NFT (Non-Fungible Token)

NFT (Değiştirilemez Jeton/Nitelikli Fikri Tapu), en kısa tanımıyla başka bir eşi daha bulunmayan dijital varlıklardır. Koleksiyoner ürünlerinden sanal ayakkabılara, sanal oyun içeriklerinden dijital mülklere, eşsiz olan birçok dijital varlığı temsil etmektedir. NFT’ler blok zincir teknolojisi kullanılarak, büyük çoğunlukla Ethereum token standartlarıyla üretilmektedir. Ancak kripto para birimlerinin aksine Ethereum’un ERC-20 standardında değil, ERC-721 ve ERC-1155 standartlarında işlem görmektedirler.

NFT’leri Değerli Kılan Nedir?
Tüm NFT’lerin benzeri olmayan eşsiz bilgiler barındırmaları ve kolayca erişilebilir olmaları, koleksiyon değeri olan fiziksel bir ürünle karşılaştırıldığında bir ürüne dijital olarak sahip olmanın avantajlarını ortaya çıkartmaktadır. Sahte ürünlerin yapım ve çoğaltılmasının önüne geçerek dijital varlığın orijinalliği konusunda önceki sahibi ve üreticisine kadar tüm bilgilere sahip olunmasını sağlamaktadır.

Kripto varlıkların aksine, NFT’ler kendi aralarında değiştirilemezler. Her birinin eşsiz olması, her birinin ayrı özelliklere sahip olmasını sağlar ve iki varlığın denk olmasının önüne geçer. NFT’ler bir futbol maçı bileti olarak düşünebilir. Her bilet farklı stadyum ve tarih, izlenecek takımlar, koltuk yeri ve bileti alan kişinin kişisel bilgilerini barındıracağı ve sahibine başka bir eşi daha olmayan bir stadyum görüş açısı sağlayacağı için tüm biletler aslında eşsizdir ve bu sebeple de biletlerin denk bir şekilde değişimi mümkün değildir.

NFT’ler sanatçıların da üretimlerine imkân sağlamaktadır. Dünyanın her yerine eserlerini ulaştırarak dijital eserlerin üretiminin yaygınlaşmasını sağlamış, aracı kurumların önüne geçerek alıcı ve üreticiyi daha kolay şekilde bir araya getirmeyi mümkün kılmıştır. Ayrıca satın alınan eserin el değiştirmesi durumunda telif hakkı detayıyla sanatçının hakları korunarak sonraki el değiştirmelerde üreticinin de pay sahibi olması sağlanmaktadır. Örneğin aktör William Shatner kendi fotoğraflarından oluşan dijital kartları işleme alarak bu dijital fotoğrafları satmıştır. Bu kartların el değiştirmesi halinde de üreticisi olarak pay almaktadır.

NFT’lerin diğer özelliklerinden bazılarıysa; hepsinin spesifik bir alanının bulunması- Bir oyun için alınan içeriğin farklı bir oyunda kullanılamaması-, ürünlerin çoğaltılma ve parçalandırılma işlemlerinin yapılamaması, blok zincir üzerinde ve akıllı kontratlarla işlem gördükleri için silinme ya da değiştirilme gibi bir durumun söz konusu olmaması ve her ürünün orijinalliğinin şeffaf bir şekilde kontrol edilebilir olmasıdır.

NFT Nasıl Yapılır?
Diğer dijital varlıklardan farklı olarak eşsizliklerini kanıtlayabilen NFT’ler, tekil olarak tanımlanabilmesi mümkün olan sanal varlıklardır. Fiziki olarak görülmeyen, dokunulmayan, hissedilmeyen NFT’ler, dijital evrene yeni bir soluk getirmeyi başardı. Çeşitli sanat eserlerinin maddi değerlerini artırmayı başaran NFT’ler, ürün yaratıcılarının da kar elde etmelerine olanak tanıdı.

Oldukça basit ve avantajlı bir kullanım olarak öne çıkan NFT oluşturma, dijital evrene ilk defa adım atan kişilerin dikkatini çekmeye devam ediyor. Ardışık adımların takip edilmesi ve güvenli bir stratejiye sadık kalınması, yapılan NFT’den istenilen sonucu elde edebilmek adına önem taşır. NFT oluştururken takip edilmesi gereken adımlar şu şekildedir:

Dijital bir cüzdan oluşturulmalıdır.
NFT ile uyumlu olan kripto para birimi eklenmelidir.
Pazar yeri seçilmelidir.
Dijital cüzdan eşleştirilmelidir.
Dijital eser yüklenmelidir.
Eser pazarlanmalıdır.
Mintleme çeşidi belirlenmelidir.
İsim, açıklama, telif ücreti belirlenmelidir.
İmzalama ve paylaşma işlemleri gerçekleştirilmelidir.
NFT’ler için portfolyo oluşturulmalıdır.

Tarihçe
Tarihteki NFT olarak kabul edilen ve bilinen ilk örnek, sanatçı Kevin McCoy ve eşi Jennifer Greavu tarafından 2014 yılında yapılan “Quantum” adlı sanat eseridir. Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey de, Twitter’ın tarihindeki ilk tweet olan “just setting up my twttr” cümlesini NFT haline getirip açık artırmaya çıkarmıştı. Bu olay büyük bir yankı uyandırmış ve Türk asıllı iş insanı Sina Estavi, tarihin ilk tweet’inin NFT’sini 2,9 milyon dolar değerinde 1.630 adet ETH (Ethereum) ile satın almıştı.

NFT Piyasası
Yaklaşık 10 yıllık bu süreçte köprünün altından çok sular aktı. Kimi adını bile daha önce duymadığımız “sanatçılar” son günlerde çok sözü edilen internet fenomenleri gibi birden ünlendi ve çok büyük paralar kazandılar. Böyle olunca da kimi ünlü sanatçılar da sanat yapıtlarını NFT olarak satışa sundu.

NFT piyasası kimilerince özellikle de sanatçılar açısından aradan aracıları, örneğin, galerici ve müzayedecileri de çıkardığı için çok daha demokratik ve elverişli bir alan olarak sunulmuştu! Aslında bana kalırsa halâ da “sanatçılar” açısından büyük bir sorun yok! Ama yatırımcılar açısından zarar büyük. Kripto borsasının “trendi” olan NFT’lerin yüzde 79’u bugün adeta çöpe dönüşmüş bir durumda!

Piyasa uzmanlarından oluşan bir grubun raporuna göre 23 milyon yatırımcı artık hiçbir değeri kalmayan NFT ürünlerini satın almış oldu. Oysa ki 2021-2022 yıllarında pazar 17 milyar dolara ulaşmıştı. NFT’ler kripto paralara bağlı sanat eserlerinin dijital birer temsilleriydi ve her birinin kopyalanamayan benzersiz bir imzası vardı; zaten asıl güven de bundan dolayı oluşmuştu.

Yüzde 95 değer kaybı
Kocaman ve bol kremalı pastayı gören “sanatçılar” öyle büyük bir arz yarattılar ki; bu da talebin çok daha üstünde kaldı. Böylelikle de ölü bir piyasa oluştu ve yüzde 95 değer kaybetti.

Bugünkü piyasa değerine göre ilk 8.850 koleksiyonun yüzde 18’i tamamen değersiz, yüzde 41’inin ederi ise 5-10 dolar aralığında. Örneğin, yukarıda sözünü ettiğimiz tarihin ilk tweet’i 2,9 milyon dolara satın alınmış olduğu halde şu anki ederi ancak 103 lira!

Konunun çok farklı, ama önemli bir diğer boyutu ise tükettiği yüksek miktardaki elektrik enerjisi nedeniyle çevreye verdiği zarar. NFT’ler ve kripto para birimleri ne yazık ki gerektiğinden çok daha büyük bir ölçüde karbon ayak izine dönüşüyorlar.

NFT’lerin basılması, maliyeti çevreye önemli zararlar vermekte olup 195 bin 699 NFT koleksiyonunun emisyonlarının yaklaşık 16.243 metrik ton karbondioksit (CO2) olarak ölçüldüğü tespit edilmiş. Bu miktar da 2 bin 48 adet ev ya da 3 bin 531 arabanın yıllık emisyonuna denk geliyor. Sonuç olarak, elimizde özellikle de 2021’deki altın çağını yaşayan NFT’lerden kalma ciddi bir atık bulunmakta.

Fikri Mülkiyet Hırsızlığı
Aslına bakacak olursanız, bu sanal alan zaten başından beri fazla şişirilmiş bir balondu. Merkezi bir kontrol ağı olmadığı için de fikri mülkiyet hırsızlığına çok elverişliydi. Herhangi bir yasal sorun olduğunda, kime-kimlere karşı yaptırım uygulanması gerektiği bile belli olmayan bir alandan söz ediyoruz. Çünkü çoğu kullanıcı aslında anonim. Bu nedenle de herhangi bir hukuksal yaptırım uygulayabilmek neredeyse olanaksız.

Örneğin, birisi NFT hesabınıza girip onları kendi üzerine ya da başkasına devrederse bu konuda yapılabilecek şeyler çok sınırlı. Arayabileceğiniz bir banka, şikâyette bulunabileceğiniz bir kurum bile yok. Kripto sanatının iç işleyişi tamamen böyle bir bilinmez ve dolayısıyla da açmazda. İnternetteki her şey gibi NFT’leri de “hacklemenin” çok kolay olduğunu söyleyebiliriz. Bu şekilde “hacklenerek” çalınan binlerce dolar değerindeki NFT’ler olduğu söyleniyor.

Bana kalırsa Bitcoin, NFT, Metaverse (sanal evren) gibi son yıllarda farkında olmaya başladığımız bu kavramlar, bu sanal alanlar aslında birbirleriyle doğrudan ilişkili. Hatta, yine bana soracak olursanız Corona salgının dahi bunlarla muhtemel ki bir bağı var.

Şurası açık: Yaklaşık 3 yıl süren pandemi, sanal âlem tecrübesi ve bununla bağlantılı ticari ve kültürel alışverişi hızlandırdı. Öngörülenden daha çabuk bir geçiş için imkân sundu. Bazı tecrübeler vaktinden önce yaşandı.

Ancak gelinen noktada, gerek metaverse gerekse sanal para (bitcoin vb.) ve asıl konumuz olan NFT piyasalarında ciddi maddi kayıplar yaşanıyor. Örneğin, Financial Times’ın yayınladığı en son rapora göre metaverse projelerine olan yatırımlar adeta bıçak gibi kesilmiş durumda. Kimi uzmanlar ise metaverse’ün doğmamış bir çocuk gibi henüz başlamadan bittiğini düşünüyor. Bu nedenle, risk sermayedarları da konuya olan ilginin gittikçe azalması nedeniyle metaverse projelerine yatırım yapmayı bıraktı.

Kripto Para ve Arz-Talep Dengesi
Metaverse üzerine yapılan yatırımlarda örneğin, “gerçeklik gözlükleri” gibi teknolojilerin geliştirilmesinden sorumlu laboratuvarlar geçen yılın aynı çeyreğindeki 452 milyon dolarlık satışın düşerek bu yıl 276 milyon dolar olduğunu rapor etmişler.

Gelelim kripto paraya. 2009 yılında Satoshi Nakamoto tarafından oluşturulan bitcoin, ilk merkeziyetsiz kripto paradır. O zamandan beri de birçok farklı kripto para ortaya çıkmıştır. Bitcoin dışındaki kripto para birimlerine genel olarak altcoin denilir ki, bu kısaltma alternatif ve coin, yani madeni paranın birleşimidir.

Kripto para piyasası bilindiği üzere arz-talep dengesine göre yükselir ya da düşer. Yani talep arttığında fiyatlar artarken, talep azaldığında fiyatlar da azalır. Yatırım miktarının azalması sonucunda hacmin düşmesiyle birlikte kripto para biriminin fiyatında da düşüşler ve dalgalanmalar yaşanıyor.

Ayrıca, kripto para birimlerindeki güvenlik sorunları hükümetlerin müdahalesi ve siber saldırı sonucunda kaçak yaşanma riskinin bulunması da düşüşlerin temel nedenlerinden biri. Siyasi baskılar, teknolojik başarısızlıklar, çeşitli belirsizlikler, korku ve şüphe doğurabilecek her türlü haber de zaten çok sağlam ve köklü bir zemini olmayan sanal paranın değerinin düşmesine neden olan etkenlerden birisi.

Kısaca toparlayacak olursak, çağın ve teknolojinin ilerlemesiyle birlikte dünya çapında nüfus yoğunluğunun çok fazla olması, güvenlik ve kontrol sorunları nedeni ile de bana göre yaratılmak istenen sanal bir dünya var. Bu dünyanın içinde biz “fani” insanlara da şimdilik kurallara uymak şartı ile bir yer sunuluyor.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com