KÖÇEKÇE – Bedensel Hafızanın Ritmik İsyanı

Eril bedenin dişil kıvama büründüğü, ritimle kurulan bir meydan okuma… Ne tamamen oyun, ne yalnızca dans: KÖÇEKÇE.


KÖÇEKÇE Nedir?

Köçekçe, Osmanlı’dan bugüne uzanan, erkek dansçılar tarafından icra edilen, hem müziksel hem de bedensel bir ifade biçimidir. Kökeni, Arapça “küçük” anlamına gelen kuçik kelimesine dayansa da, zamanla Anadolu ve Osmanlı kültüründe dönüşmüş, bir tür toplumsal ve cinsel sınırların yeniden kurulduğu gösteriye dönüşmüştür.

Köçekçe bir müzik türü olduğu kadar, dansın da adıdır. Genellikle davul-zurna ya da klarnet eşliğinde, hızlı ritimlerle ve teatral jestlerle icra edilir. Erkek dansçılar (köçekler), kadınsı kostümler ve hareketlerle seyirciye erotik bir estetik sunar. Bu sunum, sadece eğlence değil, aynı zamanda cinsiyet performanslarının sınırlarını bulanıklaştıran bir alandır.


Köçekçe Nasıl Ortaya Çıktı?

Köçeklik, 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı sarayında ve halk şenliklerinde görülmeye başlandı. Sarayda “köçekhane” adı verilen bölümlerde yetiştirilen genç erkekler, uzun eğitimler sonucu köçek olurlar; müzik, ritim, dans ve jest diliyle ustalaşarak gösteri sanatının yıldızları hâline gelirlerdi.

Danslar, dönemin müzik anlayışıyla paralel olarak şekillendi. 9/8’lik, 7/8’lik gibi aksak ritimlerde yapılan bu danslar, çoğunlukla seyircide coşku kadar şaşkınlık ve hayranlık da uyandırırdı. Köçekçe’nin, sadece bir eğlence formu değil, aynı zamanda eril toplum düzenine karşı bedensel bir muğlaklık sunduğu da açıktır.


Köçeklik Bir Kimlik mi, Rol mü?

Köçeklik, sadece bir dans ustalığı değil, aynı zamanda cinsiyet normlarına yönelik bir performanstır. Köçek, erkek bedeninde kadınsı bir zarafet taşır; hem erkek hem dişi gibi görünür ama hiçbirine tam anlamıyla benzemez. Bu yönüyle Judith Butler’ın “cinsiyet performatif bir şeydir” önermesine tarihsel bir örnek sunar.

Köçekçe, toplumun “erkeklik” kalıplarına sıkışmayan bir beden anlatısıdır. Bazen haz nesnesi, bazen kahraman, bazen hiciv… Ancak her hâlükârda sabit bir kimlikten çok, akan, oynayan, şekil değiştiren bir bedensel politikadır.


Günümüzde Köçekçe Nerede Duruyor?

Modern Türkiye’de köçekçe, hem folklorik mirasın bir parçası hem de toplumsal tartışmaların merkezinde. Geleneksel düğünlerde hâlâ yer yer karşımıza çıksa da, artık geçmişteki gibi yoğun biçimde icra edilmiyor. Ancak queer kültür, performans sanatı ve çağdaş dans içinde köçeklik yeniden yorumlanmakta; cinsiyet normlarını sorgulayan sahne işlerinde kendine yeni yer bulmaktadır.


Popüler Kültürde KÖÇEKÇE

Kitap ve Akademik Dünyada:
– Metin And – Osmanlı’da Eğlence: Köçeklik üzerine tarihsel bilgiler içerir.
– Serkan Delice – Erken Modern Osmanlı’da Cinsellik ve Temsil: Cinsiyetin sahnelenmesi bağlamında köçekliği ele alır.
– Judith Butler – Gender Trouble: Dolaylı olarak köçeklik gibi performatif kimlikleri anlamaya katkı sağlar.

Sinemada ve Müzikte:
Köçek (1975): Müjde Ar ve Gülşen Bubikoğlu’nun yer aldığı, Bülent Ersoy’un da katkıda bulunduğu film, köçeklik teması üzerine kurulu.
– Sezen Aksu, Tarkan ve Ajda Pekkan gibi isimler zaman zaman köçekçe ritimlerini modern popla buluşturmuştur.

Sahne ve Performans Sanatlarında:
– Çağdaş dansçılar tarafından queer beden politikaları bağlamında yeniden yorumlanmakta.
– Drag performansları ve queer kabarelerde köçek estetiği, ironik ve eleştirel bir araç olarak kullanılmakta.


Genel Değerlendirme

KÖÇEKÇE, sadece ritmik bir eğlence biçimi değil; tarih boyunca bedenin, cinsiyetin ve arzunun nasıl temsil edildiğine dair güçlü bir anlatıdır. Dansın estetik zarafetiyle, toplumun normlarına yöneltilmiş sessiz ama bedenle söylenen bir sorudur. Kimliğin, hazın ve performansın kesişim noktasında duran köçekçe, geçmişin eğlencesi değil, bugünün çok katmanlı anlam arayışına açık bir sahne hâline gelmiştir.


Velev’den İlgili Maddeler
DRAG KÜLTÜRÜ
BEDEN – İNSANIN İLK VE SONSUZ EVİ
QUEER TEORİ
KITSCH
POPÜLER KÜLTÜR

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com