MIHAIL GORBAÇOV – Perestroyka ve Glasnost’un Mimarı Olarak Tarihe Geçen Devlet Adamı

Mihail Gorbaçov (1931 – 2022) son Sovyet lideri. Komünizm rejimini Rusya ve Doğu Avrupa’dan kapı dışarı ederek Soğuk savaşın sona ermesine yardımcı oldu. Batıda büyük bir liberal olarak selamlanan Gorbaçov, kendi ülkesinde Sovyet Birliği’nin çöküşünden sorumlu kişi olarak birçokları tarafından eleştirildi.

Mihail Sergeyeviç Gorbaçov’un kariyerinin başlarında Sovyetler Birliği’nin dağılmasına öncülük edecek kişi olacağına dair çok az ipucu vardı. 1931’de güneybatı Rusya’daki Stavropol yakınlarında köylü bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Komünist Partiye katıldı ve Moskova Üniversitesi’nde hukuk diploması almadan önceki dört yıl boyunca bir devlet çiftliğinde biçerdöver kullandı. Doğduğu yer Stavropol’da parti mekanizmasına dahil olarak Politbüro’nun iki asil üyesi Mikhail Suslov ve Yuri Andropov aracılığıyla 1971’de Komünist Partinin Merkez Komitesi üyeliğine seçildi. 1978’de Sovyet tarımından sorumluydu. Geçmişteki deneyimlerinden kolektif sistemin yetersizliklerini yakinen biliyordu ancak bu kez bunla mücadele etmek zorunda kaldı.

1980’de Gorbaçov, Sovyetler Birliği’nin en üst denetim mekanizması Politbüro’nun asil üyeliğine seçildi. İki yıl sonra danışmanı Andropov, Sovyet lideri olarak Leonid Brezhnev’in yerine geçti. Andropov, Gorbaçov’u sıkıştırmaya devam etti. Gorbaçov bu sırada yolsuzluk ve verimsiz işleyişin baş düşmanı olarak addedilmeye başlamıştı. Kendine olan güveni iyice artan Gorbaçov 1985 Martında Sovyet Parti lideri oldu; ardından 1988’de SSCB devlet başkanlığını üstlendi.

Gorbaçov başından beri sürekli koşuşturan bir insandı. Son derece verimsiz işleyen ve artık durgun olan devlet ekonomisinde reformlara koyuldu; glasnost (açıklık) ve perestroika (yeniden yapılanma) politikaları 6 yıllık yönetiminin temel dayanağı oldu. Sovyet ekonomisinin gerçekte iflas ettiğini ve kapitalist Batının yeni teknolojide Sovyetlerin çok önüne geçtiğini anlayan Gorbaçov, Batıyla girişilen ve büyük paralara mal olan silahlanma yarışına artık son verilmesi gerektiğini tartışma aldı.

Bir diktatörlük için en tehlikeli anın liberalleşmeye başladığı an olduğu söylenir; Gorbaçov da vakit geçmeden kendini, serbest basın, seçimler ve piyasa ekonomisindeki reformlar yüzünden ayrıcalıklarının tehdit altında olduğunu gören parti kurumuyla, tek partili devletten ve güdümlü ekonomiden bir kerede kurtulmak isteyen radikaller arasında buldu.            Gorbaçov, yeni kısmen seçilmiş bir parlamento olan Milletvekilleri Meclisini kurdu ve 1989’da kendisi usulüne uygun olarak başkan seçildi. Fakat hiçbir zaman ekonomiyi tamamen devlet kontrolünden kurtarmaya teşebbüs etmedi; az daha karışıklık ve kaos ortamında kendi ülkesinde kontrolünü kaybediyordu. Baltıklarda ve diğer Sovyet cumhuriyetlerinde milliyetçilik hareketlerini serbest bıraktı; daha sonra bunların engellenemeyeceği kanıtlanmış oldu. Birleşik Devletlerle silahların denetiminin görüşüldüğü yeni antlaşmalarda ve Sovyet birliklerinin Afganistan’dan çekilmesinde gösterdiği başarı, Asya’nın eski komünist ülkeleriyle Doğu Avrupa’nın barışçı yollarla ayrılmasını ve Almanya’nın yeniden birleşmesini sağladı. Bütün bu gelişmeler Batıda yeni bir çağın başlangıcı olarak memnuniyetle karşılandı. Kendi ülkesinde ise, tutucu Komünistler bütün bunları birer ihanet olarak gördü.

Tutucular ordunun da desteğiyle 1991 Ağustosunda Gorbaçov Kırım’da tatildeyken bir darbe düzenlediler; ancak Moskova caddelerindeki göstericilerden ve Rusya devlet başkanı Boris Yeltsin’den almış olduğu cesaretle darbeyi etkisiz hale getirdi. Gorbaçov koltuğuna tekrar oturdu ama bu kez tüm gücünü kaybetmişti. Bütün güç artık diğer birçok cumhuriyetin liderine, hepsinden önce ise Yeltsin’e aitti. 25 Aralık 1991’de Gorbaçov devlet başkanlığından istifa etti ve Sovyetler Birliğinin varlığı sona erdi. Gorbaçov dünyayı değiştirdi ama kendi ülkesini kaybetti.

‘KAZARA’ KAHRAMAN

  • Gorbaçov, Sovyetler Birliğinin dağılmasını planlamış mıydı? Kesin bir gerçek var ki başından itibaren planlamadığı. Gorbaçov tarihte birçok kez yalpaladı, ancak en kalıcı başarısı, belki de hiç niyetlenmediği, tarihin en ağır silahlarla donatılmış imparatorluklarından birinin dağılması, üstelik bunun büyük kanlar dökülmeden başarılmış olmasıydı.
  • Gorbaçov, siyasette faal olarak kaldı ancak Boris Yeltsin’in yeni Rusyasında hiçbir yere gelemedi. 1996 yılında başkanlık seçimlerine katıldı ama  fazla destek görmedi. Amerika ve Avrupa’da çıktığı konferanslarla çok gözdeydi; hatta Amerika’da bir televizyon reklamında bir pizza markası için popülaritesini sergilemekten geri kalmadı.
  • Gorbaçov, karısı daima göz önünde olan ilk Sovyet lideriydi. Raisa çarpıcı güzelliğiyle ona ziyaretlerde eşlik ediyor, Batı’da ona hayran kazandırıyordu. Fakat ‘first lady’lere alışkın olmayan Ruslar Raisa’ya kızıyordu. Raisa 1999’da lösemiye yenik düşerek hayatını kaybetti. Karısının ölümünden duyduğu acıyla Gorbaçov büyük sempati kazandı.

KRONOLOJİ

1931                A Martta Stavropol yakınlarında Privolnoye köyünde doğdu.

1955                Moskova Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu

1971                Komünist Parti Merkez Komite üyeliğine seçildi

1978                Tarımdan sorumlu parti sekreterliği

1980                Politbüro’ya girdi

1985                Sovyet Komünist Partisinin genel sekreteri oldu

1987                Amerika’yla orta menzilli nükleer başlıklı füzelerini imha edeceğine dair anlaşma imzaladı

1988                SSCB Devlet Başkanı oldu

1990                Nobel Barış Ödülünü kazandı

1991                Kendisine karşı düzenlenen darbeyi bastırdı

1991                Dağılan SSCB’nin devlet başkanlığından istifa etti

Mihail Gorbaçov dünyayı değiştirdi; ancak bu uğurda kendi ülkesini kaybetti

 

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com