Ne yapılması zorunlu ne de kaçınılması gerekli… Arafta kalan fiillerin hukuki ve ahlaki bölgesi.
Arapça kökenli mubāḥ (مُبَاح), “serbest bırakılmış”, “yapılması da terk edilmesi de eşit derecede caiz olan” anlamına gelir. İslam fıkhında mübah, beş temel hüküm kategorisinden biridir ve ahlaki, hukuki ya da ibadi bir zorunluluğa ya da yasağa tâbi olmayan davranışları tanımlar. Yani ne sevap ne günah kazandıran, kişinin kendi tercihine bırakılan eylemlerdir. Mesela yemek yemek, yürüyüş yapmak, denize girmek gibi gündelik birçok davranış mübahtır; ancak bu eylemlerin niyete göre sevap ya da günah alanına çekilmesi de mümkündür.
Klasik fıkıh kitaplarında mübah kavramı, zorunlu (farz/vâcip), teşvik edilen (mendup/sünnet), yasaklanan (haram) ve kaçınılması istenen (mekruh) fiillerle birlikte tanımlanır. Bu beşli sistem, hem bireyin davranışlarını yönlendirir hem de toplumun normatif haritasını çizer. Ancak mübah, bu kategoriler arasında en özgürlükçü olanıdır; bireyin vicdanına, aklına ve tercihine alan açar.
Modern hukuk sistemlerinde mübah kavramı birebir karşılanmasa da, pozitif hukukun düzenlemediği alanlar ya da gri bölgeler olarak düşünülebilir. Günümüzde bireysel özerkliğe dayalı etik sistemlerde de “mübah” alana denk düşen özgürlük bölgeleri tanımlanır.
Mübah ile helal aynı şey mi?
Hayır. Her mübah helaldir ama her helal mübah değildir. Helal, yapılması dinen caiz olan şeydir; mübah ise özel olarak ödüllendirilmeyen ya da cezalandırılmayan fiildir.
Mübah bir şey nasıl günaha dönüşebilir?
Niyetle. Mesela yemek yemek mübahtır ama israf ederek, haramla karıştırarak ya da kibirle yemek, günaha yol açabilir.
Modern toplumda mübah alanlar daralıyor mu?
Bir bakıma evet. Dijital gözetim, sosyal medya ahlakı ve kültürel normlar, bireyin karar alanını daraltabiliyor. Mübah olan birçok davranış, fiili bir denetimle karşılaşabiliyor.
Devlet veya din, mübah alana ne ölçüde müdahale edebilir?
Teorik olarak mübah alan bireyin alanıdır; ancak toplumsal ahlak, kamusal düzen ya da dinî yorumlar bu alanı şekillendirebilir. Dolayısıyla mutlak bir müdahalesizlik söz konusu değildir.
Mübah’ın felsefi karşılığı var mı?
Var. Ahlaki nötrlük, normatif askıya alma, Heideggerci “sıradanlık” ya da Sartre’ın seçim özgürlüğü mübah alanla ilişkili kavramsal yapılardır.
Modern dizilerde, özellikle Breaking Bad veya The Sopranos gibi anti-kahraman anlatılarında, karakterler sık sık mübah ile haram arasında salınırlar.
Mizah, özellikle karikatür ve stand-up kültürü, mübah alanı genişletir ve zorlar.
Sanat eserleri de sıklıkla mübah bölgeleri araştırır: Ne zamanki bir davranış ne tamamen doğru ne de yanlış olarak kodlanır, orada mübah estetiği başlar.
Mübah, bireysel irade ve etik sezgi için bir test alanıdır. Sınırların çizilmediği, gri bölgelerin hâkim olduğu bu alanda birey, kendi sorumluluğunu üstlenerek karar verir. Bu, hem özgürlük hem de sorumluluğun eşit tartıldığı bir denge terazisidir. Modern çağın gri gerçekliğinde, mübah alan, insan davranışlarının en insani hâlidir belki de.