KARA LİSTEYE ALMAK (İng. blacklist, crap-list, put a black mark against)

BİR grup veya otorite tarafından kaçınılması veya güvenilmemesi gereken insanların, ülkelerin veya diğer varlıkların bir karalama listesi (veya siyah liste) oluşturulması eylemidir; eğer insanlar bir karalama listesinde yer alıyorlarsa, yanlış bir şey yaptıkları veya güvenilmez oldukları düşünülür.

Terimi ilk kez İngiliz oyun yazarı Philip Massinger, 1639 tarihli trajedisi The Unnatural Combat‘ta ifadesini kullandı.

Bir işçinin kara listeye alınmasıyla ilgili ilk yayınlanan referans 1774 yılına kadar uzanır. Bu, Amerikan maden kasabaları ve şirket kasabalarında önemli bir istihdam sorunu haline geldi, çünkü kara listeye alınmak, greve giden işçiler için tamamen geçim kaybı anlamına gelebilirdi. 1901 Endüstri Komisyonu Raporu, “İşçilerin zihinlerinde kara listeleme sisteminin varlığından şüphe yoktu, ancak bunun kanıtlarını elde etmek neredeyse imkansızdı” şeklinde belirtmiştir. Raporda, 1895 yılında Atlantik ve Pasifik Demiryolu’nda eski bir kondüktörün grevden bu yana işsiz olduğu ve intihar ettiği bir haber raporu aktarılmıştır: “Nereye giderse gitsin, kara liste ondan önce gelirdi”.[7]

1935 yılında yürürlüğe giren Ulusal İş İlişkileri Yasası, sendikaları destekleyen veya işverenlerini eleştiren çalışanlara karşı cezai kara listelerin yasaklandığı bir düzenleme getirmiş olsa da, bu uygulama yaygın bir şekilde devam etmiştir. 1947 tarihli Taft-Hartley Yasası, kara listelemeyi sürdüren değişiklikler yaparak işverenlere sendikalara karşı olma hakkını teyit etmiş ve sendika liderlerinin Hollywood kara listesiyle aynı etkiye sahip olan sadakat yemini yapmalarını gerektirmiştir. O zamandan beri, haksız işten çıkarma davaları kara listelemeyi gizli veya gayri resmi hale getirmiş olsa da, hala yaygın bir şekilde varlığını sürdürmektedir

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com