Bir tweet, bir röportaj, eski bir açıklama… Ve ardından gelen sosyal medya fırtınası. Cancel Culture ya da Türkçesiyle “iptal kültürü”, hatalı ya da saldırgan görülen davranışların bedelinin kolektif dışlanmayla ödettirildiği dijital bir infaz biçimidir.
Cancel culture, bireylerin ya da kurumların geçmişte ya da günümüzde yaptığı bir davranış, söylediği bir söz ya da aldığı bir pozisyon nedeniyle toplumdan, medyadan ve dijital platformlardan kolektif biçimde dışlanması sürecini tanımlar.
“İptal” edilen kişi ya da markalar, genellikle sosyal medyada eleştiri, boykot ve dışlama kampanyalarıyla karşılaşır.
Süreç, bazen haklı bir toplumsal farkındalık yaratır, bazen de linç kültürüne dönüşerek ifade özgürlüğünü tehdit eder.
Cancel Culture, hem dijital aktivizmin hem de dijital adaletsizliğin en keskin örneklerinden biridir.
Toplumsal Hassasiyet Tetiklenir:
Irkçılık, cinsiyetçilik, homofobi, geçmişteki sömürgeci söylemler vb. gibi konular üzerinden duyarlılık oluşur.
Sosyal Medyada Tepki Dalgası Başlar:
Tweet’ler, hashtag’ler, yorumlar ve video kliplerle hedef gösterme yaygınlaşır.
Kurumlar ve Platformlar Devreye Girer:
Söz konusu kişi/marka, projelerden çıkarılır, sponsorluklar iptal edilir, dijital içerikleri kaldırılır.
Toplumsal Bölünme Oluşur:
Bir taraf iptali savunurken, diğer taraf ifade özgürlüğü ve bağlamı öne çıkarır.
Pozitif Yönü:
Hesap verilebilirlik sağlar. Güçlü kişilerin ya da kurumların yaptıkları karşısında sessizlik yerine toplumsal bir tepki doğurur.
Negatif Yönü:
Mahkeme olmadan infaz anlamına gelir. Hataları düzeltme ve gelişme şansı tanımaz.
“Call-out” ve “Call-in” Ayrımı:
Call-out: Alenen ifşa ve dışlama
Call-in: Diyalog ve eğitici eleştiri
J.K. Rowling: Trans bireylere yönelik ifadeleri nedeniyle büyük tepki aldı.
Kevin Hart: Eski homofobik tweet’leri nedeniyle Oscar sunuculuğu elinden alındı.
Johnny Depp – Amber Heard Davası: Toplumun iptal pozisyonları, dava süreci boyunca sürekli değişti.
Markalar: H&M, Balenciaga, Starbucks gibi pek çok marka dönem dönem boykot çağrılarıyla karşı karşıya kaldı.
Sanatçılar, gazeteciler, fenomenler sıkça sosyal medya üzerinden hedef alınmakta.
“İfade özgürlüğü mü, ahlaki sorumluluk mu?” tartışmaları giderek büyümekte.
Dijital linç, kimi zaman bireylerin kariyerini, hatta psikolojik sağlığını tehdit edebilecek boyutlara ulaşıyor.
Kitap Dünyasında
So You’ve Been Publicly Shamed – Jon Ronson
Canceling Comedians While the World Burns – Ben Burgis
Sinemada ve Dizilerde
The Morning Show – Medyada güç, cinsiyet ve iptal kültürü
Bo Burnham: Inside – Dijital çağda suçluluk, ifşa ve yalnızlık
Black Mirror – Hated in the Nation – Linç kültürünün distopik bir örneği
Oyun Dünyasında
Bazı oyun firmaları, içerik üreticilerinin ya da karakterlerin “iptal edilmesi” ile gündeme geldi.
Twitch, Discord gibi platformlarda içerik kaldırma ya da hesap askıya alma tartışmaları yaygın.
Cancel Culture, modern çağın dijital yargı mekanizması gibidir.
Ancak adalet arayışı ile cadı avı arasındaki çizgi çok incedir.
Kimi zaman toplumsal farkındalığı artırır, kimi zaman bireyleri susturur.
En büyük sorusu şudur: Hatalar düzeltilebilir mi, yoksa sadece silinir mi?
Bu madde ilginizi çektiyse aşağıdaki maddelere de göz atabilirsiniz: