GİZLİ topluluklar veya ezoterik örgütler için kullanılan Osmanlıca bir tabir. Masonik yapılanmalar, tasavvufi tarikatlar ve okült gruplar bu kapsamda değerlendirilebilir.
Cemiyet-i Sırriye (İng. Secret Society; Alm. Geheimgesellschaft; Fra. Société Secrète), gizli cemiyet anlamına gelir ve Osmanlı döneminde özellikle siyasi, ezoterik ve mistik yapılanmaları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Çoğunlukla devlete veya hâkim otoriteye karşı faaliyet gösteren grupları ifade etmek için kullanılmıştır. Ancak ezoterik gelenekler içinde de özel bilgiye sahip kişilerin dahil olduğu gizli örgütlenmeler için bu tabir kullanılmıştır.
Tarihçesi:
Osmanlı döneminde “cemiyet-i sırriye” kavramı, özellikle 19. yüzyılda Jön Türk hareketleri ve masonik yapılanmalar bağlamında sıkça kullanılmıştır. Ancak, ezoterik bağlamda bu terim, Bektaşi tarikatı, Melamiye ve Mevlevilik gibi bazı tasavvufi yapılarla ilişkilendirilmiştir. Gizli örgütlenmelerin kökeni, antik Yunan’daki mysteria topluluklarına, Orta Çağ’daki Gül-Haç (Rosicrucianism) ve Masonik yapılanmalara kadar götürülebilir.
Kurucuları ve Kolları:
Cemiyet-i Sırriye adı altında bilinen belirli bir tekil yapıdan söz etmek zordur; çünkü bu terim farklı dönemlerde farklı gruplar için kullanılmıştır. Ancak Osmanlı’da bu kavram, aşağıdaki gruplarla ilişkilendirilmiştir:
Masonik Yapılanmalar: Osmanlı’da 18. ve 19. yüzyılda Avrupa’dan etkilenen masonik loca faaliyetleri, bu çerçevede gizli cemiyetler olarak anılmıştır.
Tasavvufi Cemiyetler: Bektaşi, Mevlevi ve Halveti gibi tarikatlar içinde ezoterik bilgiyi paylaşan belirli gruplar, dış dünyadan saklı bir hiyerarşi içinde hareket etmiştir.
Jön Türk Hareketi: 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı’daki reform karşıtı baskılara karşı gizli hücre yapılanmaları oluşturmuşlar ve Avrupa’daki mason localarıyla ilişkilendirilmişlerdir.
Gül-Haççılar (Rosicrucians): Osmanlı’da doğrudan bir karşılıkları olmasa da, Gül-Haç felsefesine dayalı simya ve ezoterik bilgi grupları benzer bir işleyiş göstermiştir.
Ezoterik İslami Gruplar: İsmaililer, Alevi-Bektaşi yapıları, Melamiler ve Hurufiler gibi mezhepler, tarih boyunca gizli topluluk olarak görülmüştür.
Tarihteki Yeri:
Cemiyet-i Sırriye olarak anılabilecek örgütler, Osmanlı’da zaman zaman devlet tarafından baskılanmış, zaman zaman ise yönetime nüfuz edebilmiştir. II. Mahmud döneminde Bektaşiliğin yasaklanması, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla doğrudan ilişkili olup, birçok Bektaşi yapısının gizli olarak faaliyet göstermesine yol açmıştır. 19. yüzyılda ise Jön Türkler ve İttihat ve Terakki Cemiyeti, modern anlamda bir “Cemiyet-i Sırriye” örneği teşkil eder.
Ezoterik geleneklerde ise “gizli cemiyetler” kavramı, bilginin ehil olmayan kişilerden saklanmasını ve sadece “seçilmiş” bireylere öğretilmesini ifade eden bir yapı olarak devam etmiştir.
Günümüzdeki Yansımaları:
Bugün “Cemiyet-i Sırriye” terimi, genellikle tarihsel bağlamda Osmanlı’daki gizli örgütlenmeleri tanımlamak için kullanılır. Ancak masonik örgütler, ezoterik cemiyetler, mistik topluluklar ve belirli tasavvufi yapılar hâlâ benzer ilkelere dayalı olarak varlıklarını sürdürmektedir.