Bir hançer, yalnız bir adamı değil, bir dönemi öldürür.
Caesar’ın ölümü, Roma’nın son özgürlük çığlığı ve ilk imparatorluk fısıltısıdır.
Julius Caesar suikastı (İng. Assassination of Julius Caesar; Alm. Ermordung Julius Caesars; Fra. Assassinat de Jules César), MÖ 44 yılının Mart ayının 15’inde (Idus Martiae) Roma’da, senato oturumunda gerçekleşen tarihî bir olaydır. Roma diktatörü Gaius Julius Caesar, kendisini “ömür boyu diktatör” ilan ettirmesinin ardından, “cumhuriyetin sonunu hazırladığı” gerekçesiyle bir grup senatör tarafından öldürülmüştür.
Suikast, sadece bir siyasî cinayet değil, cumhuriyet ideallerinin tiranlık korkusuyla çarpıştığı bir tarihsel kırılmadır.
O gün, Pompeius Tiyatrosu’nun Curia salonunda yaklaşık altmış senatör, Brutus ve Cassius’un önderliğinde Caesar’ı çevreledi. İmparatora ilk darbeyi Casca indirdi; ardından yirmiden fazla hançer aynı bedene saplandı.
“Et tu, Brute?” — “Sen de mi, Brutus?”
Bu cümle, ihanetten çok, dostluktan duyulan hayal kırıklığının simgesi hâline geldi.
Suikastçılar, cumhuriyetin kurtulduğunu sandılar; oysa tam tersi oldu: Caesar’ın ölümünden sonra Roma, Marcus Antonius ile Octavianus’un (geleceğin Augustus’u) iktidar mücadelesine sahne oldu.
Birkaç yıl içinde cumhuriyet tamamen çöktü, imparatorluk doğdu. Caesar’ın ölümü, ironik biçimde, onun ölümsüzlüğünü pekiştirdi.
► Caesar neden öldürüldü?
Çünkü Roma’nın elitleri, onun sınırsız gücünün cumhuriyeti yutacağından korkuyordu. Caesar, zaferlerinin gölgesinde yalnızlaşmış bir liderdi.
► Suikastçılar gerçekten vatansever miydi?
Kimi öyleydi, kimi iktidar hırsına yenilmişti. “Özgürlük” sloganı, kimi için ideolojik bir gerekçe, kimi için politik bir maske oldu.
► “Et tu, Brute?” sözü gerçekten söylendi mi?
Tarihçiler arasında tartışmalı. Suetonius’a göre Caesar sadece “Kai su, teknon” (“Sen de, çocuğum”) demiş olabilir. Ancak Shakespeare’in dramatik yorumu, gerçeğin yerini çoktan aldı.
► Bu suikast Roma’yı kurtardı mı, yoksa batırdı mı?
Suikast, Roma Cumhuriyeti’ni kurtarmak için yapılmıştı ama tam tersine, onun sonunu hızlandırdı. Caesar öldü, ama imparatorluk doğdu.
► Caesar’ın ölümü neden hâlâ anlatılıyor?
Çünkü bu olay, iktidarın ahlakla, dostluğun siyasetle çarpıştığı en çarpıcı anlardan biridir. Her çağ kendi Caesar’ını ve kendi Brutus’unu yaratır.
Shakespeare’in Julius Caesar (1599) adlı trajedisi, bu olayı bir insanlık dramına dönüştürdü.
Joseph L. Mankiewicz’in 1953 tarihli filminde (başrolde Marlon Brando), Brutus’un trajedisi, ihanetten çok vicdanın ağırlığı olarak sunuldu.
Ridley Scott’tan HBO’nun Rome dizisine kadar pek çok yapım, suikast sahnesini Batı siyasetinin “kurucu travması” olarak yeniden yorumladı.
Caesar’ın ölümü, siyasî entrikanın değil, modern lider kültünün başlangıcı sayılır.
Julius Caesar suikastı, tarihin en büyük paradokslarından biridir:
Özgürlüğü savunmak için işlenen bir cinayet, köleliğin doğuşuna yol açmıştır.
Roma’nın taş salonlarında yankılanan o son nefes, hâlâ siyasetin kulaklarında çınlar:
Her tiranlık, biraz da bir suikastın gölgesinde yaşar.
► IDEOCRACY
► POPÜLİST LİDERLİK
► BİYOİKTİDAR
► EGEMENLİK
► ŞİDDET