DİASPORA

KENDİ geleneksel etnik yurtlarını bırakıp dünyanın diğer taraflarına dağılan halklar ya da etnik nüfuslar.

Diaspora, yaklaşık 2500 yıllık geçmişi olan kadim bir kelime olmasına rağmen, anlamı ve içeriği hâlâ tartışılmaktadır. Özellikle 20. yüzyılda meydana gelen uluslararası siyasi gelişmelerle doğru orantılı olarak, günümüzde kavramın kullanımı fazlasıyla yaygınlaşmıştır.

Diaspora kavramının bu kadar kolay kullanılması, kavramsal sınırlarının belirsizleşmesine ve diasporanın ne anlama geldiğinin sorgulanmasına neden olmaktadır.

Yunanca dia (için, dolayı) ve sporos (tohum) kelimelerinden türeyen diaspora kelimesi, “sağa sola dağılmış/saçılmış tohumlar” anlamlarına gelmektedir.

Diaspora, antik çağlardan beri var olan ve günümüzde de sıkça kullanılmaya başlayan bir sözcük. Üç farklı şeklinde tanımlanmakta:

a) Herhangi bir ulusun veya inanç mensuplarının ana yurtları dışında azınlık olarak yaşadıkları yer

b) Herhangi bir ulusun yurdundan ayrılmış kolu, kopuntu

c) Yahudilerin ana yurtlarından ayrılarak yabancı ülkelerde yerleşen kolları, kopuntu.

Klasik Diaspora
“Klasik Diaspora” kelimesinin geçmişi ise 2500 yıla dayanıyor. Kavramın geçmişi bu denli eski olmasına rağmen anlam ve içeriği ise hâlâ tartışmaya açık. “Diaspora” kelimesi, önceleri altıncı yüzyıldaki Yahudilerin yaşamış olduğu sürgünü ifade ederken aynı zamanda “dağılma” anlamına geliyordu. Kısa bir zaman öncesine kadar, çok geniş Ermeni, Yunan ve Afrika diasporaları kayıtları bulunmasına rağmen, bu kavram daha çok Yahudilerin sürgün sonrası dağılmalarını ifade etmek için kullanılmaktaydı.

80’lerden bu yana kavramın kullanımı yaygınlaşmakla birlikte, bu dönemdeki siyasi ve sosyal gelişmelerle birlikte kelimenin anlamı da zamanla değişime uğradı. Böylece “diaspora”, sadece tipik bir zorunlu göçü değil; her ne sebeple olursa olsun anavatanları dışında yaşayan toplulukları ifade eden bir kavrama dönüştü. Farklı disiplinlerdeki bilim insanlarının bu yıllarda yapmış olduğu çalışmalarla birlikte “diaspora” kavramının içerisine mülteci, misafir işçi, sürgün topluluğu, yurtdışı topluluğu ve etnik topluluklar da dâhil edilmeye başlandı. Yine kimlik, ulus, göç, getto ve azınlık gibi kavramlar da “diaspora” konseptinin içerisinde kendisine yer bulan ve bu bağlamda tartışılan kavramlar arasında bulunuyor.

Modern Diaspora
“Modern diaspora” kavramı, daha önce ”klasik diaspora”nın içerisinde kullanılan sürgün, soykırım, zorunlu göç gibi unsurların neticesinde vatanlarını terk edip başka ülkelerde yaşamak zorunda kalan insanları tanımlarken, günümüzde anlam gelişmesine uğrayarak içerisinde gönüllü göç ile vatanını terk edenler için de kullanılmaya başlandı. Bu kullanımla birlikte modern diaspora kelimesinin çerçevesi genişleyerek günümüzdeki kullanımının ortaya çıktığını söylemek mümkün.

Bir topluluğun modern diaspora olarak tanımlanması için şu beş özellikten bahsedilmesi gerek:

1.Köken ülke dışında yaşaması

2.Örgütlü olması

3.Bulunduğu ülkeye aidiyet hissetmeyen veya hissettiği halde bulunduğu ülkede dışlanması

4.Anavatanıyla bir geçmişe sahip ve anavatanında gelecek için planları olması

5.Anavatanla olan ilişkisini her ne şekilde olursa olsun devam ettirmesi

Buna göre modern anlamda “diaspora”, içerisinde Yahudilerin de bulunduğu diğer etnik ve dinî grupları (Azerbaycan, Türk, Arnavut, Arap, Çin, Yunan, Ermeni, İslam/Müslüman, Yezidi vs.) da kapsamakta. Robin Cohen’e göre 1960’lı ve 70’li yıllardaki sürgün ve göç hikayeleri “diaspora” kelimesinin içerisinde kendisine yer edinmiştir.

Geri Dönüş Fikri
Klasik diasporanın önemli özelliklerinden olan anayurt ile bağlantılarının devamı ve geri dönüşe dair fikirlerin hep taze tutulması, “diaspora”yı oluşturanlar arasında öne çıkıyor. Buna örnek olarak Türkiye-Batı Avrupa ülkeleri arasında olduğu gibi işçi anlaşmaları vesilesiyle kendi ülkelerinden göçen birinci nesil işçiler, kimliklerini, kültürlerini korumaya çalışıyor ve “bir gün” geldikleri veya kökenlerinin olduğu ülkeye dönme düşüncesi gösteriyorlar. Peki, ikinci, üçüncü ve daha sonraki nesiller de diasporaya dâhil mi? Bu sorunun iki farklı cevabı var: Klasik diasporaya göre travmatik göç deneyimi olmayanlar “diaspora” grubuna girmiyor. Fakat modern diaspora yaklaşımına göre birinci nesilden olmayanlar, geri dönüş düşüncesine sahip olmasa da veya yurtlarından zorla koparılmamış olsalar dahi anavatanla bağlantılarının devamına, etnik bilince ve kültürel hafızaya sahip olmalarından dolayı günümüzde “diaspora” olarak kabul görüyor.

Diğer yandan “diaspora” üyeleri, anavatan ile bağlantıların kurulması ve var olan bağlantıların canlı kalması için hâlihazırda bulundukları ülkelerde çeşitli faaliyetler ve etkinlikler gerçekleştiriyor. Kültür merkezleri, dernekler, cemiyetler ve spor kulüpleri gibi sivil toplum örgütleri aracılığıyla gerçekleştirilen bu faaliyetler; hem kişinin kendisinin ya da atalarının göç yoluyla geldiği ülkedeki beraberliğin sağlanmasına hem de anavatanla olan bağlantının kopmamasına yardımcı oluyor.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com