Fikirlerin, tartışmadan çok hükmettiği bir yönetim biçimi: ideallerin tahakküm kurduğu toplum düzeni.
Ideocracy (İdeokrasi), bir toplumun veya devletin temelini belirli bir ideolojinin oluşturduğu yönetim biçimidir. Bu sistemde iktidar, bireylerin rızasından veya çoğulcu temsilden ziyade, mutlak doğrular sunduğu varsayılan bir düşünce sistemine dayanır. Terim, Yunanca idea (fikir) ve kratos (iktidar) kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. Modern anlamda ideocracy; totaliter rejimlerin, dogmatik yönetimlerin ve tek fikirli sistemlerin analizinde kullanılan bir kavramdır.
İdeokrasinin tarihsel örnekleri, Antik çağdan bu yana süregelir. Platon’un Filozof-Kral fikri bir ideokrasinin felsefi temelidir. 20. yüzyılda ise Nazizm, Stalinist Sovyetler ve Mao dönemi Çin gibi rejimler, ideokrasiye verilebilecek somut örneklerdir. Bu yönetimlerde liderler kadar ideolojiler de kutsallaştırılmış, bireysel özgürlükler sistemin mutlak doğruları uğruna bastırılmıştır. Soğuk Savaş sonrası dünyada ideokrasi daha çok kültürel ya da ekonomik alanlarda, görünmez biçimlerde etkisini sürdürmektedir.
Kısmen evet. Demokrasi, farklı fikirlerin rekabetine ve çoğulculuğa dayanır. İdeokrasi ise tek bir ideolojinin, “doğru fikir” olarak dayatıldığı bir düzendir. Bu yönüyle ideokrasi, demokrasinin temel ilkeleriyle çelişir.
Hayır. Bir yönetim ideolojik olabilir ama ideokrasi olması için, ideolojinin tartışılmaz ve mutlak kabul edilmesi gerekir. Farklı görüşlerin bastırılması, eleştirinin yasaklanması ideokrasinin ayırt edici özelliklerindendir.
İdeokrasilerde birey, bir hedefe ulaşmak için araçtır. Kişisel arzular, kimlikler veya özgürlükler; kolektif ideolojik hedefler uğruna bastırılabilir.
Açık ideokrasiler azalsa da, bazı ülkelerde dinî ya da siyasi ideolojiler, hukuk sisteminin ve eğitim kurumlarının temelini oluşturuyor. Ayrıca bazı dijital topluluklar veya şirket kültürleri bile “mikro ideokrasiler” olarak değerlendirilebilir.
Evet. George Orwell’in 1984 veya Margaret Atwood’un Damızlık Kızın Öyküsü gibi distopik eserlerde ideokrasinin karanlık yüzü anlatılır. Bu yapıtlar, fikirlerin özgürlüğü değil, iktidarı eline aldığı bir geleceğe dair uyarılardır.
Sinema: Idiocracy (2006) filmi, adını kavramla oynayarak bir parodi yaratır; ancak konu ettiği şey ideokrasi değil, zeka düzeyinin düşüşüdür.
Edebiyat: Orwell’in 1984, Huxley’nin Cesur Yeni Dünya ve Ayn Rand’ın Atlas Silkindi romanları, ideokrasinin farklı biçimlerini sorgular.
Dizi: The Handmaid’s Tale, ideolojik bir teokrasinin bireyleri nasıl biçimlendirdiğini işler.
Ideocracy, fikirlerin özgürleştiği değil, iktidarlaştığı bir sistemdir. Her ne kadar idealler toplumları dönüştürme potansiyeli taşısa da, tartışmaya kapalı bir biçimde dayatıldığında bireyi ezebilir, çoğulculuğu bastırabilir. Bu nedenle ideokrasi, çağdaş siyaset ve kültürde sürekli tetikte olunması gereken bir olgudur.
► TOTALİTARİZM
► 1984
► ÜTOPYA
► DİSTOPYA
► TEOKRASİ