Stephen Hawking (1942–2018), modern çağın en büyük teorik fizikçilerinden biri olarak kabul edilir.
Oxford ve Cambridge’de eğitim gören Hawking, genç yaşta ALS (motor nöron hastalığı) teşhisi almasına rağmen, yaşamının büyük bölümünü tekerlekli sandalyede ve konuşma cihazıyla sürdürerek bilime olağanüstü katkılar sağlamıştır.
Hawking, kozmoloji, kuantum yerçekimi ve kara delikler üzerine yaptığı çalışmalarla ün kazanmıştır.
Özellikle 1974’te ileri sürdüğü Hawking Radyasyonu tezi, hem kuantum fiziği hem genel görelilik kuramı açısından devrim niteliğindeydi.
“Zamanın Kısa Tarihi” (1988) adlı kitabı ise onu yalnızca akademik dünyada değil, geniş kamuoyunda da tanınır hâle getirmiştir.
Kara delikler, uzay-zamanın belirli bir bölgesinin öylesine yoğun bir çekim gücüne sahip olduğu, ışığın bile kaçamayacağı kozmik yapılardır.
Albert Einstein’ın genel görelilik kuramıyla öngörülen bu fenomenler, yıldızların çökmesi sonucu oluşur ve merkezlerinde “tekillik” adı verilen, fizik yasalarının anlamını yitirdiği bir nokta barındırır.
Kara delikler üç ana bölümde incelenir:
Olay ufku: Kaçışın artık mümkün olmadığı sınır
Tekillik: Yoğunluğun sonsuza yaklaştığı merkez
Kütle, yük, dönüş gibi fiziksel parametreler
Ancak Hawking’in katkısı, bu tanımı daha da karmaşık ve paradoksal hâle getirmiştir.
1974 yılında Stephen Hawking, kara deliklerin tamamen “sessiz” olmadığını öne sürdü: Kuantum mekaniği ilkelerine göre, kara delikler sürekli olarak ışıma (radyasyon) yapar ve bu süreçte enerji kaybederek zamanla buharlaşabilir.
Bu “Hawking Radyasyonu”, kara deliklerin sonsuza kadar yaşamayacağını gösterir. Yani kara delikler, bir yandan yutarken, öte yandan çok çok yavaş bir şekilde “sızdırır.”
Bu fikir, iki büyük fizik kuramı – genel görelilik (Einstein) ve kuantum mekaniği (Heisenberg, Dirac, Feynman) – arasında köprü kurmaya çalışan bir adımdır. Fakat aynı zamanda şu soruyu doğurur:
Fizik yasalarına göre bilgi yok edilemez. Ancak Hawking’in teorisine göre kara delikler radyasyon yayarken içlerindeki bilgiyi siler.
Bu durum, fizikçileri ikiye böldü:
✅ Ya kuantum mekaniği yanlıştı,
✅ Ya da Hawking radyasyonu, bir şekilde bilginin izlerini taşıyordu.
Bu sorun, Bilgi Paradoksu olarak bilinir ve hâlâ çözülememiştir.
2020’lerde Hawking’in bazı takipçileri (Strominger, Maldacena gibi) bilgiyi olay ufku çevresinde koruyan teoriler üzerinde çalışmaktadır.
“Delik” kelimesi, kara deliklerin fiziksel olarak bir boşluk olduğu izlenimini verebilir. Oysa kara delik, belli bir kütleye sahip, çökmüş bir yıldızın oluşturduğu yoğunluk noktasıdır.
Olay ufkunun ötesinde ne olduğunu kesin olarak bilmiyoruz ama orada, bilinen fizik kurallarının işlemediği bir tekillik bölgesi olduğuna inanılıyor.
Yani kara delik, boşluktan ibaret değil; evrenin fizik sınırlarını test eden aşırı yoğun bir bölgedir.
Kuantum fiziğine göre, uzayın her noktasında parçacık–karşı parçacık çiftleri oluşur ve birbirini yok eder.
Kara deliğin olay ufkuna çok yakın bir noktada oluşan bu çiftlerden biri kara deliğe düşerken, diğeri kaçmayı başarırsa, dışarıya bir enerji sızmış olur.
Hawking’e göre bu süreç, zamanla kara deliğin enerji kaybedip “buharlaşmasına” yol açar. Bu durum, kara deliklerin sonsuza kadar yaşamayacağı anlamına gelir.
Hawking’in “kara delikler bilgi kaybeder” iddiası, kuantum mekaniğiyle çeliştiği için büyük tartışma yarattı. Çünkü kuantum teorisine göre bilgi asla tamamen yok edilemez.
Eğer bir nesne kara deliğe düşerse, onun içerdiği bilgi de yok olur mu?
Bu sorun “bilgi paradoksu” olarak bilinir ve modern fizikçileri hâlâ meşgul etmektedir. Hawking, 2015’te bu konuda görüş değiştirerek bilginin kaybolmadığını, ama “geri okunamaz” şekilde saklandığını öne sürdü.
Evet. İlk olarak dolaylı gözlemlerle varlıkları kanıtlandı (örneğin yıldızların yörüngesindeki sapmalar).
Ama en güçlü kanıt, 2019 yılında Event Horizon Telescope (EHT) projesiyle elde edilen ilk kara delik fotoğrafı oldu.
Bu görüntü, M87 galaksisindeki bir süper kütleli kara deliğe ait “gölgeyi” gösteriyordu. Ayrıca 2015’te LIGO tarafından kütleçekim dalgalarının gözlemlenmesi, kara delik çarpışmalarının “sesini” evrenden duymamızı sağladı.
Kara delikler yalnızca kozmik çöpler değildir. Onlar, zaman ve mekân kavrayışımızı değiştirecek bilgileri saklıyor olabilir.
Bazı teorisyenler, kara deliklerin “bilgi depoları” olabileceğini veya paralel evrenlere açılan “köprüler” (wormhole) içerdiğini öne sürüyor.
Henüz bilimkurgu alanında olsa da, gelecekte kara delikler sayesinde zaman yolculuğu, evrenler arası geçiş, hatta enerji üretimi gibi alanlarda fikirler tartışılabilir.
Ancak şimdilik en büyük katkıları, bize evrenin ne kadar azını bildiğimizi hatırlatmalarıdır.
Kitap Dünyasında
A Brief History of Time – Stephen Hawking: Zaman, evren, kara delikler ve daha fazlası
Black Holes and Baby Universes – Hawking’in popüler denemeleri
The Elegant Universe – Brian Greene: Sicim kuramı ve kuantum evren tasarımları
Sinemada ve Dizilerde
Interstellar – Kara delikler, zaman genişlemesi ve boyutsal kurgu
The Theory of Everything – Hawking’in hayatına dair biyografik film
Doctor Who – Kara delik ve evren teorileriyle oynayan bölümler
Cosmos – Carl Sagan’ın evren anlatısı içinde kara deliklere özel bölümler
Oyun Dünyasında
Outer Wilds – Zaman döngüsü, kara delikler ve yıldız sistemleri
No Man’s Sky – Evrenin sınırlarında kara delik geçişleri
Portal – Uzay-zaman eğrileriyle oynayan fizik bulmacaları
Stephen Hawking, bilim tarihinde yalnızca kara delikler hakkında değil, evrenin anlamı, bilginin doğası ve insanın yeri hakkında da sorular soran biridir.
Ona göre bilim yalnızca açıklamak değil, aynı zamanda hayran kalmaktır. Ve kara delikler, bu hayranlığın en uç noktasıdır: Sessizdirler, ama evrenin en gürültülü fısıltısını taşırlar.
Bu madde ilginizi çektiyse aşağıdaki başlıklara da göz atabilirsiniz: