SONRALARI “hayali ihracat” olarak literatüre giren deyimin öncülü… 1975 yılında, dönemin başbakanı Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirel’in, İsviçre’deki “hayali” şirketleri aracılığıyla, İtalya, Libya ve Kıbrıs’a mobilya ihraç ettiğini gösterip (ihracat sadece kâğıt üzerinde oluyor) devletten 20 milyon liralık vergi iadesi aldığı ortaya çıkar. Hatta mobilyaları ihraç ettiğini beyan ettiği İsviçre firmasının da gerçekte olmadığı anlaşılır.
Vurgunun (!) büyüklüğünü kavramak için o dönem, yani 1975 yılında asgari ücretin 40 TL olduğunu söylemekte yarar var.
Bu ‘olay’ı Nazlı Ilıcak, Tercüman ( 2 Mart 1976) gazetesinde şöyle yorumlamakta:
“Demirel’e gelince, yeğeni mobilya ihracatını CHP-MSP koalisyonu zamanında yapmış, vergi iadesini de yine aynı hükümet zamanında almıştır. Üstelik, Milliyetçi Cephe Hükümeti devrinde ihracat talebi reddedilmiştir.
Ecevit, hükümeti sokakla veya Meclis’le yıkamayınca, Yahya Demirel hadisesini istismar ederek gayesine ulaşmak istemektedir. Bu önceden planlanmış siyasi bir tertiptir.
İzah edelim: Yahya Demirel hakkında ihbarın tarihi 27 Temmuz 1974‘tür.”
Küçük bir ayrıntı:
Amcasının (Süleyman Demirel) iktidarda olduğu dönemde, mobilya ihracatı yapanlara verilen yüzde 75’lik vergi iadesi, bu sektörde çalışanların ihracat sonucu büyük kar etmesini sağlayabiliyordu. Yüksek kazanç, Yahya Demirel’in de bu sektöre girmesine neden oldu. İddiaya göre, daha sektöre girdiği yıl 20 milyon lira gibi fahiş bir kazanç elde etti. Ancak bu orandaki kazanç, sektörün en eski isimlerinde bile soru işaretlerine yol açtı. Çok geçmeden, Yahya Demirel’in ceviz yatak odası dihe ihraç ettiği ürünlerin sunta parçaları olduğu açığa çıktı. Ürünleri gönderdiğini söylediği İsviçre firması ise hiç bulunamadı. İddiaya göre, devletten aldığı toplam rakam ise 82 milyon TL’ydi.
Yaşamı boyunca kendisini takip eden bu olay, Yahya Demirel’in “hayali ihracatın mucidi” olarak anılmasına da neden oldu. Ancak Demirel, yeğeninden emindi ve arkasında durdu. Yahya Demirel, 1977’de yeniden ve bu kez adli bir olayla manşetlere çıktı. İddiaya göre, Çeşme’de otelde eğlenirken bir garson kendisine “suntalardan ne haber” demiş, Yahya Demirel de garsonu 3 yerinden bıçaklamıştı. Ancak ilginç olan, iddiaların gündeme geldiği tarihte Yahya Demirel’in İzmir’de asker olmasıydı. Genelkurmay Başkanlığı, garnizonu izinsiz terk ettiği gerekçesiyle hakkında dava açıldığını duyurdu.
Hayali ihracat davasında olumsuz gelişmeler yaşanıyordu. 1975’te açılan soruşturma kapsamında, hakkında 1976’da yurtdışına çıkış yasağı konulmuştu. Yahya Demirel, “bir yolunu bulup” 21 Nisan 1978’de İsviçre’ye kaçtı. Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesi, 4 yıl hapsine karar verdi. Demirel’in dönmeye niyeti yoktu. 12 Eylül darbesinden sonra 19 Eylül 1981’de birçok siyasi suçlu ile birlikte vatandaşlıktan çıkartıldı. İsviçre’de yaşamı güç hale gelmişti. Bunun üzerine cezaevine girmeyi göze alarak Türkiye’ye döndü.
1985’te yeniden Türk vatandaşlığına alındı Demirel. Aynı yıl, hakkında döviz kaçakçılığı suçundan açılan davada beraat etti. Mobilya kaçakçılığı konusunda ise 23 yıl hapsine karar verdi. Bu karar da Yargıtay’dan döndü. Yargıtay’ın 1986’da verdiği bozma kararıyla özgürlüğüne de kavuştu. Dava, bir yıl sonra da zamanaşımına girdi. Hakkında açılan ilk hayali ihracat davası da 1989’da aynı şekilde sonuçlandı.