En İyi Olası Dünya Argümanı, 17. yüzyıl filozofu Gottfried Wilhelm Leibniz tarafından geliştirilen ve teistik felsefenin önemli problemlerinden biri olan “kötülük problemi”ne yanıt olarak öne sürülen metafizik ve teolojik bir görüştür.
Leibniz’e göre Tanrı, her şeyi bilen (omniscient), her şeye gücü yeten (omnipotent) ve tamamen iyi (omnibenevolent) bir varlıktır.
Bu Tanrı, yaratabileceği tüm mümkün dünyalar arasında “en iyi olanı” yaratmıştır.
Dolayısıyla içinde kötülük barındırıyor gibi görünen bu dünya aslında mümkün olanların en iyisidir ve her şeyin bir nedeni vardır.
Leibniz’in yaşadığı dönem, hem Skolastik düşüncenin etkisi altında, hem de modern bilimin doğuş sürecindeydi.
Bu bağlamda filozof, hem Tanrı inancını korumak hem de bilimsel aklı desteklemek isteyen bir denge kurmaya çalıştı.
Yeter Sebep İlkesi (Principle of Sufficient Reason): Evrenin varlığı ve içindeki her şeyin bir nedeni vardır.
Olumlayıcı kötülük ile zorunlu kötülük ayrımı: Bazı kötülükler daha büyük iyiliklerin ortaya çıkması için gereklidir.
Mükemmel Tanrı ancak en iyi olası dünyayı yaratır.
Leibniz’e göre Tanrı sonsuz sayıda olası dünya yaratabilirdi. Ancak bunların her biri farklı nedensel ilişkiler içerdiği için mutlak mükemmellik mümkün değildi.
Olası dünyaların bazıları daha çok kötülük, bazıları daha az özgürlük içerirdi.
Tanrı, özgür irade, doğa yasaları ve evrensel dengeyi koruyarak en yüksek oranda iyilik ve en az zararı içeren dünyayı seçti.
Bu dünya, “kusursuz” olmayabilir ama daha iyisi mümkün değildir.
Leibniz’e göre, “neden Tanrı daha iyi bir dünya yaratmadı?” sorusu, “neden 2+2=4 değildir?” sorusu kadar anlamsızdır.
Leibniz’in bu argümanına en ünlü eleştirilerden biri, Voltaire’in Candide adlı hiciv romanında gelir.
Romanda, Dr. Pangloss karakteri sürekli “Her şey en iyi şekilde olmaktadır” diyerek savaş, felaket ve hastalıklar karşısında bile iyimserliğini korur.
Voltaire, bu “aşırı iyimserliği” ve gerçek acıların inkârını yerden yere vurur.
“Kötülük problemi”ne karşı bu yanıtın, ahlaki tatmin ve mantıksal tutarlılık sağlamadığını savunurlar.
Eğer Tanrı her şeye kadirse, neden acı çekmeyen bir dünya yaratmamıştır?
Modern felsefe, bu argümanı “teodise” (Tanrı’yı savunma) çabası olarak değerlendirir; ancak kabulü oldukça tartışmalıdır.
Leibniz’in bu görüşü, analitik felsefe, mantık, teoloji, hatta bilgisayar simülasyonu teorileri bağlamında yeniden tartışılmaktadır.
Özellikle simülasyon hipotezine göre içinde yaşadığımız evren, zaten mümkün olan bir “simülasyon optimumudur”.
KİTAPLAR
Candide – Voltaire (parodik eleştiri)
The Problem of Evil – Peter van Inwagen
Evil and the God of Love – John Hick
FİLMLER VE DİZİLER
The Matrix (1999): Gerçeklik simülasyonu ve ideal dünya tartışması
The Good Place dizisi: Ahlak, cennet-cehennem ve “mükemmel sistem” sorgulamaları
The Truman Show – Kontrol edilen bir “en iyi dünya” illüzyonu
OYUNLARDA
Deus Ex, Bioshock Infinite, Mass Effect gibi oyunlar, insan iradesi ve “ideal dünya” temasına felsefi göndermeler yapar.
Leibniz’in En İyi Olası Dünya argümanı, teizmin mantıksal savunusunun en sofistike örneklerinden biridir.
“Kötülük neden vardır?” sorusuna “daha büyük iyilik için” şeklinde yanıt verir.
Ancak bu yaklaşım, insan acısını teorileştirdiği ve indirgediği için yoğun eleştirilere uğramıştır.
Yine de felsefede kötülük problemi üzerine en çok tartışılan ve hâlâ referans verilen açıklamalardan biri olmayı sürdürmektedir.