Bir denizci, bir küfür ustası, bir sadakat anıtı. Kaptan Haddock, öfkenin bile incelikle çizilebileceğini kanıtlar.
Kaptan Archibald Haddock, Belçikalı çizer Hergé’nin yarattığı Tenten (Les Aventures de Tintin) evreninin en unutulmaz karakterlerinden biridir. İlk kez 1941’de yayımlanan Le Crabe aux pinces d’or (Yengeç Kıskaçlı Yengeç) adlı macerada ortaya çıkar. Tenten’in sadık dostu, insanî zaafları ve dilindeki benzersiz öfke patlamalarıyla, çizgi roman tarihinin en canlı figürlerinden biri olmuştur.
Alkolle, vicdanla, dostlukla ve kendi haysiyetiyle sürekli mücadele eden bir karakterdir o. Haddock, ne kahraman ne de anti-kahramandır; daha çok insandır.
Hergé, Haddock’u bir denizci prototipi olarak başlatmış ama kısa sürede onun aracılığıyla insan doğasının kırılganlığını anlatmıştır. Serinin ilerleyen kitaplarında, Haddock’un kökeni, atalarına uzanır: Le Secret de la Licorne (Tekboynuz’un Sırrı) ve Le Trésor de Rackham le Rouge (Kızıl Korsan’ın Hazinesi) bölümlerinde dedesi Sir Francis Haddock’un soylu ama lanetli mirasıyla yüzleşir.
Moulinsart Şatosu’na yerleştiğinde, alkolizmin gölgesinde bile erdemi elden bırakmaz. Tenten’in cesaretiyle, Profesör Tournesol’ün bilimselliği arasında, Haddock’un öfkesi serinin duygusal eksenini oluşturur. Onun patlamaları, Shakespearevari bir lisanla örülmüş küçük trajedilerdir: “Tonnerre de Brest!”, “Mille sabords!”, “Bachi-bouzouk!” gibi küfürleri, dil tarihine mizahi bir estetik kazandırmıştır.
Haddock neden bu kadar öfkeli?
Çünkü onun öfkesi mizahın değil, kırılganlığın dışavurumudur. Haddock’un hiddeti, dünyadaki adaletsizliklere ve kendi kusurlarına duyduğu öfkenin karışımıdır.
Gerçek bir denizciye mi dayanır?
Kısmen evet. Hergé, onu savaş yorgunu, içkili denizcilerden esinlenmiştir. Ancak Haddock’un ruhunda biraz Don Kişot, biraz da Falstaff vardır.
Tenten’le dostluğu neyi simgeler?
Bir dengeyi. Haddock’un tutkusunu Tenten’in aklı, Tenten’in sertliğini ise Haddock’un vicdanı yumuşatır. İkisinin dostluğu, maceranın değil insanlığın özüdür.
Haddock neden bu kadar çok içki içer?
Viski onun kaçışı değil, yarasıdır. Hergé, içkiyi bir mizah unsuru olarak değil, insanın kendine karşı direnişinin sembolü olarak kullanır.
Neden hâlâ seviliyor?
Çünkü mükemmel değildir. Haddock, günümüzün steril kahramanlarının aksine, hatalarıyla var olur. Her küfrü, her tökezleyişiyle biraz daha insandır.
Haddock, Tenten evreninin film, animasyon ve tiyatro uyarlamalarında her zaman ön plandadır. Steven Spielberg’in The Adventures of Tintin (2011) filminde Andy Serkis tarafından canlandırılmış, dijital çağda bile o karakteristik öfkesini korumuştur.
Mizah kültüründe “Haddock tipi öfke”, yerleşik bir tanım hâline gelmiştir; onun küfür repertuvarı Fransız dilbiliminde bile incelenmiştir.
Kaptan Haddock, öfkenin estetidir. Sözleri küfür, özü zarafettir.
Bir elinde kadeh, diğerinde dostluğu taşır.
Ve her defasında, deniz kadar derin, insan kadar kırılgandır.