CONCHA BUIKA – Sesiyle Yarayı Açan, Şifayı Geciktiren Kadın

Flamenko, caz, soul ve Afrika belleği… Buika’nın sesi bir tür müzik değil; parçalanmış kimliklerin, göçün ve arzunun çıplak ifadesidir.


Concha Buika Kimdir?

Concha Buika (tam adıyla María Concepción Balboa Buika), 1972 doğumlu, İspanya çıkışlı şarkıcı, söz yazarı ve bestecidir. Ekvator Ginesi kökenli bir ailenin çocuğu olarak Palma de Mallorca’da büyüyen Buika, müzikal kimliğini flamenko, caz, soul, blues ve Afro-Karayip ritimlerinin kesişiminde kurmuştur.

Buika’nın sesi teknik bir kusursuzluk arayışından çok, duygusal çıplaklık ve kırılganlık üzerine kuruludur. Şarkı söylemekten ziyade anlatır; bazen fısıldar, bazen haykırır, çoğu zaman sınırda dolaşır.


Dünden Bugüne Concha Buika

Buika’nın müziği, çocukluk ve gençlik yıllarında maruz kaldığı dışlanma, yoksulluk ve kimlik çatışmalarının izlerini taşır. İlk dönemlerinde caz kulüplerinde ve alternatif sahnelerde sesini duyuran sanatçı, 2000’li yılların ortasında yayımladığı albümlerle uluslararası ölçekte tanınmaya başladı.

Mi Niña Lola ve Niña de Fuego albümleri, flamenkoyu modern caz ve soul dokularıyla birleştirerek Buika’yı özgün bir yere yerleştirdi. Zamanla sesi kadar duruşu da konuşuldu: normlara mesafeli, sahnede filtresiz, duyguda radikal.

Buika, kariyeri boyunca müziği bir “tarz” değil, bir varoluş biçimi olarak konumlandırdı. Bu nedenle her albüm, bir öncekinin devamı değil; yeni bir ruh hâlinin kaydıdır.


Albümden Sahneye, Sahnedən Efsaneye: Concha Buika’nın Yükseliş Yılları

Concha Buika’nın kayıtlı müzik yolculuğu 2000 yılında yayımlanan Mestizüo albümüyle başlar. Bu ilk çalışma, henüz geniş kitlelerce tanınmayan Buika’nın ses dünyasının temel koordinatlarını belirler: türler arası geçişler, duygusal çıplaklık ve konfor alanını reddeden bir vokal anlayışı. Mestizüo, ticari bir başarıdan çok, sanatçının ileride kuracağı estetik evrenin önsözü niteliğindedir.

Asıl kırılma noktası 2006’da yayımlanan Mi niña Lola albümüyle gelir. Pepe Pinto’nun klasikleşmiş Mi niña Lola yorumu ve Ojos Verdes’in kopla geleneğine yaslanan yorumu, Buika’nın flamenko ile kurduğu kişisel ilişkiyi görünür kılar. Bu albüm, onun sesiyle geçmiş arasında kurduğu gerilimli ama üretken bağın ilk güçlü örneğidir.

2008 yılı, Buika’nın uluslararası dolaşıma açıldığı yıl olur. Aynı yıl Portekizli fado sanatçısı Mariza ile Terra (Küçük Gerçekler) albümünde düet yapar; Yunan müziğinin güçlü sesi Elefthería Arvanitáki ile Mírame parçasında buluşur. Bu iş birlikleri, Buika’nın sesinin yalnızca İspanyol müzik geleneğiyle sınırlı olmadığını; Akdeniz ve ötesine açılan bir hafıza taşıdığını gösterir.

Yine 2008’de yayımlanan Niña de Fuego, Buika’nın kariyerinde belirleyici bir sıçrama yaratır. Los Angeles, Miami ve New York konserleriyle desteklenen albüm, 2008 Latin Grammy Ödülleri’nde “Yılın Albümü” ve “En İyi Prodüksiyon” dallarında aday gösterilir. Albümün özel baskısına Buika’nın kendi çizimleriyle oluşturduğu bir şiir kitabının eşlik etmesi, onun müziği görsel ve edebî alanlarla birlikte düşündüğünü de ortaya koyar.

2009 yılı, iş birlikleri ve saygı albümleriyle şekillenir. Eylül ayında Nelly Furtado ile birlikte yayımlanan Fuerte, kadın gücünü merkezine alan bir tür modern ilahi olarak dikkat çeker. Aynı dönemde Tomeu Penya’nın Ho feim adlı parçasında yer alır. 20 Ekim 2009’da ise, Chavela Vargas ve Bebo Valdés’in 90. yaşlarına adanan El último trago albümü yayımlanır. Küba’daki Abdala Stüdyoları’nda, Chucho Valdés ve dörtlüsüyle canlı kaydedilen bu albüm, Buika’ya En İyi Geleneksel Tropikal Müzik Albümü dalında ilk Grammy Ödülü’nü kazandırır.

Buika’nın sesi sinemaya da sızar. Por el amor de amar ve Se me hizo fácil adlı şarkıları, Pedro Almodóvar tarafından La piel que habito filminin müzikleri için seçilir. Böylece Buika, Almodóvar evreninin duygusal yoğunluğuyla doğal bir bağ kurar.

5 Kasım 2010’da npr.com’da yayımlanan bir makale, Buika’yı “Özgürlüğün Sesi” olarak tanımlar ve onu 50 Büyük Ses listesine dahil eder. 2011’de New York’taki Blue Note caz kulübünde Chick Corea’nın özel konuğu olarak sahne alması, müzikal saygınlığının caz dünyasında da kabul gördüğünün işaretidir. Aynı yıl, ABD’deki yoğun konser talebi nedeniyle Miami’ye yerleşir.

2015’te, İspanyol yapımı Gran Reserva dizisinden uyarlanan Meksika pembe dizisi Caminos de Guanajuato için En el último trago’yu seslendirir. 2017’de ise Gay Pride etkinlikleri kapsamında, Sandra Barneda, Miquel Iceta, Fernando Grande-Marlaska ve Luis Alegre Zahonero gibi isimlerle birlikte bir farkındalık kampanyasında yer alarak kamusal duruşunu görünür kılar.

2019’da Carlos Santana ile birlikte, Yoruba dilinde seslendirilen Los invisibles single’ını yayımlar; parça aynı zamanda Santana’nın Africa Speaks albümünde yer alır. Bu iş birliği, Buika’nın Afrika kökleriyle kurduğu müzikal diyaloğun geç dönem bir örneğidir.

Son olarak, Operación Triunfo 2023’te Cristina Regatero ve Pablo Rouss ile birlikte jüri üyeliği yapar. Ancak Buika, eski menajerlik şirketi All Parts Move’a olan borçları nedeniyle aleyhine verilen mahkeme kararı sebebiyle 2020’den bu yana Amerika Birleşik Devletleri’nde turneye çıkamamaktadır. Bu durum, onun sahneyle kurduğu ilişkinin bir süreliğine kesintiye uğramasına yol açmıştır.


Diskografi – Sesin Kimliğe Dönüştüğü Yolculuk

DeadbeatSingle, 2018
Buika’nın modern prodüksiyonlara en fazla yaklaştığı işlerden biridir. Elektronik altyapı ile kırılgan vokalin karşı karşıya geldiği parça, onun çağdaş pop ve alternatif R&B alanına mesafeli ama bilinçli bir selamı olarak okunur.

Para mí2017
İçe dönük, sade ve kişisel bir albümdür. Buika’nın sesi burada daha az dramatik, daha çok anlatıcıdır; aşk, yalnızlık ve iç hesaplaşma temaları ön plandadır. Albüm, onun olgunluk döneminin sessiz ama derin duraklarından biridir.

Vivir sin miedo2015
Adı gibi, korkusuz bir albümdür. Flamenko, soul ve Latin dokular politik ve duygusal bir cesaretle iç içe geçer. Buika, bu albümde yalnızca bireysel acıyı değil, toplumsal yaraları da seslendirmeye yönelir.

La noche más larga2013
Gece metaforu üzerinden kurulan bu albüm, melankolinin en koyu hâllerini barındırır. Caz ve blues etkileri belirgindir; Buika’nın vokali burada neredeyse dramatik bir monolog gibi ilerler. Dinleyiciyi rahatlatmaktan çok yüzleştiren bir çalışmadır.

En mi piel2011 (İlk Derleme Albüm)
Buika’nın ilk dönem çalışmalarını bir araya getiren bu derleme, onun ses evrenine toplu bir bakış sunar. Sanatçının erken dönem estetiğini ve dönüşümünü izlemek için anahtar niteliğindedir.

El último trago2009, Chucho Valdés ile
Chavela Vargas ve Latin müzik geleneğine saygı duruşu niteliğindeki bu albüm, Küba’da canlı kaydedilmiştir. Piyano–vokal ağırlıklı düzenlemelerle Buika’nın sesinin yalın gücü öne çıkar. Albüm, ona Grammy kazandırmış ve uluslararası prestijini kalıcılaştırmıştır.

Niña de fuego2008 (Lüks Baskı: 2 CD + Şiir Kitabı)
Buika’nın kariyerindeki kırılma albümüdür. Flamenko, caz ve Afro-Latin unsurlar güçlü bir dramatik yapı içinde birleşir. Lüks baskıya eşlik eden şiir kitabı, Buika’nın müziği edebiyatla birlikte düşündüğünü açıkça gösterir.

Niña de fuego2008
Standart baskı, Buika’nın uluslararası sahneye güçlü biçimde çıktığı albümdür. Tutku, öfke ve kırılganlık aynı anda ses bulur. Bu albümle birlikte Buika, “tür” tanımlarını fiilen geçersiz kılar.

Mi niña Lola2006 (Özel Baskı CD + DVD)
Flamenko geleneğiyle modern vokal anlayışının kesiştiği albümdür. Pepe Pinto yorumları ve kopla estetiği, Buika’nın köklere yaslanan ama nostaljiye kapılmayan tavrını gösterir. DVD, sahne hâlinin çıplaklığını belgeleyen önemli bir ektir.

Mi niña Lola2006
Buika’nın geniş kitlelerce fark edildiği albümdür. Flamenkoyu taklit etmeden, kişisel bir dile dönüştürür. Gelenekle kurulan bu cesur ilişki, onun sonraki çalışmalarının da zeminini oluşturur.

Buika2005
Sanatçının adını taşıyan bu albüm, bir tür “ben buradayım” ilanıdır. Caz ve soul etkileri daha belirgindir; ses hâlâ arayış içindedir ama yönünü bulmaya başlamıştır.

Mestizüo2000, Jacob Sureda ile
Buika’nın ilk albümüdür ve adından da anlaşılacağı üzere “melezlik” fikrini merkezine alır. Türler arası dolaşım, henüz ham ama cesurdur. Bu çalışma, sonraki yıllarda inşa edilecek estetik evrenin temel taşını oluşturur.


► Buika flamenko sanatçısı mı?
Kısmen. Flamenko onun köklerinden biridir; ancak caz, soul ve Afrika müziğiyle sürekli dönüşür. Buika’yı tek bir türe hapsetmek mümkün değildir.


► Sesi neden “çatlak” ya da “kontrolsüz” bulunur?
Çünkü Buika, sesi disipline etmekten çok serbest bırakmayı tercih eder. Bu tercih, teknikten ziyade duyguyu öne çıkarır.


► Buika’nın şarkıları neden bu kadar melankoliktir?
Şarkıları kişisel hafıza, yalnızlık, aşk ve kimlik yaralarıyla beslenir. Neşeden çok hakikati arar.


► Sahne performansları neden bu kadar etkileyicidir?
Çünkü rol yapmaz. Sahne, onun için bir temsil alanı değil; bir yüzleşme mekânıdır.


► Buika popüler mi, alternatif mi?
İkisi de değil. Buika, popülerlik ile alternatiflik arasındaki çizgiyi anlamsızlaştıran bir yerde durur.


Popüler Kültürde Concha Buika

Buika’nın şarkıları sinema filmlerinde, dizilerde ve belgesellerde sıkça kullanılır; ancak çoğu zaman arka plan müziği olmaktan çok sahnenin ruhunu taşıyan bir unsur hâline gelir. Pedro Almodóvar estetiğiyle sıkça ilişkilendirilmesi boşuna değildir: yoğun, kırılgan ve duygusal olarak çıplak.


Genel Değerlendirme

Concha Buika, sesiyle konfor alanını bozan bir sanatçıdır. Dinleyicisini rahatlatmaz; aksine rahatsız eder, sorular sordurur, yaraya parmak basar. Onu güçlü kılan şey kusursuzluk değil, dürüstlüktür. Buika dinlemek, bir şarkıya değil, bir hâle maruz kalmaktır.


Velev’den İlgili Maddeler

FADO
JAZZ
SOUL
AFROBEAT
ROSALIA