Manic Pixie Dream Girl (MPDG), erkek baş karakterin hayatına neşe, özgürlük ve macera getiren ama kendi başına derin bir gelişim süreci yaşamayan kadın karakterlere verilen isimdir.
Erkek baş karakterin ruhsal gelişimi için bir araç olarak kullanılan kadın karakterdir.
Genellikle sıradışı, enerjik, hayat dolu ve özgür ruhlu olarak tasvir edilir.
Ancak kendi hikâyesi veya derin bir karakter gelişimi çoğunlukla bulunmaz.
Erkek karakterin dönüşümünü sağlayan ama kendi dünyasında varlığı belirsiz olan bir figürdür.
Manic Pixie Dream Girl, kadın karakterlerin sadece erkek karakterlere hizmet eden basit figürler olmasını eleştiren bir terim olarak kullanılmaktadır.
Bu terim ilk kez 2007 yılında sinema eleştirmeni Nathan Rabin tarafından ortaya atılmıştır.
Nathan Rabin, Manic Pixie Dream Girl kavramını Cameron Crowe’un 2005 yapımı Elizabethtown filminde Kirsten Dunst’ın canlandırdığı Claire karakterine dayanarak tanımladı.
Bu tür karakterlerin erkek kahramanları hayatın monotonluğundan kurtarmak ve onlara ilham vermek için var olduğunu belirtti.
Manic Pixie Dream Girl, sinema ve edebiyatta kadın karakterlerin klişe bir şekilde ele alınmasına yönelik bir eleştiridir.
Zamanla MPDG terimi, birçok romantik film ve dizide kullanılan kadın karakterleri tanımlamak için yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı.
Kadın karakterlerin yüzeysel ve derinlikten yoksun yazılmasına dair feminist eleştiriler arttı.
Manic Pixie Dream Girl, kadın karakterlerin nasıl yazıldığına dair önemli bir tartışma başlatmıştır.
MPDG karakterleri genellikle aşağıdaki özellikleri taşır:
Geleneksel toplum normlarına karşıdır ve farklı olmayı tercih eder.
Yaşama coşkuyla bağlıdır ve ana erkek karaktere hayatın ne kadar güzel olduğunu gösterir.
MPDG, genellikle özgürlük sembolü olarak gösterilir.
Hareketlidir, ilginç hobileri vardır ve spontane hareket eder.
Genellikle çok konuşkandır ve sürekli yeni maceralara sürükleyici bir rol oynar.
Ancak bu enerjik hali genellikle derin bir karakter gelişimi içermez.
Genellikle erkek karakterin depresyon, sıkıcı hayat veya içsel krizler yaşadığı bir dönemde karşısına çıkar.
Erkek karakterin dünyasını değiştirir, ona ilham verir ama kendisi değişmez.
MPDG’nin varlık amacı, erkek karakterin gelişimini sağlamaktır.
Derin bir geçmişi veya kişisel hedefleri net bir şekilde anlatılmaz.
Karakterin yaşadığı olaylar ve motivasyonları genellikle belirsizdir.
MPDG, ana hikâyenin dışında bağımsız bir gelişim süreci yaşamaz.
MPDG kavramı, birçok film ve edebi eserde yer alan kadın karakterleri analiz etmek için kullanılmıştır.
Örnek Karakterler:
Sam (Natalie Portman) – Garden State (2004)
Summer (Zooey Deschanel) – (500) Days of Summer (2009)
Penny Lane (Kate Hudson) – Almost Famous (2000)
Holly Golightly (Audrey Hepburn) – Breakfast at Tiffany’s (1961)
Bu karakterlerin ortak noktası, ana erkek karakterin gelişimine hizmet etmeleri ama kendi başlarına güçlü bir hikâye barındırmamalarıdır.
Örnek Karakterler:
Alaska Young – Looking for Alaska (John Green)
Daisy Buchanan – The Great Gatsby (F. Scott Fitzgerald)
Stargirl – Stargirl (Jerry Spinelli)
MPDG kavramı, kadın karakterlerin yüzeysel olarak yazılmasına dair eleştirileri edebiyat dünyasında da gündeme getirmiştir.
MPDG kavramı, kadın karakterlerin klişe ve tek boyutlu olarak yazılmasına dair feminist eleştirilerle karşı karşıya kalmıştır.
MPDG karakterleri genellikle kendi hikâyelerine sahip değildir ve erkek karakter için bir araç haline gelirler.
Bu, kadın karakterlerin güçlü ve bağımsız bireyler olarak yazılmasını engeller.
Kadın karakterler sadece erkek karakterlerin dönüşümü için değil, kendi gelişimleri için de var olmalıdır.
MPDG karakterleri genellikle gerçek hayatta pek karşılığı olmayan idealize edilmiş kadın figürleridir.
Kadınların sadece eğlenceli, neşeli ve ilham verici figürler olarak gösterilmesi sorunludur.
Kadın karakterler gerçekçi ve çok katmanlı olmalıdır.
Son yıllarda, Manic Pixie Dream Girl trope’una tepki olarak daha derin ve güçlü kadın karakterler yazılmaya başlanmıştır.
Örneğin, Eternal Sunshine of the Spotless Mind filmindeki Clementine karakteri, MPDG kalıbına uysa da kendi içsel gelişimi olan bir karakterdir.
MPDG yerine, bağımsız, güçlü ve çok yönlü kadın karakterlerin yazılması teşvik edilmektedir.
MPDG, kadın karakterlerin erkek karakterlere hizmet eden yüzeysel figürler olarak yazılmasına dair bir eleştiridir.
Bu tür karakterler genellikle enerjik, eğlenceli ve özgür ruhludur, ancak kendi hikâyesi bulunmaz.
Son yıllarda MPDG’ye tepki olarak daha gerçekçi ve çok yönlü kadın karakterler yazılmaya başlanmıştır.
Sinema ve edebiyatta kadın karakterlerin daha bağımsız ve derin yazılması gerektiği vurgulanmaktadır.
Manic Pixie Dream Girl trope’u, kadın karakterlerin yazımında daha fazla derinlik ve özgünlük gerekliliğini ortaya koyan önemli bir eleştiri haline gelmiştir.