Male Gaze (Erkek Bakışı), medya, sinema, sanat ve popüler kültürde kadınların erkek izleyicinin gözünden temsil edilmesini ifade eden bir kavramdır. 1975 yılında feminist film teorisyeni Laura Mulvey tarafından ortaya atılmıştır. Male Gaze, kadın karakterlerin cinsel obje olarak sunulmasını, erkeklerin arzu nesnesi haline getirilmesini ve pasif bir konumda bırakılmasını eleştirir.
Bu kavrama göre, erkek yönetmenler, senaristler ve kameramanlar tarafından şekillendirilen görsel anlatılar, dünyayı erkeklerin bakış açısıyla sunar. Sonuç olarak, kadın karakterler genellikle bağımsız kimlikleriyle değil, erkek karakterlerle olan ilişkileri üzerinden tanımlanır.
Laura Mulvey, “Visual Pleasure and Narrative Cinema” (Görsel Haz ve Anlatı Sineması) adlı makalesinde Male Gaze kavramını ortaya attı.
Freud’un psikanalitik teorisinden ilham alarak, kadın bedeninin sinemada erkeğin arzusuna hitap edecek şekilde sunulduğunu savundu.
Erkek karakterler aktif ve hikâyeyi yönlendirici, kadın karakterler ise pasif ve izlenilen konumda yer alır.
Hollywood’un Altın Çağı (1920-1960) boyunca, kadın karakterler genellikle erkeği destekleyen figürler, femme fatale veya masum ve korunmaya muhtaç karakterler olarak tasvir edildi.
Marilyn Monroe, Audrey Hepburn gibi aktrisler genellikle erkek izleyici için cazibeyi ön plana çıkaran rollerle özdeşleştirildi.
1980’lerden sonra feminist film eleştirmenleri, kadın karakterlerin sadece “görsel nesne” olmaktan çıkarılması gerektiğini savundu.
Kathryn Bigelow, Sofia Coppola, Greta Gerwig gibi kadın yönetmenler, kadın karakterleri merkezine alan ve onların bakış açısından hikâyeler anlatan filmler çekmeye başladı.
Günümüzde, Male Gaze’e alternatif olarak “Female Gaze” (Kadın Bakışı) kavramı ortaya atıldı.
1. Kadın Karakterlerin Objektifleştirilmesi:
Kadınlar genellikle erotik bir nesne olarak gösterilir ve kameranın onları izleyiciye sunuş şekli bu çerçevede belirlenir.
2. Erkek Bakış Açısına Göre Kurgulanan Hikâyeler:
Kadın karakterler kendi hikâyelerini değil, erkek karakterlerin gelişimine katkıda bulunan yan figürler olarak anlatılır.
3. Pasif Kadın – Aktif Erkek Dinamiği:
Erkek karakterler olayları yönlendirirken, kadın karakterler genellikle edilgen bir pozisyonda kalır.
4. Kameranın Kullanımı ve Çerçeveleme:
Kadın bedeni genellikle belirli açılardan çekilir (bacaklar, göğüs, dudaklar vb.).
Yavaş kamera hareketleri ve dramatik ışıklandırmalar kadın bedenini erotik bir objeye dönüştürmek için kullanılır.
1. Sinema ve Televizyonda Male Gaze
James Bond Filmleri: Bond kızları, genellikle erkeğe hizmet eden veya onun cazibesine kapılan karakterlerdir.
Transformers Serisi (Michael Bay): Kadın karakterler, çoğunlukla seksi kıyafetlerle süslenen yan karakterler olarak yer alır.
Game of Thrones: İlk sezonlarında kadın karakterlerin çıplaklık üzerinden objektifleştirildiği sahneler eleştirilmiştir.
2. Reklamlarda ve Moda Endüstrisinde
Moda çekimlerinde ve reklamlarda kadınların genellikle erkek izleyiciye hitap edecek şekilde tasvir edilmesi Male Gaze’in yaygın örneklerinden biridir.
Victoria’s Secret reklamları, Male Gaze’in en tipik örnekleri arasında gösterilirken, Rihanna’nın “Savage x Fenty” koleksiyonları Female Gaze perspektifini yansıtır.
3. Video Oyunlarında
Tomb Raider (Lara Croft): Lara Croft karakteri, ilk oyunlarda cinselleştirilmiş bir figür olarak sunulmuş, ancak zamanla daha güçlü ve bağımsız bir karaktere dönüşmüştür.
Bayonetta: Ana karakter, kadın gücünü temsil eden bir figür olarak sunulsa da, aşırı stilize edilmiş ve cinselleştirilmiş bir görünüme sahiptir.
4. Female Gaze – Erkek Bakışına Alternatif Yaklaşımlar
“Lady Bird” (2017, Greta Gerwig) – Kadın karakterin iç dünyasını anlatan, objektifleştirme yapmayan bir film.
“Portrait of a Lady on Fire” (2019, Céline Sciamma) – Kadın karakterlerin kendi bakış açılarıyla anlatıldığı bir hikâye.
“Wonder Woman” (2017, Patty Jenkins) – Kadın süper kahramanın, cinselleştirilmeden güçlü bir karakter olarak sunulması.
Kadınların Stereotiplere Hapsedilmesi:
Kadınlar genellikle bağımsız bireyler olarak değil, erkeklerin hikâyesini tamamlayan karakterler olarak kurgulanmaktadır.
Kadın Yönetmenlerin ve Yaratıcıların Azlığı:
Sinema ve medya sektöründe daha fazla kadın yönetmen ve senarist yer aldıkça, Male Gaze’in etkisi azalmaktadır.
Feminist Sinema Hareketleri ve Female Gaze Alternatifleri:
Son yıllarda kadın karakterlerin erkek bakışına hitap etmeyen hikâyelerle anlatıldığı filmler yaygınlaşmaktadır.
Male Gaze (Erkek Bakışı), sinema, sanat, reklamcılık ve popüler kültürde kadın temsillerinin erkek izleyiciye göre kurgulandığını ortaya koyan önemli bir kavramdır. Kadın karakterlerin pasifleştirilmesi, cinselleştirilmesi ve hikâyelerde erkek karakterlerin tamamlayıcısı olarak sunulması, bu bakış açısının en temel sonuçları arasındadır. Laura Mulvey’in ortaya attığı bu kavram, feminist film teorisinin en önemli yapı taşlarından biri haline gelmiş ve günümüzde daha kapsayıcı, kadın merkezli anlatıların geliştirilmesine öncülük etmiştir.
Ancak, erkek bakışının hala birçok popüler medya ve endüstride etkisini sürdürdüğü görülmektedir. Buna karşılık, kadın yönetmenler, senaristler ve yapımcıların artmasıyla birlikte, “Female Gaze” gibi yeni anlatım biçimleri ön plana çıkmaya başlamıştır. Günümüzde sinema ve medya, cinsiyet rollerini yeniden ele alarak daha dengeli ve çeşitli bakış açılarını içeren bir yapıya doğru evrilmektedir.