Dolarizasyon, bir ülkenin kendi para birimine olan güvenin azalması sonucu, halkın ve ekonomik aktörlerin ABD doları (veya başka güçlü yabancı para birimleri) ile işlem yapmaya yönelmesi durumudur.
Dolarizasyon, sadece ticarette değil; tasarruf, kredi, fiyatlandırma ve kontrat düzenlemelerinde de yerel paranın yerine yabancı paranın tercih edilmesi anlamına gelir.
Bu olgu yalnızca Amerika kıtasıyla sınırlı değildir; Türkiye’den Arjantin’e, Rusya’dan Lübnan’a kadar pek çok ülkede gözlemlenmiştir.
Ülke, kendi para birimini tamamen terk eder ve resmî olarak yabancı parayı ulusal para ilan eder.
Örn: Ekvador, Panama, El Salvador
Yerli para ile birlikte döviz de tasarruf, fiyatlandırma, ticaret ve kontratlarda yaygın biçimde kullanılır.
Türkiye, Arjantin, Venezuela gibi ülkeler bu kapsama girer.
Halk dövizle tasarruf eder, ama resmî işlemlerde yerli para geçerliliğini sürdürür.
Döviz kurları, ekonomideki güven göstergesi hâline gelir.
Dolarizasyona yol açan başlıca faktör, yerel para birimine olan güven kaybıdır.
Yüksek enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanma
Siyasal istikrarsızlık, hükümet değişimleri
Bankacılık krizleri ve mevduat kayıpları
Tasarruf sahiplerinin “güvenli liman” arayışı
Gelişmemiş sermaye piyasaları
Yerel paraya endeksli uzun vadeli finansman araçlarının eksikliği
İhracat ve ithalatın büyük bölümü dolar ile fiyatlanıyorsa, iç ekonomi de bu yapıya adapte olur.
Dolarizasyon bazı dönemlerde kısa vadeli güven sağlayabilir, ancak uzun vadede parasal bağımsızlık ve ekonomik istikrar açısından ciddi riskler taşır.
Merkez Bankası’nın faiz ve kur politikaları zayıflar.
Yabancı para cinsinden borçlar, döviz kuru şoklarına duyarlı hâle gelir.
Ürün ve hizmetlerin dövizle fiyatlandırılması, yerel parayla kazanan tüketiciyi olumsuz etkiler.
Fiyat istikrarı sağlamak zorlaşır.
Bankalar dövizle mevduat toplarken, kredi verdiği müşterilerin gelirleri yerel para cinsindendir.
Kur oynaklığı, hem borçlular hem de bankalar için risk yaratır.
Kur artışları hızla enflasyona yansır.
Ücretler, kiralar, mal fiyatları dövize endekslenir.
Dolarizasyonla mücadele, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik ve yapısal bir güven meselesidir.
Bağımsız ve şeffaf Merkez Bankası
İstikrarlı ve öngörülebilir kur politikası
Düşük ve kalıcı enflasyon hedefi
Mali disiplin ve sürdürülebilir bütçe yapısı
Yerel para cinsinden uzun vadeli yatırım araçları oluşturmak
Kamu ve özel sektör tahvillerini çeşitlendirmek
Kontratlarda döviz kullanımına sınırlamalar
Kur şoklarına karşı türev ürünlerle risk yönetimi
Özellikle Türkiye, Arjantin, Venezuela ve Lübnan gibi ülkelerde dövize yönelme, toplumsal hafızada önemli bir yer tutar.
GÜNÜMÜZ GÜNDEMİ VE MEDYA
Türkiye’de 1994, 2001 ve 2018 krizlerinde dolarizasyon yükselmiştir.
“Dolarizasyon ne demek?” başlıklı haber içerikleri döviz kuru dalgalandığında sıkça gündeme gelir.
SOSYAL MEDYA
“Dolara güven, TL’ye güven olmaz” gibi halk deyimleri, toplumsal algıyı yansıtır.
Dolar/TL yorumları, Twitter ve Ekşi Sözlük gibi platformlarda en çok konuşulan konular arasındadır.
EKONOMİK LİTERATÜR
IMF ve Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerdeki dolarizasyon oranlarını yıllık raporlarla takip eder.
Akademik dünyada “para ikamesi” kavramı da bu olgunun bir diğer adıdır.
Dolarizasyon, sadece ekonomik değil, psikolojik ve tarihsel bir davranış biçimidir.
Halkın yerel paraya güvenini kaybetmesiyle başlayan bu süreç, ekonomiyi dış şoklara daha hassas hâle getirir.
Yapısal reformlar ve ekonomik güven yeniden inşa edilmedikçe, dolarizasyondan çıkış süreci uzun ve zahmetli olur.