CEMAL ABDULNASIR

Cemal Abdulnasır (1918 – 1970) mütevazı bir aileden gelerek Mısır’ın ilk devlet başkanı olmayı başardı. Süveyş Kanalını millileştirerek Arap dünyasının kahramanı haline geldi; ancak 1967’deki İsrail yenilgisinin ardından gözden düştü.

Cemal Abdulnasır bir postacının oğlu olarak kerpiç bir evde dünyaya geldi. İskenderiye ve Kahire civarında büyüdü. Kahire’de öğrenimini tamamladıktan sonra 1936’da askeri akademiye yazıldı; iki yıl sonra Mısır ordusunda subay olmak üzere buradan mezun oldu. Mısır, halen Britanya egemenliği altındaydı ve başında kukla gibi bir yönetici olan Kral Faruk bulunuyordu. Abdulnasır, ülkenin bağımsızlığı için mücadele veren Hür Subaylar Hareketi olarak bilinen gizli bir milliyetçi grubun oluşturulmasına yardım etti. Komşu Müslüman ülkelerin yeni Yahudi devletini alaşağı etme girişimleri başarısızlıkla sonuçlanınca, 1948’de patlak veren ilk Arap – İsrail savaşında Binbaşı rütbesiyle savaştı. Abdulnasır, Felluce denen bölgedeki bir grup Arap köyünde, etrafı İsrailliler tarafından haftalarca kuşatılan üç taburdan birinde subaydı.

Savaşta alınan yenilgi ve hükümetteki yaygın yolsuzluklara tepki olarak gelişen genel bir hoşnutsuzluk, 1952’de neredeyse kan dökülmeden sonuçlanan bir darbe girişimine ön ayak oldu. İki yıl daha geri planda kalsa da Abdulnasır darbenin lideriydi. General Muhammed Naguib’in kağıt üstünde başını çekmiş olduğu isyanı başlatan subaylar Kral Faruk’u tahttan çekilmeye zorladılar; yerine oğlu Ahmet Fuat geçti. Britanyalılar 1954 itibariyle çekilmeyi kabul ettiler; fakat bunun öncesinde ordu iki kez daha ayaklandı; ilkinde amaç, genç Kralı tahttan indirerek General Naguib yönetiminde cumhuriyet ilan etmekti; sonrasında ise Naguib’i indirerek yerine Abdulnasır’ı devlet başkanı yapmak üzere isyan çıkarmaktı. Abdulnasır, 1956’da resmen başkan oldu ve Mısır’ı resmi dini İslam olan Arap sosyalist bir devlet olarak ilan etti.

Abdulnasır o andan sonra milliyetçilik yönünü açığa vurmuştu; Britanya’nın kontrolündeki, Akdeniz ile Arap denizlerini birbirine bağlayan önemli bir su yolu olan Süveyş Kanalının idaresini tek taraflı olarak devraldı. Britanya ve Birleşik Devletler, Aswan Baraj Projesine verdikleri maddi desteği çekince Abdulnasır kanalı millileştirdi. Bu hareket krizi tetikledi; hemen ardından Britanya ve Fransa İsrail kuvvetleriyle birlikte kanalı tekrar ele geçirmek üzere hava ve kara harekatına başladılar. Amerika hükümeti içgüdüsel olarak Britanya emperyalizminin son raddesi olarak gördüğü bu istilaya karşı çıkarak Abdulnasır’ın yanında yer aldı ve işgal kuvvetlerini geri çekilmeye zorladı. Britanya Başbakanı Anthony Eden utanç içinde istifa ederken, Avrupa güçlerinin egemenliğindeki Arap dünyasında ve diğer uluslarda, Abdulnasır, Sina Yarımadasının bir kısmını İsrail’e kaptırmış olmasına ve savaşta kan dökmesine rağmen sömürgecilik sonrası dönemin kahramanı sıfatına layık görüldü. Mısır’ın Süveyş Kanalını devralması Arap milliyetçiliğinde bir dönüm noktasıydı.

Abdulnasır, Mısır’ın topraklarını ve bankalarını millileştirmek gibi bir dizi sosyalist reformlar yaptı; bunlar o zaman için ekonomik yarar sağlamaktan öte sembolik anlamlar taşıyordu. Buna rağmen kesin bir şekilde Mısır’ı yakın zamandaki feodal geçmişinden koparmayı başardı. Ülkeyi modernleştirmeye ve sanayileştirmeye girişti; bu yolda eğitim standartlarını yükseltmek ve kadınların toplumdaki rolüne değer kazandırmak gibi önemli adımlar attı. Birey olarak da etkileyiciydi; fakat siyasi kimliğine bakıldığında ülkeyi baskıcı bir şehir devleti gibi yöneterek tüm muhalefeti köşeye sıkıştırdı.

Arap dünyasında benzeri görülmemiş bir popülariteye sahipti; ayrıca Doğu ve Batıdan bağımsız olduğu varsayılan Bağlantısız Ülkeler Hareketini kuran liderlerden biriydi. Buna rağmen, genel itibariyle Sovyetler Birliğinin yakın müttefiki olduğu görülür. Şiddetle İsrail karşıtı olan Abdulnasır, Mısır ve Suriye Federasyonu’nu kurarak Arap dünyasını birleştirmeye ve kendi başkanlığında Birleşik Arap Cumhuriyeti kurmaya girişti. Fakat bu birlik Suriye’de vuku bulan askeri darbenin akabinde, 1961’de dağıldı.

Abdulnasır, 1967’de Mısır’ı İsrail’e karşı feci bir savaşa sürükledi; ordusunun tamamı bozguna uğradı ve Abdulnasır bu sarsıcı darbeden sonra bir daha asla kendine gelemedi. Emekliye ayrıldı, fakat kalması için ikna edildi. Bundan üç yıl sonra ordusunu yeniden inşa etmekle ve ulusun moralini yükseltmekle uğraşırken kalp krizine yenik düşerek hayatını kaybetti.

KRONOLOJİ
1918                15 Ocakta İskenderiye’de doğdu

1936                Askeri Akademiye yazıldı

1938                Mısır ordusunda subay olarak mezun oldu

1948                İlk Arap – İsrail Savaşı

1952                Kan dökülmeden darbeyle Kral Faruk tahttan indirildi

1954                Abdulnasır iktidarı ele geçirdi

1956                Mısır, Süveyş Kanalını millileştirdi

1967                Mısır 6 Gün Savaşında İsrail’e yenik düştü

1970                28 Eylülde Kahire’de kalp krizinden öldü

Birey olarak muhteşem bir karizması vardı; siyasi kimliğine bakıldığında ise ülkeyi baskıcı bir şehir devleti gibi yönetiyordu

NİL BARAJI

  • Aswan Yüksek Barajı, Abdulnasır’ın en tartışmalı mirasıydı . Yukarı Nil’in engin sularından su gücü olarak yararlanılması ve binlerce dönümlük kurak çölün sulanması amacıyla tasarlanmıştı; ancak, UNESCO’nun kurtaramadığı birçok anıt sular altında kaldı ve baraj Nil Nehrinin su seviyelerinde tahribata yol açtı.
  • 1956 Süveyş Kanalı Savaşı hala güçlü duygular akla getirmektedir; fakat geçmişe bakılıp Soğuk Savaş dışta tutulduğunda silahlı müdahalenin haklı gösterilecek hiçbir tarafı yoktur.
  • 1967’deki savaşın yaraları Sina Çölünde hala görülebilir; Mısır tanklarının yanmış hurdaları manzaranın üstüne kara bulutlar gibi çökmüştür.
WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com