KIZILMASKE (The Phantom) – Çizgi Roman Dünyasının İlk Özel Kostümlü Kahramanı

Kafatası damgalı yumruğuyla kötülüğün üstüne yürüyen efsanevi hayalet.


KIZILMASKE KİMDİR?

Kızılmaske (İng. The Phantom), 1936 yılında Lee Falk tarafından yaratılan ve çizgi roman tarihinde süper kahraman türünün öncüllerinden biri sayılan kurgusal bir karakterdir. Afrika kıyılarındaki Bangalla ormanlarında yaşayan Kızılmaske, aslında bir kişi değil, 400 yıldır babadan oğula geçen bir unvandır. Halk tarafından “Ölümsüz Hayalet” olarak bilinmesinin nedeni de budur. Mor kostümü, kafatası yüzüğü, atı Hero ve kurdu Devil ile adaleti sağlamak için savaşan Kızılmaske, hem geleneksel kahramanlık hem de karanlık mitolojiler arasında salınan bir figürdür.


Kızılmaske’nin Yayın Serüveni: Mor Maskeden Kırmızı Efsaneye

Kızılmaske’nin (The Phantom) macerası ilk kez 17 Şubat 1936’da Amerikan gazetelerinde günlük olarak yayımlanmaya başladı. Bu siyah beyaz günlük bantlara, Mayıs 1939’dan itibaren pazar günleri tam sayfa ve renkli yayınlanan versiyonlar eklendi. Her iki yayın da 2006 yılına kadar kesintisiz sürdü. Karakterin yaratıcısı Lee Falk, 1999 yılında yaşamını yitirdikten sonra seriyi senarist Tony DePaul devraldı. Günlük serilerin çizimlerini Paul Ryan, pazar hikâyelerinin çizimlerini ise Graham Nolan üstlendi. Ancak Kızılmaske’nin çizer kadrosu yıllar boyunca çok daha geniş bir yelpazeye yayıldı. Bu efsanevi karakterin maceralarına katkıda bulunan diğer önemli isimler arasında Ray Moore, Wilson McCoy, Bill Lignante, Sy Barry, George Olesen, Keith Williams ve Fred Fredericks yer alır.

Kızılmaske yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nde değil; Avrupa, Avustralya ve Asya’da da düzenli olarak çizgi roman formatında yayımlandı. Bu uluslararası etki, karakterin evrensel bir mitosa dönüşmesini sağladı. 1996 yılında ise karakter sinemaya uyarlandı. The Phantom adlı film, Fransa’da Le Fantôme du Bengale adıyla gösterime girdi.

Karakterin kökeni ve ilham kaynakları bakımından, Kızılmaske; Tarzan ve Batman arasında, geçiş niteliğinde bir figür olarak kabul edilir. Lee Falk’un yarattığı bu hayalet kahraman, süper kahramanlar arasında ilk defa gözlerini tamamen gizleyen bir maske takmış ve vücuda oturan bir kostüm giymiştir. Bu yönüyle kostümsel süper kahraman tipolojisinin öncülerindendir. Aynı zamanda Pierre Souvestre ve Marcel Allain’in kaleme aldığı gizemli suçlu Fantômas karakteriyle de stil ve atmosfer açısından akrabalık taşır.

1980’li ve 90’lı yıllarda yayımlanan Defenders of the Earth (Yeryüzü Savunucuları) adlı animasyon dizisinde Kızılmaske, Mandrake the Magician (Sihirbaz Mandrake), Lothar ve onların çocuklarıyla birlikte dünyayı kötülüğe karşı savunan bir ekip kurar. Bu dizi sayesinde karakter, genç kuşaklara da ulaşmış ve çoklu kahraman evrenlerinde yerini almıştır.

Fransa’da L’Aurore gazetesi ile bazı küçük boy çizgi roman serilerinde yayımlanan Kızılmaske, burada ilginç bir dönüşüme uğramıştır. Orijinalinde mor olan kostüm, Fransız baskılarında kırmızıya çevrilmiştir. Bu değişikliğin ardında iki farklı gerekçe olduğu düşünülür: Birincisi, dönemin matbaa tekniklerinin mor rengi doğru basamaması ve taşma yapmasıdır. İkincisi ise daha yaratıcı bir yoruma dayanır: Hikâyelerin ilk versiyonlarının renksiz yayımlandığı dönemde, Lee Falk karaktere gri bir görünüm vermek istemişti; çünkü bu renk, orman ortamında kamuflaj açısından daha uygundu. Bu belirsizlik ortamında Fransız yayıncılar, renk konusunda serbest davranarak kırmızıyı seçmiş; buna karşın Amerikalı yayıncılar yeni baskılarda mor kostümü benimsemiştir.

Kızılmaske, 1960’lar ve 70’ler boyunca Fransa’nın Le Méridional adlı gazetesinde de üç karelik kısa hikâyelerle (comic-strip formatında) yayımlanmıştır. Bu yayınlar siyah beyazdı ve gazetelerin günlük ritmine uygun olarak düzenlenmişti.


“Yürüyen Hayalet”in Efsanesi

Afrika’da, Bengalla adlı hayalî bir ormanın derinliklerinde bir söylence dolaşır: “Yürüyen Hayalet”, “Ölümsüz Adam”, yani Kızılmaske. Kuşaklar boyunca pek çok insan tarafından görüldüğü için, dünyanın dört bir yanında onu gerçekten ölümsüz sananlar vardır. Oysa gerçek çok daha farklıdır: Kızılmaske, kendisinden önce aynı kimliği kuşanmış yirmi atanın mirasını sürdüren yirmi birinci nesil bir adaletsizlik savaşçısıdır. Her yeni Kızılmaske, babasının ölümüyle görevi devralırken bir kafatası önünde yemin eder:
“Hayatımı, korsanlığı, açgözlülüğü, zulmü ve adaletsizliği tüm biçimleriyle ortadan kaldırmaya adayacağıma yemin ederim. Oğullarım ve onların oğulları da bu yolda yürüyecek.”

Bu nedenle çizgi romanlarda, yalnızca günümüzdeki Kızılmaske’nin değil, geçmiş kuşaklardaki atalarının da maceralarına sıkça yer verilir.

Günümüzdeki Kızılmaske, mor dar giysisi, siyah maskesi ve kafatası tokalı kemerine iliştirilmiş çift Colt 45’iyle tanınır. Süper güçleri yoktur; düşmanlarıyla zekâsı, dayanıklılığı ve yıllar içinde edinilmiş ünü sayesinde başa çıkar.

İki yüzüğünden biri, “iyilik işareti”dir ve bu halkayı taktığı kişilerin ellerinde, onların koruması altında olduklarını gösteren bir mühür bırakır. Diğeri ise “kötülük işareti” olarak bilinir; bu yüzüğüyle yumruk attığında, düşmanlarının teninde kalıcı bir kafatası izi bırakır.

Bengalla Ormanı’nın adı bilinmeyen lideri de yine Kızılmaske’dir. 14. Kızılmaske’nin bir ihanete kurban gitmesinden sonra, bu liderliğin kimliği devri daim eden bir sır olarak saklanır. 17. yüzyılda, 6. Kızılmaske’nin, korsan Barba Rossa’nın adamlarıyla birlikte kurduğu “Orman Devriyesi” hâlâ görev başındadır.

Kızılmaske’nin en yakın dostu, aynı zamanda çocukluk arkadaşı olan Guran’dır. Pigme kabilesinin lideri olan Guran, adaletsizliğe karşı verilen savaşta vazgeçilmez bir yoldaştır.

Kızılmaske’nin sadık hayvanları da vardır: “Şeytan” adını taşıyan bir dağ kurdu, “Kahraman” adlı atı ve “Fraka” isimli eğitilmiş bir şahini. 1962’den itibaren, Bengalla’da bulup evlat edindiği “Rex King” adında bir yetim de hikâyeye katılır. Rex, ileride Baronkhan Krallığı’nın prensi olacaktır.

1978’de, üniversite yıllarından beri âşık olduğu Diana Palmer ile evlenir. Diana, Birleşmiş Milletler’de çalışır. Düğünlerinde Mandrake ve dünya liderleri dâhil pek çok kişi hediyeler gönderir. Bir yıl sonra ikiz çocukları Kit ve Heloise doğar.

Kızılmaske’nin ailesi, her dönem anlatılarda önemli bir rol oynar. Diana ile olan aşkı hikâyenin ilk günlerinden bu yana süregelir. Zamanla Kit, Heloise ve Rex üzerinden ilerleyen birçok yan hikâye gelişir.

Kimi zaman Kızılmaske, sıradan bir adam gibi davranmak için ormandan ayrılır. Bu zamanlarda fötr şapka, uzun bir pardösü ve güneş gözlüğü takarak “Bay Walker” adını kullanır. Bu takma ad, halk arasında ona verilen “Yürüyen Hayalet” lakabına gönderme olduğu kadar, kimi versiyonlarda bu ismi ilk Kızılmaske’nin gerçek soyadına bağlayan yorumlar da yapılmıştır.

Tıpkı Yalnız Kovboy (The Lone Ranger) gibi, Kızılmaske de yüzünü nadiren açar. Sadece en yakın dostları ve ailesi onun kim olduğunu bilir.

1980’li yıllarda yayımlanan animasyon dizisi Yeryüzü Savunucuları (Defenders of the Earth)’nda Kızılmaske’nin kızı Jedda da maceraya katılır. Yanında “Kissa” adında bir kara panter vardır. Bu versiyonda Kızılmaske’ye doğaüstü bir güç de verilir: “Kaplanın gücünü çağırma.” Bunu yaparken şu sözleri söyler:
“Ormanın yasası adına, yeniden doğmuş hayalet kaplanın gücünü ve kudretini çağırır!”
(İkinci bölümde, “on kaplanın gücü” şeklinde çağrı yaptığı görülür.) Ayrıca bu versiyonda, “kötülük yüzüğü” düşmanları etkisiz hâle getiren enerji ışınları fırlatır. Jedda ise, Gandar halkı tarafından hayvanlarla telepati kurma yeteneğiyle donatılmıştır.

Dizide anlatılanlara göre Kızılmaske’nin bir de ağabeyi vardır: Kurt. Ancak aralarında büyük bir husumet vardır. Gençliklerinde, Kızılmaske olmak için girdikleri sınavda Kurt, bir tapınakta değerli taş peşine düşerken kardeşini ölüme terk etmiştir. Guran sayesinde kurtulan Kit, görevi devralır. Kurt ise hırslı, bencil ve intikam dolu bir karakter olarak geri döner.

Kızılmaske, Bruce Wayne kadar zengin olsa da servetini gösterişle sergilemez. Çünkü servetinin kaynağı bir şirket mirası değil, asırlar boyunca kurtardığı krallar, maharacalar, hükümdarlar tarafından sunulan paha biçilmez hediyelerdir: altınlar, mücevherler, nadide taşlar… Ve bu servet, bir kuşaktan diğerine aktarılır.


Efsanenin Başlangıcı: İlk Kızılmaske’nin Doğuşu

Kızılmaske’nin hikâyesi, 1516 yılında Portsmouth’ta doğan genç bir denizci olan Christopher Walker (bazı versiyonlarda Christopher Standish) ile başlar. Babası da aynı ismi taşıyan Christopher Walker, daha çocukken denizci olmuş, hatta Kristof Kolomb’un Santa Maria adlı gemisinde tayfalık yapmıştır.

Christopher, 1526 yılında henüz on yaşındayken babasının kaptanlığını yaptığı gemide tayfa olarak göreve başlar. 1536’da, yani yirmi yaşına geldiğinde, babasının son seferi olması planlanan bir yolculuğa katılır. Ancak bu seyahat sırasında, Bengal Körfezi açıklarında, Singh Kardeşliği’ne bağlı korsanlar tarafından gemileri saldırıya uğrar. Saldırıda, Christopher’ın gözleri önünde babası korsan lideri tarafından öldürülür. Gemiler infilak eder ve Christopher, bilincini kaybederek denize düşer. Hayatta kalan tek kişi odur.

Sürüklenerek ulaştığı kıyıda, yarı ölü hâlde bulunur. Onu, Bandar kabilesinden Pigmeler kurtarır, besler ve iyileştirirler. İyileştikten sonra Christopher, kıyıya döner ve orada babasının katilinin cesedini bulur. Etrafında dönen akbabaları seyreder, sonra katilin kafatasını alır, başının üzerinde tutar ve şu yemini eder:
“Hayatımı, korsanlığı, açgözlülüğü, zulmü ve adaletsizliği yok etmeye adayacağıma yemin ederim. Oğullarım ve onların oğulları da bu yolda yürüyecek.”

Bandarların dilini öğrendikçe Christopher, onların Wasaka adlı başka bir kabile tarafından yüzyıllardır köleleştirildiğini fark eder. Wasakalar, Bandarlar tarafından “devler” olarak tanımlanan, zalim bir topluluktur. Christopher, Bandarlara yardım etmek için Wasakaların köyüne gider, onlardan esirlerin serbest bırakılmasını ister. Ancak isteği reddedilir, yakalanır ve Uzuki adlı iblis tanrıya kurban edilmek üzere taş bir sunağa bağlanır. Wasakalar, akbabaların Christopher’ı canlı canlı yemesine göz yummaya hazırlanırken, Bandarlar onu son anda kurtarır ve köyden sağ salim çıkarırlar.

Bu olayın ardından Christopher, Bandarların kadim bir efsanesini öğrenir: “Denizden gelen adam, onları kurtuluşa erdirecektir.” Wasakaların iblis tanrısı Uzuki’den esinlenerek kendine bir kostüm diken Christopher, bu kez Bandarlardan oluşan küçük ama etkili bir orduyla köye geri döner. Ellerinde, keşfettikleri ve birkaç saniyede öldüren zehirli oklar vardır. Wasakalar, karşılarında tanrılarının yeniden dirildiğine inandıkları bir figür görünce panikler ve yenilirler. Böylece Bandarlar asırlık esaretten kurtulur. Christopher ile Bandarlar arasında başlayan bu bağ, kuşaklar boyunca sürecek bir dostluğun temeli olur.

Christopher, Bandarların ona gösterdiği, insan kafatasını andıran bir mağaraya yerleşir. Zamanla bu mağarayı oyarak gerçek bir kafatası biçimine sokar. Burası, Kızılmaske’nin efsanevi karargâhı olan Kafatası Mağarası hâline gelecektir.

Kostümünü giyip Bandarlara öncülük ettikten sonra, Christopher tarihe “ilk Kızılmaske” olarak geçer. Ölümünden sonra, oğlu onun görevini devralır. Ardından onun oğlu, onun oğlunun oğlu… Yüzyıllar boyunca bu miras sürer. Dışarıdan bakanlar, hep aynı kişiyi gördüklerini düşünür. İşte bu yüzden Kızılmaske efsanesi “Ölümsüz Adam” ve “Yürüyen Hayalet” adlarıyla anılır.


Kızılmaske’nin Türkiye’deki Yayın Hayatı

Amerika’da 1936’da gazetelerde yayımlanmaya başlayan The Phantom, yani Kızılmaske, Türkiye’deki okurlarıyla ilk kez 1939 yılında buluştu. Bu ilk buluşma, dönemin popüler çocuk dergilerinden Çocuk Sesi ile Afacan dergilerinin birleşmesiyle ortaya çıkan yeni yayında gerçekleşti. Ancak kahraman, orijinal adıyla değil, Türkçeleştirilmiş bir unvanla sunulmuştu: Dev Adam.

Bu ilk yayınların ardından Kızılmaske, 1940’lı yılların başında bir başka önemli yayın mecrasında, 1001 Roman Dergisi‘nde de maceralarıyla yer aldı. Bu dergide yayımlanan hikâyelerin bir kısmı, 1965 yılında Bilge Şakraks tarafından çıkarılan Red Kit dergisinde, ana içeriklerin arasında “dolgu malzemesi” olarak yeniden değerlendirildi. İlginçtir ki, bu yeniden baskılar, Kızılmaske’nin ilk dönem Amerikan gazetelerinde yer alan, 1938-1940 arası orijinal hikâyelerine dayanıyordu.

Kızılmaske’nin Türkiye’deki erken dönem serüveni, yalnızca bu dergilerle sınırlı kalmadı. Dönemin en üretken yayıncılarından biri olan Tahsin Demiray, 1952-53 yılları arasında yayımladığı, sayfalarının yarısı renkli basılan Haftalık Albümler dizisinde de Kızılmaske’ye zaman zaman yer verdi. Bu albümlerde, aynı dönemin bir diğer popüler çizgi kahramanı Maskeli Süvari ile Mandrake de yer alıyordu. Kızılmaske bu evrende, kimi zaman konuk karakter olarak, kimi zaman kısa serüvenleriyle karşımıza çıkıyordu.

Ancak tüm bu dağınık yayınların ardından Kızılmaske’nin bağımsız bir dergi olarak, adını başlığa taşıdığı ilk düzenli yayın serüveni 1968 yılında başladı. Bu tarih, karakterin Türkiye’de kendi adıyla anılmaya başladığı, bağımsız bir kimlik kazandığı dönüm noktası olarak kayda geçer.

Türkiye’de Kızılmaske’nin esas büyük çıkışı ve yaygın halk ilgisine kavuştuğu dönem ise Tay Yayınları ile oldu. 13 Ağustos 1973 tarihinde Tay Yayınları tarafından başlatılan Kızılmaske dizisi, 1970’li ve 1980’li yıllar boyunca aralıksız sürdü ve bir neslin çizgi roman zevkini şekillendirdi. Mor dar kostümü, iki tabancası, “iyiliğin” ve “kötülüğün” işaretlerini taşıyan yüzükleri, Kafatası Mağarası, sadık yardımcısı Guran, atı Hiro, kurdu Devil, sevgilisi Diana Palmer ve “ölümsüzlük” mitiyle çevrili karanlık karizmasıyla Kızılmaske, Türkiye’de kültleşen çizgi roman kahramanlarından biri hâline geldi.

Sadece çocukların değil, yetişkinlerin de sadık takipçisi olduğu bu yayınlar, o dönemin birçok okurunda koleksiyonculuk duygusunu da tetikledi. Her yeni sayısı heyecanla beklenen, kapak çizimleriyle bile hayranlık uyandıran Kızılmaske dergileri, sadece bir kahramanı değil, aynı zamanda Türkiye’deki çizgi roman kültürünün erken evrelerini de temsil eder.


Kızılmaske neden süper güçlere sahip olmadan bu kadar etkili olmuştur?

Kızılmaske’nin fiziksel bir “süper gücü” yoktur; o, gücünü sembollerinden, mirasından ve düşmanları üzerinde yarattığı psikolojik etkiden alır. Yüzüğündeki kafatası damgası, vurduğu herkeste kalıcı bir iz bırakır ve bu, onun itibarını efsanevi hâle getirir. Onu görenler, bir hayaletle karşılaştıklarına inanır. Bu durum, klasik anlamdaki kahramanlıktan farklı olarak “görünmez adalet” temasını işler. Kızılmaske bir kişiden çok, bir fikir, bir mit, bir korku nesnesidir.


Nasıl bir dünya yaratmıştır Kızılmaske efsanesi?

Bangalla ormanlarında geçen hikâyeler, sömürgecilik, doğa-insan çatışması, yerli halkların mücadeleleri ve adaletin arayışı gibi temaları işler. Kızılmaske’nin Mağara Karargâhı (Skull Cave) ve orman halklarıyla ilişkisi, ona “kabileler arası arabulucu” rolü yükler. Bu anlamda, o yalnızca bir suçla mücadele figürü değil, aynı zamanda kültürel bir köprü ve kolektif hafızanın bekçisidir. Yıllar geçtikçe bu evren, yalnız bir adamın ötesine geçmiş; tarih, soy, kuşaklar ve efsanelerle örülmüş derin bir mitolojiye dönüşmüştür.


Kızılmaske nasıl bir erkeklik tahayyülünü temsil eder?

Kızılmaske, güçlü ama ölçülü, merhametli ama kararlı, fiziksel olarak üstün ama duygusal olarak da sorumlu bir erkeklik tipini idealize eder. Karısı Diana ve çocuklarıyla kurduğu aile, onun sadece bir savaşçı değil, aynı zamanda bir baba ve eş olarak da konumlandığını gösterir. Bu yönüyle, günümüz “toksik maskülenlik” eleştirilerine karşı tarihsel bir alternatif model sunar: Sessiz, gölge gibi dolaşan ama ihtiyaç anında ortaya çıkan, egosu değil göreviyle hareket eden bir figür.


Kızılmaske bugün neden hâlâ hatırlanıyor?

Çünkü o, çizgi roman tarihinin süper kahraman patlamasından önceki saf dönemine ait bir örnektir. Ne tam olarak bir süper kahraman, ne de sıradan bir dedektif. Bir efsane gibi yaşar, bir hayalet gibi görünür, bir insan gibi acı çeker. Bugünün çoksesli, gri karakterli kahramanlarıyla benzerlik taşısa da, kökenindeki sadelik ve sembolik gücü sayesinde hâlâ etkileyicidir. Ayrıca Türkiye’de 1970’ler ve 80’lerde yayımlanan “Kızılmaske” serileri, yerli okurun belleğinde derin izler bırakmıştır.


Popüler Kültürde KIZILMASKE

Kızılmaske, Lee Falk’un yazdığı çizgi romanlar aracılığıyla 1936’dan itibaren dünya çapında yayılmış; kısa sürede televizyon dizilerine, radyo oyunlarına ve nihayet 1996 yılında Billy Zane’in başrolünde olduğu bir sinema filmine uyarlanmıştır. Türkiye’de özellikle Tay Yayınları ve Milliyet Çocuk dergisi aracılığıyla geniş kitlelere ulaşmıştır. Ayrıca mizahi dergilerde de zaman zaman “yerli hayalet” esprilerine konu olmuş, nostaljik bir figüre dönüşmüştür.


Genel Değerlendirme

Kızılmaske, çizgi roman tarihinin erken dönemlerinde doğmuş bir “aradalık” karakteridir. Modern kahramanlıkla mitolojik anlatılar arasında bir köprü kurar. Sahip olduğu semboller, miras yoluyla aktarılması, kurduğu düzen ve ahlaki dengesiyle, hem tarihsel hem duygusal bir işlev yüklenmiştir. Bugün hâlâ anımsanmasının nedeni, teknolojik çağın yapay kahramanlarına karşılık, insanî zaafları ve görev ahlâkıyla öne çıkan bir model sunmasıdır.


Velev’den İlgili Maddeler

ZAGOR

ANTI-KAHRAMAN
NOSTALJİ
TEKSAS
SPAWN

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com