Her birey kendi çıkarını gözetirken, toplumun genel yararına da hizmet eder mi?
“Görünmez el” (İng. Invisible Hand), İskoç düşünür Adam Smith’in ekonomi literatürüne kazandırdığı bir kavramdır. Smith’e göre bireyler kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiklerinde, aslında toplumun genel refahını da artırırlar; üstelik bunu bilinçli olarak yapmasalar bile. Bu “el”, arz ve talep dengesini sağlayarak piyasanın kendi kendine düzenlenmesini mümkün kılar. Devlet müdahalesine gerek kalmadan üretim, tüketim ve fiyatlar bir dengeye ulaşır. Görünmez el, serbest piyasa kapitalizminin temelini oluşturur.
Adam Smith’in 1776’da yayımlanan Ulusların Zenginliği (The Wealth of Nations) adlı eserinde geçen bu kavram, iktisat tarihinde çığır açmıştır. Ancak Smith, “görünmez el” ifadesini sadece bir kez kullanmıştır. Buna rağmen, sonraki yüzyıllarda bu terim liberallerin, özellikle de serbest piyasacıların elinde ideolojik bir sembole dönüşmüştür. 20. yüzyılda neoliberal politikalarla birlikte daha da güç kazanmış, devletin ekonomideki rolünün azaltılmasını savunan argümanların merkezine yerleşmiştir. Günümüzde ise, finansal krizler ve iklim değişikliği gibi küresel sorunlar karşısında görünmez elin işlevselliği yeniden tartışma konusu olmuştur.
Görünmez el gerçekten “görünmez” midir?
Evet, metaforiktir. Smith bu kavramla, insanların bilerek yapmadığı ama sonuçta toplumsal dengeye hizmet eden bir mekanizmayı betimler. Piyasa gücü görünmezdir; çünkü planlayıcısı yoktur ama sonuçları görünürdür.
Görünmez elin işleyişi hangi koşullarda mümkün olur?
Rekabetin serbest olduğu, bilgiye erişimin açık ve simetrik olduğu, piyasanın dışsal etkilerden (monopoller, rüşvet, devlet müdahalesi) arındığı durumlarda. Gerçek dünyada bu koşullar nadiren eksiksiz sağlanır.
Smith bu kavramı etik bir çerçevede mi sunmuştur?
Smith, yalnızca ekonomi değil, ahlak felsefesiyle de ilgilenen bir düşünürdü. Ona göre görünmez elin işleyişi, bireylerin yalnızca bencil değil, aynı zamanda belli ahlaki duygularla da hareket ettiği bir yapıyı öngörür.
Günümüzde hangi eleştiriler yöneltiliyor?
Görünmez elin serbest piyasada sosyal adaleti sağlayamayacağı, çevresel ve ekonomik krizlerde yetersiz kaldığı, güçlü oyunculara ayrıcalık tanıdığı ve devletin düzenleyici rolünün şart olduğu sıklıkla dile getiriliyor.
Görünmez el ile yapay zekâ arasında bir benzerlik kurulabilir mi?
Evet. Bazı çağdaş düşünürler, algoritmaların belirli tercihlere göre yönlendirilmiş davranışları topluca düzenleyerek yeni bir “dijital görünmez el” etkisi yaratabileceğini savunuyor.
George Soros gibi finans spekülatörleri ve yatırım fonlarıyla ilgili anlatılarda görünmez el sıkça referans alınır. Ridley Scott’un The Counselor filminde ve dizilerde, piyasa manipülasyonlarıyla ilgilenen karakterlerin diyaloglarında bu kavrama atıflar yapılır. Ayrıca ekonomi temalı birçok modern roman, özellikle Piyasa Tanrısı metaforunu işlerken bu teoriden ilham alır.
Görünmez el, sadece bir iktisat terimi değil; bireysel çıkar, kolektif fayda, özgürlük ve düzen arasındaki dengeye dair felsefi bir sorgulamadır. Bu yönüyle, liberalizmin hem en güçlü hem de en tartışmalı simgelerinden biri hâline gelmiştir. 21. yüzyılda bu “el” hâlâ görünmez midir, yoksa gözümüzün içine bakarak yön mü değiştiriyor; bu soru güncelliğini koruyor.
► GÖLGE EKONOMİ
► KRİPTOANARŞİZM
► MİKRO ÖDEMELER
► ALGORİTMA
► NEOLİBERALİZM