GÖRECİLİK – RÖLATİVİZM

İNSANIN sahip olduğu bütün bilgilerin ve değerlerin göreli olduğunu öne süren öğreti.

Görecilik, kişiden kişiye değişmeyen nesnel bir hakikat, herkes için geçerli mutlak doğrular bulunmadığını, hakikatin ya da doğruların bireylere, toplumlara ya da çağlara göreli olduğunu savunan anlayıştır. Görecilik, belli bir şüpheciliği de içeren bir anlayış olarak dikkat çeker.

Bu felsefi terimin tohumları ilk olarak sofistler tarafından atılmış, ardından David Hume’un etkisiyle Immanuel Kant tarafından üretilen Numen ve Fenomen fikirleriyle günümüzdeki haline yaklaşmıştır. En önemli fikri kuşkusuz Schopenhauer yapmıştır. İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya kitabının giriş cümlesi “dünya benim tasavvurumdur” şeklindedir. Bundan etkilenen Nietzsche ise modern rölativizmin kurucusu konumuna yükselmiştir.

Rölativizm neyi savunur?
Kültürel rölativizm teorisi, kültürün inançları şekillendirdiğini, değerler sistemini oluşturduğunu ve insan davranışlarını etkileyip biçimlendirdiğini savunur. Bu teoriye göre, evrensel doğrular ya da evrensel değerler olduğundan söz edilemez.

Antropolojik rölativizm nedir?
Araştırmacıların yerel bağlamlarında inanç ve davranışları anlamaya çalışırken kendi kültürel ön yargılarını askıya aldığı (veya parantez içine koyduğu) metodolojik bir tutumu ifade eder.

Metodolojik görelilik olarak bilinir hale gelmiştir ve kendisini özellikle etnosentrizmi önleme veya kendi kültür standartlarının diğer kültürlerin değerlendirilmesine uygulanması ile ilgilidir.

Bu, aynı zamanda \”emic\” ve \”etic\” ayrımının temelini oluşturur; burada: Bir emic veya içeriden öğrenen davranış hesabı, katılımcının veya aktörün kendi kültürüne anlamlı olan bir toplumun bir tanımlamasıdır; Emic hesabı bu nedenle kültürle özdeştir ve tipik olarak gözlem altında kültürde \”sağduyu\” olarak düşünülen şeyi ifade eder.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com