Bir merdiven kadrajına sığdırılmış adaletsizlik hikâyeleriyle çağımızın en keskin sinemasını kurdu.
Bong Joon Ho (1969–), Güney Koreli film yönetmeni, senarist ve yapımcıdır. Çağdaş sinemanın en özgün ve politik seslerinden biri olarak kabul edilir.
Kendine özgü anlatım dili, kara mizahı ve toplumsal eleştiriyi gerilimle harmanlayan sineması, hem eleştirmenlerin hem de geniş izleyici kitlesinin takdirini kazanmıştır.
Filmleri, toplumsal sınıflar arasındaki görünmez duvarları mizah, trajedi ve grotesk öğelerle görünür kılar.
Seul doğumlu yönetmen, Yonsei Üniversitesi’nde sosyoloji okudu. Bu eğitim, filmlerinde gözlemlenen sınıf bilinci ve yapısal eşitsizlik temalarının temelini oluşturdu.
Kısa filmlerle başladığı kariyerini 2000’deki Barking Dogs Never Bite ile sinemaya taşıdı. Ancak 2003 tarihli Memories of Murder (Cinayet Günlüğü), Güney Kore sinemasını uluslararası sahneye çıkaran dönüm noktası oldu.
2006’da çektiği The Host, bir canavar filmi kılığında çevre kirliliği ve devlet yetersizliği eleştirisi olarak okundu.
2013 yapımı Snowpiercer ile küresel yapım dünyasına adım attı; kıyamet sonrası bir trende geçen bu alegorik film, sınıf savaşının mikro bir evrenini yarattı.
2019’da Parasite (Gisaengchung) ile sinema tarihine geçti: Cannes’da Altın Palmiye kazanan film, Oscar’da hem En İyi Film hem En İyi Yönetmen ödüllerini aldı — ve bunu başaran ilk Kore yapımı oldu.
► Bong Joon Ho sinemasını benzersiz kılan nedir?
Türlerin sınırlarını ihlal etmesidir. Onun filmleri, korku ile komediyi, dram ile bilimkurguyu, politik alegoriyle kişisel hikâyeyi birleştirir. Memories of Murderda katil arayışı, aslında devletin körlüğünü aramaktır.
► “Sınıf meselesi” Bong’un filmlerinde neden merkezde?
Çünkü Güney Kore, ekonomik mucizesinin ardında derin bir sınıfsal uçurum taşır. Parasite’ın merdivenleri, yukarı çıkanlarla aşağıda kalanlar arasındaki görünmez sınırı simgeler. Bong, bu yapısal adaletsizliği melodram yerine mizah ve groteskle anlatır.
► Bong Joon Ho’nun Hollywood’a geçişi onu değiştirdi mi?
Hayır. Snowpiercer ve Okja gibi uluslararası yapımlarda bile politik omurgasından ödün vermedi. Hollywood’un sistemiyle oynamayı tercih etti: “Küresel sinema”yı kendi diliyle kurdu.
► Bong Joon Ho mizahı neden bu kadar karanlık kullanıyor?
Çünkü trajedinin içindeki absürtlük, gerçeğin kendisidir. Onun mizahı gülmek için değil, rahatsız olmak içindir. Parasite’ta izleyici bir anda kahkahadan donakalır — tıpkı toplumun ikiyüzlülüğü gibi, eğlenceyle şiddet arasındaki sınır erir.
► Bong Joon Ho’nun gelecekteki etkisi ne olabilir?
Bong, yalnız bir yönetmen değil, yeni bir sinema dili kurucusudur. “Bong-evreni” olarak anılan bu anlatı biçimi, dijital çağın sınıf alegorilerini yeniden şekillendirecek; Parasite sonrası her toplumsal film, onun mirasıyla karşılaştırılacaktır.
Sinema: Parasite (2019), Snowpiercer (2013), The Host (2006), Okja (2017), Memories of Murder (2003).
Televizyon: Snowpiercer dizisi (2020–) Bong’un evrenini genişletti.
Edebiyat: Bong’un filmleri, distopya ve toplumsal adalet üzerine yapılan akademik çalışmalarda “görsel roman” örnekleri olarak incelenir.
Bong Joon Ho, sinemayı bir laboratuvar gibi kullanan bir yönetmendir: duygular, sınıflar, korkular orada birbirine karışır.
Filmleri, yalnızca Güney Kore’nin değil, küresel kapitalizmin aynasıdır.
O, beyazperdede hem Tanrı hem sinek rolünü oynar: hem düzeni kurar, hem onun çürümesini gösterir.
► BAĞIMSIZ SİNEMA
► DİSTOPYA
► AUTEUR
► KIM KI DUK
► WONG KAR-WEI