BİR döviz cinsinin başka bir döviz cinsine ya da genel olarak diğer döviz cinslerine karşı değer kaybetmesidir. Karşıtı revalüasyondur.
Dalgalı kur rejiminin uygulandığı ülkelerde devalüasyonlar günlük ve anlık olarak değişimler olarak yaşanabilir. Sabit çıpa, yönetilen dalgalanma veya yatay bantlar rejimine sahip ülkelerde devalüasyonlar anlık veya günlük olarak değil, ilgili ülkenin parasıyla ilgili değer kaybetme baskılarının söz konusu olmasıyla etkileri genellikle çok büyük olan ani değişiklikler şeklinde olur. 1994 krizi ile 2001 krizinden sonra Türk lirasında görülen hızlıca değer kayıpları bu anlamda örnek olarak verilebilir.
Devalüasyon Olursa Ne Olur?
Devalüasyon, ilgili paraya sabit ülkenin hükümeti veya merkez bankası tarafından kullanılan bir araçtır. Devalüasyon yapmanın en temel sebeplerinden bir tanesi ülkenin ticaret açığını dengelemek için parasının değerini düşürmesidir.
Devalüasyon, para biriminin değerinin düşürülmesi ile ihracatın daha ucuza gelmesi ve küresel ticaret rekabetinde daha avantajlı hale gelmesini sağlamaktır. Bununla beraber, ithalat daha pahalı hale gelir ve yerli hane halkının ithal ürünlere olan talebinin azalması beklenirken, yurt içi üreticinin ürünlerine olan talebin artmasını sağlar.
Devalüasyon her ne kadar olumlu bir para politikası aracı gibi görünse de, negatif etkileri de bulunmaktadır. İthalatı daha pahalı hale getirmek yurtiçindeki üretimi daha az efektif hale getirebilir ya da ihracatın daha ucuz hale gelmesi talebi çok ciddi artırarak enflasyona sebep olabilir.
Dolar Devalüasyon Kararı Sonrası Nasıl Hareket Eder?
Dolar devalüe edilen para birimine göre hareket etmekten bağımsız hareket eder. Dünya genelinde gerçekleşen ciddi olaylar karşısında etkilenen dolar ülke tarafından gerçekleştirilen alma gücü düşürücü, iç fiyatların cazip getirilmesi hedefi karşısında genellikle yükselir. Halihazırda yükselme olmasa da örneğin Türk Lirası değer kaybedeceğinden doların alım gücü düşecek, yükseliş gibi aynı duruma yol açacaktır.
Türkiye Ekonomisinde Devalüasyon Ne Zaman Oldu?
Türkiye ekonomisi geçmişten günümüze dönem dönem sabit kur anlayışından vazgeçerek dalgalı kur kararı almış, cari açık (dış ticaret açığı) kapatılması adına Türk Lirası devalüe edilmiştir. Dönemlerin kriz dönemleri olarak adlandırılması ile birlikte alım gücü ciddi anlamda düşüş yaşamış bununla birlikte ithal oranlarının düşürülmesi hedeflenmiştir.
1-1946 Dünya Savaşı ve Ekonomi
Türkiye’nin ekonomik anlamda gerçekleştirdiği devalüasyon işlemi tarihte ilk olarak 1946 yılında gerçekleşmiştir. 15. Hükümet dönemine denk gelen bu yıllarda sabit kur ile ilerlese de dünyada çıkan savaşların getirdiği ekonomik zorluklar karşısında Türk parasının dış ülke paraları karşısında değer kaybettiği görülmektedir. Böylece Türk bir devletin resmi olarak devalüe olduğu görülmüştür.
2-1994 Devalüasyon (1994 Krizi)
Turgut Özal’ın vefatı ile değişen hükümet, ciddi bir cari açıkla karşı karşıya kaldı. Ticaret açığının daha fazla büyümemesi ve mevcut dolar hacmini arttırmak adına Çiller tarafından Türk Lirası devalüe edilmiştir. Ancak merkez bankası tarafından alınan kararlar alma gücü konusunda düşüş meydana getirse de döviz tahmin edilen şekilde ilerlememiş, aksine çok yüksek dolar rezervi erimesi gerçekleşmiştir.
3- 2001 Krizi
1990lı yıllarda yüksek enflasyon ile boğuşan Türkiye, dönemin hükümet tartışmaları ve doğal afetler sonucunda ekonomik olarak patlama noktasına gelmesine sebep olmuştur. Yüksek enflasyon ile boğuşamayan dönemin hükümeti IMF tarafından 16 milyar borç almış ancak bunu zaman içerisinde karşılayamamıştır. 1999 depremi ile birlikte ciddi bir zarar gören Türkiye, örtülü devalüasyon yöntemine giderek Türk Lirasını dolar karşısında %40 değer kaybettirdi. Devletin borcu 29 kat trilyon arttı.
Devalüasyon Yöntemleri
Bir ülkede devalüasyon farklı yöntemlerle gerçekleştirilebilir. İşte devalüasyonun en yaygın yöntemleri:
Sabit Kur Devalüasyonu: Bir ülkenin para birimi, resmi olarak belirlenen sabit kura göre değerlendirilir ve merkez bankası tarafından bu kurun değiştirilmesiyle devalüasyon gerçekleştirilir.
Dalgalı Kur Devalüasyonu: Bir ülkenin para birimi, serbest piyasa koşullarında arz ve talebe bağlı olarak dalgalanır. Para birimi dalgalanmasının kontrollü bir şekilde yönlendirilmesiyle devalüasyon gerçekleştirilebilir.
Devalüasyonun Etkileri
Peki, devalüasyonun ülkelere etkileri nelerdir? Devalüasyon, bir ülkenin ekonomik politikalarının bir parçası olarak dikkatlice planlanmalı ve uygulanmalıdır. Devalüasyonun etkileri karmaşık olabilir ve dikkate alınması gereken birçok faktör vardır. Bu sebeple devalüasyon, genellikle merkez bankası ve hükümet yetkilileri tarafından ekonomik analizler ve değerlendirmeler sonucunda karar verilerek hayata geçirilir.
Devalüasyonun amacı, ekonomik dengeleri iyileştirmek, rekabet gücünü artırmak ve ihracatı teşvik etmektir. Ancak, devalüasyonun aynı zamanda bazı olumsuz etkileri de olabilir. Örneğin, ithalatın pahalı hale gelmesiyle beraber enflasyon baskısı artabilir ve tüketici fiyatları yükselebilir. Diğer taraftan, yüksek dış borcu olan bir ülke için devalüasyon demek, dış borç yükünün artması anlamına da gelir.
Devalüasyon sürecinin başarılı olması için, ekonomik politikaların dikkatli bir şekilde koordine edilmesi oldukça önemlidir. Gerçekleştirilecek diğer ekonomik reformlar, mali disiplin, yapısal reformlar ve ihracatın çeşitlendirilmesi gibi tedbirlerle birlikte devalüasyonun olumlu etkisi artırılabilir.
Özetle devalüasyon, bir ülkenin para biriminin değerinin bilinçli olarak düşürülmesi anlamına gelir. Bir ekonomik politika aracı olan devalüasyon, ihracatı teşvik etmek, dış ticaret dengesini iyileştirmek ya da ekonomik sorunları çözmek amacıyla kullanılır. Fakat, devalüasyonun etkileri karmaşık olabilir ve oldukça dikkatli bir şekilde değerlendirilmelidir. Tercih edilecek yöntemler ve politikalar, ülkenin ekonomik durumu ve hedefleri ile uyumlu olmalıdır. Yanlış yönetilen bir devalüasyon süreci, ülke ekonomisine ciddi zararlar verebilir.
Türkiye’de Devalüasyon
Türkiye’de devalüasyon, Türkiye ekonomi tarihinde çok sayıda gerçekleştirilen ve cari dengeyi sağlayabilmek amacıyla yapılan ekonomik müdahalelerden biridir. Devalüasyon yoluyla ülkenin dış satın alma gücü düşürülerek diğer ülke dövizleri karşısında Türk lirasına değer kaybettirilmiştir.
1946
1931 yılında Amerikan doları 211 kuruş olarak ayarlanmıştı. Bu ayarlamanın devalüasyon olup olmadığı ise ekonomi bilimi açısından tartışmalıdır. 1931’de yapılan döviz ayarlamasının ekonomide belirtilen devalüasyon teorilerine uygun olmaması nedeniyle Türkiye’de ilk devalüasyonun 7 Eylül 1946’da yapıldığı kabul edilir.
1946 yılında Recep Peker döneminde 15. Türkiye Hükûmeti tarafından II. Dünya Savaşı şartlarının getirdiği ekonomik zorluklar içinde devalüasyon yapılarak dış ticaret dengesi sağlanarak iç üretimin artırılması hedeflendi. Bu amaca yönelik 1943’te küçük bir devalüasyon yapılmıştı. “7 Eylül Kararları” olarak bilinen devalüasyon ile 1946 yılında Türk lirasına yüzde 40’a yakın değer kaybettirildi.
1946 devalüasyonu ağır ekonomik sonuçlara yol açtı. Hedeflerin gerçekleşmesi bir yana Türk lirasının aşırı değer kaybetmesi neticesinde kamunun bütçe açığı arttı, ihracat azaldı, ithal ürünlere olan talep arttı. Halkın satın alma gücünde ciddi anlamda düşüş yaşandı.
1946 devalüasyonunun asıl etkisini siyasi alanda gösterdiği kabul edilir. 1950 Türkiye genel seçimleri’nde Demokrat Parti iktidara geldi.
1958
1958 yılında Demokrat Parti iktidari döneminde yapıldı. 4 Ağustos 1958 tarihinde “İktisadi İstikrar Tedbirleri” uygulandı. Türk lirasına yüzde 220 değer kaybettirildi ve bir Amerikan doları 9 Türk lirası oldu.
1970 ve 70’li yıllar
10 Ağustos 1970 tarihinde Süleyman Demirel başbakanlığındaki 32. Türkiye Hükûmeti tarafından ağır bir devalüasyon yapıldı. Türk lirası yüzde 70’e yakın değer kaybetti. (bkz. 10 Ağustos 1970 kararları)
1970’li yılların sonlarında devalüasyonlar artık sıklıkla yapılır olmuştu. Yılda birkaç kez “ayarlama” adı altında döviz kuru yeniden belirliyordu. 1979 yılının Nisan ayında yüzde 30 ve aynı yılın temmuz ayında yüzde 88’e yakın oranda Türk lirası değer kaybetti.
1980
24 Ocak kararları kapsamında açıklanan paket yüzde 33’lük bir devalüasyon öngörmüştü. Bir Amerikan doları 1980’de 90TL, 1981’de 133TL, 1982’de 191TL’ye ulaştı. Döviz kurundaki belirsizlik faizlerin artmasına sebep oldu ve toplumda da bankerler krizi gibi yansılamaları oldu.
1994
1994 Ekonomik krizinde ağır bir devalüasyon gerçekleştirildi. Başbakan Tansu Çiller tarafından açıklanan 5 Nisan Kararları ile Türk lirası yüzde 38 devalüe edildi.
2001
2001 yılında Merkez Bankası sabit kur rejiminden vazgeçerek dalgalı kur rejimine geçti.