KAYNAĞI itibarıyla ilahi olan ve insanlığın başlangıcından bu yana farklı coğrafyalarda yaşayan toplumların din ve/veya geleneklerinde anlatımını bulan evrensel, ebedi, metafizik ilkeleri işaret etmekte kullanılan kavram. Frithjof Shuon’un ifadesiyle Ezeli Hikmet; sürekli var olan ve sürekli var olacak olan “irfan”, yani evrensel bilgidir.
Kadim Hikmet, Aşkın Hikmet, Ezeli Felsefe, Kadim Felsefe veya Kalıcı Felsefe şeklinde kullanımları da bulunmaktadır.
Frithjof Schuon (1907-1998), Ezeli Hikmet (Sophia Perennis) teriminin herhangi özel bir düşünce sisteminde formüle edilmeden, başlangıçtan beri var olan evrensel hakikatlerin ve metafizik aksiyomların tamamını belirttiğini ve böylece tüm inançların ve irfanın esasını ifade ettiğini söyler.
Ezeli Hikmetin anahtarı duru bir idrak, başka bir deyişle temiz bir metafiziksel muhakeme ya da ayırt edebilme yeteneğidir; gerçek ile aldatıcı olanı, mutlak ile göreceli olanı, zorunlu ile mümkün olanı ayırt edebilme, dünyevi ve insani olandan başlayarak hem mutlak hem de sonsuz olanın farkına varır hale gelebilme yeteneğidir.
İslam dünyasında bu terimin karşılığı olarak kullanılan “el-Hikmetü’l-halide”nin Farsça’daki karşılığı Câvidan Hırad (Ezeli akıl)`ı bu adla bir eser vermiş olan İbn Miskeveyh (ö. 421/1030) kullanmıştır. İbn Miskeveyh terimi, devirden devire, ulustan ulusa değişmeyen, tarih ötesi bir hakikat; kendini çağlar boyu çeşitli kültür havzalarında daima tezahür ettiren bir hikmete işaret etmekte kullanmıştır.
Yirminci yüzyıla gelindiğinde Aldous Huxley kelimeye popülerlik kazandırmış ancak kelimenin metafizik uzantılarını eserlerinde derinliğine işleyen yazarlar René Guénon, Frithjof Schuon, Ananda Coomaraswamy, ve Seyyid Hüseyin Nasr gibi metafizikçiler olmuştur.