Alkol, yalnızlık, kadınlar ve kent sokaklarıyla yoğrulmuş şiirsel bir iç döküm: Bukowski.
Charles Bukowski (Tam adı: Heinrich Karl Bukowski, 1920–1994), Amerikan edebiyatında “yeraltı edebiyatı”nın en aykırı ve etkileyici isimlerinden biridir. Almanya doğumlu olup çocuk yaşta ABD’ye göç etmiş, yaşamı boyunca Los Angeles’ın kenar mahallelerinde işçilik, postacılık ve sefalet içinde geçen bir hayat sürmüştür. Şiirleri, romanları ve kısa öyküleri; alkol, seks, umutsuzluk, şehir yaşamı ve sıradan insanın iç dünyasıyla bezeli gerçekçi ve çoğu zaman kaba bir dille yazılmıştır. Bukowski, edebi biçimlerden çok dürüstlüğü ve doğrudanlığı yücelten bir anlatımın simgesidir.
Bukowski’nin ilk metinleri küçük dergilerde yayımlandıktan sonra, 1960’larda bağımsız yayınevi Black Sparrow Press ile adını geniş kitlelere duyurdu. Kendi deneyimlerine dayanan “Postane” (Post Office) adlı romanı ile dikkat çekti. Şairliği kadar hikâye anlatıcılığıyla da tanındı. Toplumun “kaybeden” diye nitelendirdiği figürleri, sıradanlığın içindeki absürtlüğü ve acıyı yalın bir dille anlatması, onu hem çok sevilen hem de çok eleştirilen bir figür hâline getirdi. Ölümünden sonra eserleri daha da geniş kitlelere ulaştı; özellikle genç okurlar arasında kült bir statü kazandı.
Basit, doğrudan, sokak diliyle yazılmış; süssüz ama etkili cümleler. Şiirlerinde kafiyeye, biçime değil, ruh hâline ve dürüstlüğe öncelik verir.
Alkol, yoksulluk, cinsellik, işçi sınıfı hayatı, yazarlık sancısı, kent yalnızlığı, kadınlarla karmaşık ilişkiler ve sistem eleştirisi.
Postane (Post Office), Kadınlar (Women), Ekmek Arası (Ham on Rye), Pulp, Pis Moruğun Notları (Notes of a Dirty Old Man), Şairin Ölümü, Aşk En Sıcak Yerde Bile Üşür.
Hayır, ama zaman zaman Beat Kuşağı ile anılır. Ancak Bukowski, kendi çizgisini korur; daha bireysel, daha karanlık ve daha umutsuzdur. Kerouac’ın romantizmine karşı Bukowski’nin küfürlü realizmi vardır.
Çünkü sahicidir. Sevilen yanı, poz yapmadan yazmasıdır. Nefret edilen yanı da budur: her şeyi tüm çıplaklığıyla, filtresiz ve kırıcı biçimde yazması.
Sinema: Bukowski’nin alter egosu Henry Chinaski karakteri, Barfly (1987) filminde Mickey Rourke tarafından canlandırılmıştır.
Müzik: Birçok punk, rock ve alternatif müzik grubuna ilham vermiştir (Red Hot Chili Peppers, Modest Mouse, The Gaslight Anthem).
Edebiyat: Yeraltı edebiyatının kült figürü olarak Beat’ten punk’a uzanan geniş bir yelpazeyi etkilemiştir.
Tişörtler & Alıntılar: “Yazmalıydım ya da ölmeliydim.” gibi sözleri popüler kültürde ikonlaşmıştır.
Charles Bukowski, edebiyatın konforlu salonlarını değil, arka sokaklarını temsil eder. Kaybedenlerin sesini duymaya çalışan, insan doğasının karanlık ama dürüst yanlarına ışık tutan bir yazardır. Şiiri şiir olmaktan çıkarıp bir itiraf, bir haykırış, bir iç çekiş haline getirmiştir. Ne kahraman olmak ister, ne de kahraman yaratır. Bukowski, sadece var olmanın kirli ve güzel hâlidir.
► YERALTI EDEBİYATI
► BEAT KUŞAĞI
► 68 KUŞAĞI
► BURAIHA
► OSAMU DAZAI