvarları kırmızı boyayla kapladıklarında, yalnız bir eylem değil, bir dönemin sembolü başlamış oldu. Hareketin kurucuları, Filistinli bir baba ile Iraklı bir annenin kızı olan Huda Ammori ve uzun yıllar sol çevrelerde yer almış İngiliz aktivist Richard Barnard idi. İkisi de, “sessiz ortaklıkların son bulması gerektiği” düşüncesiyle bu yapıyı kurduklarını açıkladı.
2024 yılı, hareketin daha radikal bir evreye geçtiği dönemdi. Ağustos ayında Elbit’in Aztec West tesisine düzenlenen baskında üç kişi yaralandı. 2025’in Mart ayında ise aynı bölgede gerçekleşen başka bir eylemin ardından üç aktivist “basit darp” suçlamasıyla yargılandı.
Haziran 2025’te RAF Brize Norton hava üssüne girilmesiyle olaylar kritik bir eşiğe ulaştı. Aktivistler, iki Royal Air Force Airbus A330 MRTT tanker uçağının motorlarına kırmızı boya sıkarak “kanın görünür kılınması” mesajını verdiler. Bu eylem, İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın hareketi “terör örgütü” olarak yasaklama sürecini başlatmasına yol açtı.
2 Temmuz’da Avam Kamarası’nda yapılan oylamada 385’e karşı 26 oyla Palestine Action yasaklandı; ertesi gün Lordlar Kamarası da kararı onayladı. 5 Temmuz 2025 itibarıyla hareket, Terrorism Act 2000 kapsamına alınarak resmen “yasaklı örgüt” statüsüne geçti. 21 Temmuz’da Yüksek Mahkeme, kararın iptali için yapılan başvuruyu değerlendirdi; ancak daha önce yapılan 4 Temmuz tarihli duruşmada yürütmenin durdurulması talebi reddedilmişti.
Yasak kararının ardından, Palestine Action üyeliği ya da örgüte destek çağrısı yapmak İngiltere yasalarına göre ağır suç sayıldı. Hareket adına bağış toplamak, simgesel kıyafet veya logo taşımak, hatta örgüte sempati duyduğunu “ifade etmek” dahi cezai yaptırıma tabi kılındı.
Bu eylemler için öngörülen cezalar 6 aydan 14 yıla kadar hapis arasında değişmektedir.
Bu karar, yalnızca bir örgütün değil, sivil itaatsizliğin de yargılandığı bir dönüm noktası olarak değerlendirildi. Palestine Action destekçileri, “terör” tanımının politik bir silaha dönüştüğünü savunurken; hükümet, ulusal güvenliği gerekçe gösterdi.
Böylece kırmızı boya, bir kez daha suç ile vicdan arasındaki ince çizgiyi görünür kıldı.
Palestine Action’ın eylemleri büyük ölçüde, İsrail’in askeri sanayi devlerinden biri olan Elbit Systems UK çevresinde yoğunlaşmıştır. 19 Mayıs 2021’de, İsrail-Filistin çatışmasının tırmandığı günlerde, grubun dört üyesi kırmızı tulumlarla Leicester’daki Elbit’e ait insansız hava aracı (drone) fabrikasının çatısına çıktı. Altı gün süren işgal boyunca bina kırmızı boyayla kaplandı; toplam on kişi “mala zarar verme” ve “izinsiz işgal” suçlamalarıyla gözaltına alındı.
Dava, İngiltere hukukunda nadir görülen bir biçimde sonuçlandı: Mahkeme, jüriden “gereklilik hâli” ve “mülkiyetin korunması” savunmalarını dikkate almasını istedi. Sonunda sanıklar beraat etti. Bu karar, İngiltere’de vicdani eylemlerin hukuki zeminde tanınabileceğine dair dikkat çekici bir örnek olarak görüldü.
Aynı yıl Palestine Action, Bristol, Oldham ve Tamworth’taki diğer Elbit tesislerini de hedef aldı. Oldham’daki işgal, çevre hareketi Extinction Rebellion ile; Tamworth’taki eylem ise hayvan hakları kolektifi Animal Rebellion ile ortak yürütüldü. Bu ittifaklar, grubun yalnızca Filistin meselesiyle sınırlı kalmadığını, küresel bir adalet ağının parçası olduğunu gösterdi.
Nisan 2024’te Somerset County Hall binası, konseyin Aztec West bölgesindeki bir tesisi Elbit Systems UK’ye kiralaması üzerine kırmızı boya eylemine sahne oldu. Bu, hareketin doğrudan hükümet kurumlarını da hedef almaya başladığı yeni bir evreydi.
6 Ağustos 2024’te yine Aztec West tesisine düzenlenen bir başka baskında iki polis memuru ve bir Elbit çalışanı yaralandı; altı eylemci gözaltına alındı.
16 Mart 2025’te dört aktivist, bir “cherry picker” tipi araçla binanın ikinci kat camlarını kırarak içeriye kırmızı boya püskürttü. Olay yerinde yakalanan dört kişi, “mala zarar verme” suçundan, üçü ayrıca “darp” suçundan yargılandı.
Bu eylemler, Palestine Action’ın sivil itaatsizlikle doğrudan sabotaj arasındaki sınırda yürüdüğünü, ancak her adımında sembolik bir dili – kırmızının, vicdanın ve kamusal utancın dilini – koruduğunu gösteriyordu.
Palestine Action, 2022’den itibaren yalnızca Elbit Systems UK’i değil, onun alt şirketlerini ve tedarik zincirini de hedef almaya başladı.
Nisan 2022’de iki eylemci, Elbit Systems’ın yan kuruluşu olan UAV Tactical Systems Ltd’nin Leicester yakınlarındaki Braunstone’daki fabrikasının kapılarına kendilerini zincirledi. Eylem sırasında “Free Palestine” yazılı pankartlar taşındı; üç kişi gözaltına alındı. Hareketin sözcüsü, o gün kameralar karşısında şu açıklamayı yaptı:
“Doğrudan eylemlerimiz, Elbit’in tüm tesisleri kapanana kadar sürecek.”
Bir yıl sonra hedef, bu kez Elbit’in dolaylı tedarikçisi olduğu iddia edilen Hydrafeed Ltd adlı mühendislik şirketiydi. Haziran 2023’te, Palestine Action aktivistleri Hydrafeed’in tesisine boya saldırısı düzenledi; gerekçeleri, şirketin Elbit Systems’in alt kuruluşu Instro Precision Ltd’ye otomasyon ekipmanları tedarik etmesiydi.
Hydrafeed ise bu iddiayı kesin bir dille reddetti ve yaptığı kamuoyu açıklamasında şunları söyledi:
“Elbit Systems veya onun herhangi bir bağlı kuruluşuyla hiçbir bağlantımız yoktur. Hiçbir ürünümüzü onlara tedarik etmedik.”
Olayın ardından yaşanan tartışmalar büyürken, aynı yılın ilerleyen dönemlerinde Hydrafeed’in Elbit Systems ve bağlı şirketleriyle tüm ticari ilişkilerini resmen sonlandırdığı bildirildi. Şirketin Palestine Action’a gönderdiği e-postada şu ifadeler yer aldığı iddia edildi:
“Hydrafeed, Instro Precision ve Elbit Systems dâhil olmak üzere bu grubun hiçbir üyesine şimdi ya da gelecekte satış veya hizmet sunmayacaktır.”
Bu gelişme, Palestine Action’ın stratejisinde önemli bir başarı olarak değerlendirildi: doğrudan eylem, yalnız sembolik değil, fiilî bir sonuç doğurmuştu. Elbit’in endüstriyel ağındaki bir halka, zincirden kopmuştu.
Kasım 2023’te Palestine Action aktivistleri, Avrupa’nın önde gelen savunma sanayi şirketlerinden Leonardo S.p.A.’nın Londra’daki Piccadilly merkez ofisine kırmızı boya ile “Free Gaza” ve “Free Palestine” sloganlarını yazdılar. Aktivistler, Leonardo’nun İsrail’e savaş uçakları tedarik ettiğini iddia ederek şirketi “ölüm ticaretiyle” suçladı.
Polis, olayı “ırk temelli mala zarar verme” kapsamında soruşturdu; iki kişi “nefret suçu” şüphesiyle tutuklandı. Bu olay, İngiltere’de Filistin yanlısı eylemlere yöneltilen suçlamaların giderek ağırlaştığının da göstergesi sayıldı.
Mücadele bir yıl sonra İskoçya’ya taşındı. Mayıs 2024’te Edinburgh Palestine Action grubu, Crewe Toll’deki Leonardo fabrikasını hedef aldı. Fabrikanın duvarlarına ve jet modellerine kırmızı boya püskürtüldü; ayrıca internet kablolarının kesildiği, kablo kutularına genleşen köpük sıkıldığı bildirildi. Eylemciler, kutunun kapağına “Stop Arming Israel” (İsrail’i silahlandırmayı durdurun) yazısını bıraktı.
Grubun sözcüsü, “Leonardo, İsrail ordusuna ölümcül silahlar üretmeye devam ettiği sürece, eylemlerimiz de sürecek” diyerek açıklama yaptı.
Aynı yılın ocak ayında, birkaç aktivist aynı fabrikanın çatısını işgal etmişti. Bu zincir eylemler, Palestine Action’ın hedefini yalnız Elbit Systems’le sınırlamadığını; artık İsrail’le iş birliği yapan tüm Avrupa savunma ağını karşısına aldığını gösteriyordu.
Leonardo’nun ofisleri, bu süreçte yalnızca bir protesto alanı değil, küresel vicdanın duvarına yazılmış bir manifesto hâline geldi.
2024 yılından itibaren Palestine Action, eylem hattını sokaklardan üniversite kampüslerine taşıdı. Hareket, tarihî semboller üzerinden yürüttüğü protestolarla, akademik dünyanın da “savaş endüstrisine dolaylı ortaklık” suçlamasından azade olmadığını vurguladı.
Mart 2024’te Cambridge’deki Trinity College’da bulunan, politikacı Arthur Balfour’a ait tarihî portre kırmızı boya ile kaplandı. Palestine Action, eylemin gerekçesini 1917 tarihli Balfour Deklarasyonu olarak açıkladı; Filistin halkının kaderini belirleyen o belgeye karşı “gecikmiş bir cevap” verdiklerini duyurdu.
Üç ay sonra, Haziran 2024’te, Cambridge Üniversitesi öğrencileriyle iş birliği içinde gerçekleştirilen bir başka eylemde, üniversitenin simgesel yapısı olan Senate House kırmızıya boyandı. Aktivistler, kanı temsil eden bu rengin “hem tarihsel bir borcun hem de güncel bir suça ortaklığın işareti” olduğunu söylediler.
Mart 2025’te, aynı üniversitenin “Old Schools” binası benzer biçimde kırmızı boyaya bulandı. Bu kez mesaj açıktı: Cambridge Üniversitesi, İsrail ordusuna silah tedarik eden şirketlerle tüm yatırım ilişkilerini kesmeye çağrılıyordu.
Eylemler yalnız Cambridge ile sınırlı kalmadı. Kasım 2024’te Palestine Action üyeleri, Manchester Üniversitesi Kimya Binası’nda yer alan camekânı kırarak, İsrail’in ilk cumhurbaşkanı ve bir dönem bu üniversitede öğretim üyesi olan Chaim Weizmann’ın iki büstünü aldı. Grup, bu eylemi “Balfour Deklarasyonu’nun yıldönümünde sembolik bir kaçırma” olarak niteledi. Bir üye daha sonra polis tarafından gözaltına alındı.
Bu eylemler, Palestine Action’ın “akademik tarafsızlık” kavramını sorgulayan yeni bir döneme girdiğini; bilgi üretiminin de tıpkı silah üretimi gibi politik bir alan olduğunu göstermek istediğini ortaya koydu.
Palestine Action’ın eylem hattı, yalnızca büyük savunma şirketleriyle sınırlı kalmadı. Grup, 2021’den itibaren İngiltere’nin farklı kentlerinde – sanayiden finans merkezlerine uzanan – bir dizi doğrudan eylem gerçekleştirdi.
10 Haziran 2021 tarihinde üç aktivist, Runcorn’daki APPH adlı drone fabrikasına girerek binayı işgal etti. Duvarlar kırmızı boya ile kaplandı, üretim makineleri devre dışı bırakıldı, camlar kırıldı. Eylemciler ertesi gün “mala zarar verme” ve “ağırlaştırılmış izinsiz giriş” suçlamalarıyla gözaltına alındı.
Sadece dört gün sonra, 14 Haziran 2021’de, Grenfell Tower yangınının dördüncü yıldönümünde, üç eylemci bu kez Birmingham’daki Arconic fabrikasını işgal etti. Grenfell faciasındaki yanıcı dış kaplama malzemesini sağlayan aynı şirketin, Palestine Action’a göre “İsrail savaş uçaklarına da parça tedarik ettiği” iddia edildi. İki gün süren işgal, çatıda yakalanan iki aktivistin tutuklanmasıyla sona erdi. Tutuklulardan biri cezaevinde açlık grevine başladı ve grevini dört taleple ilişkilendirdi:
Elbit çalışanlarının tahliyesi, Elbit’in Londra’daki merkezinin tahliyesi, Elbit’in tüm İngiltere operasyonlarının durdurulması veya hükümetin Elbit’le olan yazışmalarını kamuoyuna açıklaması.
Ocak 2024’te, grubun Londra Borsası’nı hedef aldığı iddia edildi. Borsanın çalışmasını durdurmaya dönük bu plan nedeniyle altı kişi gözaltına alındı. Aynı ay içinde Palestine Action üyeleri, Kuehne + Nagel adlı lojistik firmasının Milton Keynes’teki ofisini boyalarla tahrip etti. Aktivistler, “100 gün içinde 25 binden fazla Filistinli öldürüldü” diyerek, şirketin İsrail’e silah sevkiyatında rol aldığını öne sürdüler.
Eylül 2024’te, Londra’daki APCO Worldwide danışmanlık şirketinin merkezi, Elbit Systems’in İngiltere çıkarlarını temsil ettiği gerekçesiyle hedef alındı. Eylemciler, binanın cephesini yangın söndürücüyle püskürttükleri kırmızı boya ile kapladı, girişleri bisiklet kilitleriyle zincirledi.
Son olarak, Ekim 2024’te, grubun hedefi Teledyne CML Composites adlı, F-35 savaş uçaklarına parça üreten bir fabrika oldu. Eylemciler çatıdan içeri girip “temiz odalara” kırmızı boya sıkarak üretim alanını kullanılamaz hâle getirdiler. Fabrika yöneticisi, temizlik odalarındaki hasarın üretimi 12 aya kadar durdurabileceğini açıkladı.
Bu eylemler, Palestine Action’ın taktiksel evrimini gösterdi: artık yalnız sembollerle değil, üretim zincirinin damarlarına nüfuz eden kesintilerle konuşuyordu.
Palestine Action, yalnızca bir protesto grubu değil, çağdaş direniş estetiğinin bir sembolü hâline geldi. Eylemleri, sokak sanatıyla politik tiyatro arasında bir yerde durur; kamera kayıtları, medya akışının içine sızan birer performans gibi işlev görür.
Sanatçı Banksy’nin Filistin duvarlarındaki grafitileriyle kurdukları ortak bağ, politik sanatı eylemle birleştiren yeni bir çağın işaretidir.
Palestine Action, şiddetsiz direnişin en keskin biçimlerinden birini temsil eder: sessizliği kırmak için gürültü yaratmak.
Onlar için boya bir suç değil, bir delildir; kırmızı yalnızca bir renk değil, vicdanın görünür hâlidir.
Her eylemleri, “seyretmeye alışmış dünyaya” karşı sorulmuş aynı sorudur:
Kim susuyorsa, o da ortaktır.
Velev’den İlgili Maddeler
► SOSYAL ADALET
► FİLİSTİN-İSRAİL ÇATIŞMASININ TARİHİ
► VAAD EDİLMİŞ TOPRAKLAR
► AMERİKA’NIN SUÇ DOSYASI
► SİVİL İTAATSİZLİK