KARŌSHİ – Japon İş Kültürünün Karanlık Yüzü

Çalışmaktan ölünür mü? Japonya’da bu bir metafor değil, tıbbi bir gerçekliktir. Karōshi, iş yükünün insan hayatına mal olabileceğini kanıtlayan, trajik ve sistematik bir olgudur.


Karōshi Nedir?

Karōshi (過労死), Japonca’da “aşırı çalışmaya bağlı ölüm” anlamına gelir. Tıbbi literatürde kalp krizi, beyin kanaması ya da intihar gibi sebeplerle kayıtlara geçse de, hepsinin altında ortak bir neden yatar: ölçüsüz iş yükü ve bitmeyen mesai saatleri.

1970’lerin sonlarında kamuoyunun dikkatini çeken bu kavram, zamanla Japon toplumunda neredeyse sıradan bir olguya dönüşmüştür. Haftalık 80 saatlik çalışma temposu, tatilsizlik, sosyal yalnızlık ve kurumsal baskılarla birleştiğinde, karōshi yalnızca bir bireysel çöküş değil, bir sistem arızası olarak ortaya çıkar.


Dünden Bugüne Karōshi

Karōshi’nin kökenleri, Japonya’nın II. Dünya Savaşı sonrası yeniden inşa sürecine kadar uzanır. “Ekonomik mucize” olarak anılan bu kalkınma döneminde, sadakat, özveri ve çalışkanlık yüceltilen değerler haline geldi. Şirketler, çalışanlarını bir aile gibi sahiplenirken, çalışanlar da bu bağlılığı karşılıksız hizmetle ödedi. Ancak bu bağ, zamanla boğucu bir zincire dönüştü.

1980’lerde birkaç yüksek profilli karōshi vakasının basına yansımasıyla toplum şoka girdi. 1991’de Japon hükümeti resmi olarak “karōshi” terimini kabul etti ve izleme merkezleri kuruldu. Buna rağmen vaka sayıları azalmadı; aksine yeni sektörlere yayıldı. 2000’lerden itibaren karōshi yalnızca mavi yakalıları değil, beyaz yakalıları, mühendisleri, gazetecileri, akademisyenleri ve hatta kamu çalışanlarını da içine almaya başladı.


Karōshi sadece Japonya’ya mı özgüdür?
Kavram olarak Japonca bir terim olsa da, olgu küreseldir. Güney Kore, Çin ve Tayvan gibi Asya ülkelerinde benzer örnekler gözlenmiştir. Batı ülkelerinde de “burnout” (tükenmişlik sendromu) vakaları artışta. Ancak Japonya’daki gibi sistematik ve kurumsallaşmış bir biçimde ölüme yol açan vaka örüntüsü, başka hiçbir ülkede bu düzeyde görülmemiştir.


Japon hükümeti bu konuda ne yapıyor?
Karōshi’ye karşı çeşitli önlemler alındı: 2014’te “Karōshi ile Mücadele Günü” ilan edildi, bazı sektörlerde maksimum fazla mesai sınırı getirildi. Ancak işverenler genellikle bu sınırları dolaylı yollarla aşmanın yolunu buluyor. Üstelik, Japon kültüründeki “gaman” (katlanmak) anlayışı, bireyleri hak aramaktan alıkoyuyor.


Kadınlar da karōshi kurbanı oluyor mu?
Evet, ancak dinamikleri farklı. Kadınlar sıklıkla “karōshi” değil, “karōjishi” yani “aşırı iş yüküne bağlı intihar” kurbanı olarak kayıtlara geçiyor. Ev içi sorumluluklar, çocuk bakımı ve iş yaşamı arasında sıkışan kadınlar, görünmeyen bir emek yükünün altında eziliyor.


Genç kuşaklar bu sisteme nasıl yaklaşıyor?
Z kuşağı ve “satori sedai” (doymuş nesil) olarak adlandırılan genç Japonlar, geleneksel iş-aile sadakati modelini reddediyor. “Freeter” ve “hikikomori” gibi yeni yaşam biçimleri, bu aşırı çalışma kültürüne karşı pasif direniş biçimleri olarak görülüyor.


Karōshi ile sanat ve edebiyat arasında bir ilişki var mı?
Karōshi, yalnızca sosyolojik değil, kültürel bir fenomendir. Japon edebiyatında yorgunluk, yalnızlık ve iş baskısı temaları sıklıkla işlenir. Haruki Murakami’nin karakterleri çoğu zaman anonim, baskı altında ve tükenmiş tiplerdir. Bu yolla karōshi, doğrudan adlandırılmasa da edebî evrenin bir ruh hali olarak işlenir.


Popüler Kültürde Karōshi

Sinema:
Tokyo Sonata (2008): Sessiz işsizlik ve aile içi çöküş, karōshi’nin gölgesinde anlatılır.
Ikiru (Akira Kurosawa, 1952): Kanser teşhisiyle hayatı sorgulayan bir memurun öyküsü, iş hayatının insan ruhundaki karşılığını sorgular.

Anime ve Manga:
NHK ni Yōkoso!: Hikikomori karakterin iş dünyasından kaçışı, bir karōshi kaçamağıdır.
Aggretsuko: Aşırı çalışan bir panda karakterin ofis hayatı, komediyle karōshi’nin karanlığını buluşturur.

Müzik:
– Japon alternatif rock gruplarının şarkı sözlerinde “yorgunluk”, “çöküş” ve “kaçış” temaları sıklıkla geçer. Örneğin RADWIMPS’in bazı parçaları bu temayı işler.


Genel Değerlendirme

Karōshi, modernliğin kendi kendini yiyen doğasına dair bir uyarı levhası gibidir. Teknoloji, refah ve organizasyonun en yüksek düzeyde olduğu bir ülkede, bireylerin iş nedeniyle ölmesi, gelişmenin gerçek bedelini gösterir. Bu yalnızca bir Japon sorunu değil; neoliberal çalışma rejimlerinin dünya çapında dayattığı insanlık dışı tempo ve üretkenlik saplantısının uç noktasıdır.

Bugün karōshi’yi anlamak, “çalışma” kavramını yeniden düşünmekle mümkündür. Çünkü karōshi’nin ardında yalnızca uzun saatler değil, değersizlik, yalnızlık ve hayatta başka bir anlam bulamamak da vardır. Belki de sormamız gereken soru şudur: Bir insanın değeri, performansına indirgenebilir mi?


VELEV’den İlgili Maddeler

TÜKENMİŞLİK SENDROMU
NEOLİBERALİZM
SHİBUİ
YALNIZLIK
HİKİKOMORİ

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com