Algı vardır, nesne yoktur. Beyin görür, kulak duyar, ama dünya orada değildir.
HALÜSİNASYON NEDİR?
Halüsinasyon, dış dünyada herhangi bir fiziksel uyaran olmadan, kişinin bir nesneyi ya da olguyu gerçekmiş gibi algılaması durumudur. Görsel, işitsel, dokunsal, tat ya da kokuya dair olabilir; kişi olmayan bir sesi duyar, var olmayan birini görür, bir şey ona dokunuyormuş gibi hisseder. Halüsinasyonlar genellikle algısal bir bozulma değil, sıfırdan yaratılan sahte bir algı durumudur ve kişinin zihninde “gerçekmiş” gibi deneyimlenir.
DÜNDEN BUGÜNE HALÜSİNASYON
Halüsinasyonlar antik dönemlerden beri büyü, din ve sanatla ilişkilendirilmiştir. Antik Yunan’da rüyet ve ilham gibi düşünülürken, Ortaçağ’da şeytani etkilerin veya Tanrısal cezaların sonucu sayılmıştır. 19. yüzyılda psikiyatrik anlamda tanımlanmaya başlamış; Jean-Étienne Esquirol, halüsinasyonu bir “duyumsal yanılsama” olarak nitelemiş ve bu, modern psikiyatride temel referanslardan biri hâline gelmiştir. 20. yüzyıl boyunca şizofreni, epilepsi, Parkinson ve deliryum gibi nörolojik ya da psikiyatrik rahatsızlıklarla ilişkilendirilmiştir. Aynı zamanda LSD ve psilosibin gibi halüsinojenik maddelerle yaratılan deneyimler sayesinde, sinirbilim ve bilinç çalışmaları da yeni yönlere evrilmiştir.
Çünkü halüsinasyonlar beyinle beden arasındaki bütüncül iletişim sisteminin çarpılmasıdır. Beyindeki görsel ya da işitsel merkezlerin aktifleşmesiyle ortaya çıkmakla birlikte, kalp atışından solunuma, cilt sıcaklığından kas tonusuna kadar bedensel birçok belirtiyle eş zamanlı olarak ortaya çıkar. Ayrıca travma sonrası stres bozukluğu ya da ağır yalnızlık gibi durumlar, bireyin algısal eşiklerini düşürerek halüsinatif deneyimleri tetikleyebilir.
Sanrı, kişinin mantıkla çelişen, yanlış ve sabit düşünceler geliştirmesidir (örneğin takip edildiğine inanmak); halüsinasyon ise doğrudan algısal bir yanılsamadır (örneğin birinin onu izlediğini görmesi). Sanrılar genellikle düşünce düzleminde seyrederken, halüsinasyonlar duyusal sistemleri doğrudan etkiler. Ancak her iki durum da sıklıkla birlikte görülür ve psikotik tablonun ayrılmaz parçaları olabilir.
Uykuya dalma anı (hipnagojik) ya da uyanma sürecinde (hipnopompik) yaşanan kısa süreli halüsinasyonlar birçok insanda görülebilir ve klinik açıdan patolojik değildir. Yine yas dönemlerinde kaybedilen kişiyle ilgili işitsel ya da görsel halüsinasyonlar, toplumun %10-20’sinde görülür. Bunlar genellikle geçicidir ve bireyin yas sürecine uyumuna yardımcı olabilir.
Hayır. Halüsinasyonlar birçok durumda ortaya çıkabilir: yüksek ateş, epileptik nöbetler, migren atakları, uykusuzluk, hipoglisemi, bazı ilaçların yan etkisi veya maddelerin yoksunluğu gibi fizyolojik koşullarda da görülebilir. Ayrıca kültürel bağlama göre dini vecd hâli, trans gibi deneyimler de halüsinatif deneyimler içerebilir ancak bunlar her zaman patolojik sayılmaz.
Öncelikle halüsinasyonun altında yatan neden belirlenmelidir. Nörolojik ya da psikiyatrik bir bozukluk varsa uygun tedavi planlanmalıdır. Bunun dışında düzenli uyku, stres yönetimi, ilaç uyumu, destekleyici psikoterapi ve gerekirse aile eğitimi gibi bütüncül yöntemlerle halüsinasyonların kontrol altına alınması mümkündür. Özellikle bilişsel davranışçı terapi, bireyin halüsinasyonlara verdiği anlamları yeniden yapılandırmasına yardımcı olur.
POPÜLER KÜLTÜRDE HALÜSİNASYON
Kitap Dünyasında: Aldous Huxley’in Algı Kapıları, halüsinojenlerle deneyimlenen halüsinasyonların felsefi ve estetik etkilerini irdeleyen öncü eserlerden biridir. Philip K. Dick’in neredeyse tüm romanlarında halüsinasyon ile gerçeklik arasındaki sınır bulanıktır.
Sinemada ve Dizilerde: Black Swan (2010) filminde başkarakterin paranoid halüsinasyonları gerçeklikle iç içe geçer. A Beautiful Mind (2001) ise şizofreniye bağlı işitsel ve görsel halüsinasyonları dramatik şekilde resmeder.
Video Oyunlarında: Hellblade: Senua’s Sacrifice adlı oyun, psikoz deneyimini, işitsel halüsinasyonlar ve duyusal çarpıtmalar aracılığıyla interaktif bir şekilde aktarır.
Tiyatro ve Diğer Sanat Alanlarında: Antonin Artaud’un “Vahşet Tiyatrosu” kavramı, halüsinatif deneyimlerin performansa nasıl dönüştürülebileceğine dair radikal bir örnektir.
GENEL DEĞERLENDİRME
Halüsinasyon, yalnızca psikiyatrik bir belirti değil, aynı zamanda insan algısının sınırlarına dair çarpıcı bir deneyimdir. Gerçeklikle olan ilişkinin geçici olarak bozulması, hem bireysel hem de kültürel düzeyde sorgulamalara yol açar. Sanatçılar, mistikler, ruhsal hastalar ya da bilim insanları… Hepsi kendi biçimlerinde bu kırılma noktasından beslenmiştir. Halüsinasyon, yalnızca bir hastalık değil, kimi zaman bir “görüş biçimi”dir.
VELEV’DEN İLGİLİ MADDELER
► PSİKANALİZ
► NEVROZ
► RÜYA
► POSTHUMAN
► DİSSOSİYATİF BOZUKLUK