Prens Otto von Bismark, (1815 – 98) Prusya Almanyası devlet adamı; Almanya’yı siyasal bir birlik haline getirmek için tüm savaş ve diplomasi becerilerini seferber etti. Yeni Alman İmparatorluğu’nun ilk şansölyesi oldu. 19. yüzyıl Avrupasının en büyük devlet adamlarından biriydi.
Bismark, Prusyalı toprak sahibi aristokrat bir babayla iyi eğitim almış bir annenin oğluydu. Göttingen ve Berlin’de hukuk eğitimi aldı; burada arkasında düellocu ve içkici bir izlenim bırakarak 1836’da devlet memurluğuna girdi. Kısa bir süre sonra istifa ederek emlaklarının idaresiyle uğraşmaya koyuldu. 1847’de Berlin’e tekrar gelerek Prusya Parlamentosuna delege olarak girdi. Siyasetteki ilk çıkışını 1848’de bütün Avrupa’yı kasıp kavuran milliyetçi liberal devrimler hüküm sürerken sert mizaçlı toprak sahibi bir muhafazakar olarak yaptı; daha fazla demokrasi ve özerklik talepleriyle harekete geçti. Üç yıl sonra 1851’de, otuz dokuz Alman devletinin bir araya geldiği Almanya Konfederasyonunda Prusya’yı temsil etmek üzere Frankfurt’a gönderildiğinde milliyetçilik gerçeğiyle yüz yüze geldi. Bu devletlerin hepsi bölünmüştü ve kimi Prusya’nın egemenliği altındaydı; güneydeki çoğu devlet ise Avusturya’nın hakimiyetindeydi; tüm bunlar Bismark’a ‘kurtlanmış eski bir savaş gemisini’ anımsattı. Bismark’ın başarısı, şartları kendi lehine çevirerek birbirinden apayrı olan bu devletleri Avusturya’nın değil, Prusya’nın hakimiyeti altında birleşik bir Almanya’ya dönüştürmek oldu.
1859’da, Rusya büyükelçisi olarak St Petersburg’a gitti; 1862’de ise Fransa büyükelçisi olarak birkaç kısa yaz ayı için Paris’e gitti. Muhafazakar toprak sahibi, asker, avukat, devlet memuru ve büyükelçi olan Bismark, Prusya Parlamentosu ile Kral I. William arasında anlaşmazlık baş gösterince kendine sağlam bir yer edindi. Parlamento, askeri bütçeyi kısmak isterken Kral buna yanaşmıyordu. Bismark, Paris’ten çağrılarak 1862’de Başbakan ve Dışişleri Bakanı tayin edildi ve eski bütçeyi devam ettirme kararı alarak çıkmazdan kurtuldu.
‘Günümüzün büyük meseleleri konuşmayla ve çoğunluk kararlarıyla değil, kan ve demirle çözülecektir’ dedi.
Gelecek on yılda Almanya üç yıldırım savaşıyla yeniden birleşti: 1864’te Bismark Danimarka’ya saldırarak galip geldi ve Schleswig ve Holstein düklükleri üzerinde hak talep etti. Avusturya, 1866’da bu topraklar üzerinde anlaşmazlık çıkarınca, Bismark, Avusturya ile Königgratz’daki Alman müttefiklerine de saldırarak güneydeki bazı Alman devletlerini birleştirdi ve Prusya’nın egemenliğinde Kuzey Almanya Konfederasyonu’nu kurdu. Giderek büyük bir güç haline gelen Prusya – Almanyası gerçeği, tüm Avrupa’da şok dalgaları yaratmaya başladı. Bismark, büyük bir ustalıkla Alman Devletlerine karşı Louis Napolyon’u kışkırttı. Lüksemburg’u henüz bırakmadığı halde, İspanya tahtına Alman Prens teklif edildiği haberini alan Fransız İmparatoru çılgına döndü; havada savaş rüzgarları esmeye başladı. Bismark, 1870’te Fransa’yı istila ederek Sedan’da kesin bir zafer kazandı. Zafer coşkusu içinde güney Almanya devletleri birleşik bir Almanya çatısı altında toplandılar ve ertesi yıl 1871’de yeni Almanya İmparatorluğu Versay Sarayı’nda resmen ilan edildi. Almanya Alsas – Loren’i topraklarına kattı ve Fransa’yı beş milyar frank savaş tazminatı ödemeye mahkum etti – Fransa bu yaptırımı asla unutmadı.
Bismark, Almanya’yı gelecek yirmi yıl süresince müstebit bir şansölye olarak yönetti. Avrupa haritasında uyguladığı taktikleri aynen içişlerinde de uyguladı. Hiçbir parti iktidarı tabanına bağlanmadan mutlak bağlılık talep etti ve bunu zorla uyguladı; taleplerini elde edemediği zaman savaşa başvurarak ilkin ağır para cezasına ve külfetli yükümlüklere tabi tuttuğu Katoliklere, sonrasında ise Polonyalılara ve Sosyalistlere yüklendi. Sosyal Demokrat Partiyi feshetti; ihtilal çekincesiyle kaza ve sağlık sigortası ve emekli aylığı çıkararak Sosyalistleri tuzağa düşürdü. Para yedirerek basını emellerine alet etti. Yurt dışında ise birbiriyle bağlantılı ittifaklara dayanan son derece temkinli ve barışçıl bir politika izledi. Bu ittifaklar yarım yüzyılı aşkın bir süre Avrupa’yı barış içinde tuttu; fakat eninde sonunda 1914 – 18 yıllarında savaşan taraflar için ölümcül sonuçlar doğurdu.
Birçok büyük lider gibi Bismark da çelişkilerin adamıydı: Almanya’yı sanayileştiren bir toprak sahibi; Almanya erkeklerine oy kullanma hakkı veren ve sosyal güvenliği getiren bir muhafazakar; İmparatoru hakir gören bir krallık taraftarı; askeri gücün sınırlarını çok iyi bilen bir zafer kahramanı; kamu hayatında histeri ile kuşatılmış olduğu halde boş tehditler savuran, kendisinden korkulan bir adam; özel hayatında ise uyuma zorluğuyla boğuşan, sonraki yıllarda kendini morfine mahkum eden bir adam.
İmparator II. William tarafından azledildikten sonra Hamburg’daki evine çekildi ve 1898’de burada vefat etti.
KRONOLOJİ
1815 1 Nisan’da Berlin yakınlarındaki Schönhausen’de dünyaya geldi
1847 Delege olarak Prusya Parlamentosuna girdi
1859 St Petersburg büyükelçiliği
1862 Paris büyükelçiliği
1862 Prusya Başbakanı tayin edildi
1864 Danimarka’yı yenerek Schleswig ve Holstein’da hak talep etti
1866 Avusturya’yı yenerek güney Alman devletlerini ilhak etti
1870 Fransa’yı yenerek Alsas – Loren’i topraklarına kattı
1871 Almanya İmparatoru taç giydi; Bismark’ı Şansölye ilan etti
1890 Görevinden azledildi
1898 30 Temmuz’da Hamburg yakınlarındaki evinde öldü
‘Günümüzün büyük meseleleri konuşmayla ve çoğunluk kararlarıyla değil, kan ve demirle çözülecektir’
DEMİR ŞANSÖLYE