Dünya neyden yapıldı? Değişen şeylerin ardında değişmeyen bir öz var mı? Filozofların en eski, en temel sorusu: Arkhe.
Arkhe (ἀρχή), Antik Yunan felsefesinde “ilk ilke”, “başlangıç noktası” ya da “töz” anlamına gelir. Bu kavram, evrende var olan her şeyin kökeninde neyin yattığını sormaya yönelik ilk sistematik çabadır. Etimolojik olarak Yunanca “archē” kelimesinden türemiştir; “başlangıç”, “kök”, “egemen ilke” anlamlarını taşır.
İlk doğa filozofları (Physiologoi), evrende gözlemlenen değişim ve çeşitliliğin ardında bir tür birlik aramışlardır. Bu birliği sağlayan temel madde ya da ilke, onların gözünde “arkhe”dir.
Arkhe arayışı, felsefenin doğuşuna eşlik eder. Milet Okulu’nun kurucusu Thales, arkhe olarak suyu öne sürer. Evrenin ve yaşamın temelini suyun oluşturduğunu savunur. Onu izleyen Anaximandros ise arkhenin maddi bir şey olamayacağını ileri sürerek “apeiron” (sınırsız, belirsiz olan) kavramını ortaya atar. Anaximenes ise temel maddenin hava olduğunu söylemiştir.
Herakleitos’a göre arkhe, sürekli bir değişim sürecidir ve bu değişimi yöneten evrensel yasa logostur. Parmenides ve Elea Okulu ise değişimin bir yanılsama olduğunu, asıl olanın değişmeyen ve bölünmeyen Bir olduğunu savunarak arkhe arayışını ontolojik bir sorunsala dönüştürür.
Platon ve Aristoteles döneminde arkhe artık sadece fiziksel bir töz değil, aynı zamanda metafizik bir ilke hâline gelir. Platon’a göre gerçek varlık idealar dünyasındadır; idealar, görünen şeylerin arkhesidir. Aristoteles ise dört neden öğretisi içinde “ilk neden”i (aitia) sistemleştirerek arkhe anlayışını nedensellik çerçevesine oturtur.
İlk filozoflar için evet. Thales, suyu; Anaximenes, havayı temel madde olarak görür. Ancak Empedokles gibi bazı filozoflar dört elementi (toprak, su, hava, ateş) birlikte arkhe olarak kabul eder. Daha sonra bu anlayış maddeden çok formel yapıya evrilir.
Hayır. Apeiron, Anaximandros’un ortaya attığı özgün bir kavramdır ve belirsiz, tanımsız, sınırsız olanı ifade eder. Arkhe ise genel olarak her şeyin kökeni anlamına gelir. Apeiron, arkhe olasılıklarından biridir.
Dolaylı olarak evet. Modern fizik, maddeyi parçacıklara ayırarak evrenin temel yapıtaşlarını arar. Kuarklar, sicimler, enerji alanları gibi kavramlar bir anlamda günümüzün “arkhe” arayışlarıdır. Ancak bu arayış daha çok matematiksel ve deneysel düzeyde ilerler.
Çünkü felsefi düşüncenin doğduğu yerdir. Arkhe arayışı, dünyayı mitlerden kurtarıp akıl yoluyla açıklama çabasının ilk adımıdır. Varlığın, nedenlerin, evrenin ne olduğu sorusu, düşüncenin sürekliliğini sağlayan temel yapıtaşlarından biridir.
Çağdaş felsefede arkhe, ontolojik bir sorun olmaktan çok, bilgi teorisi ve dil felsefesi bağlamında ele alınır. Derrida gibi bazı postyapısalcı düşünürler, her türlü “ilk ilke” arayışını sorgulayarak arkhe fikrini yapısökümcü bir eleştiriye tabi tutar.
Kitaplarda: Umberto Eco’nun Foucault Sarkacı, arkhe arayışını simgesel olarak işler.
Sinemada: The Matrix (1999), görünen dünyanın ardında bir “asıl gerçek” olduğu fikriyle arkhe temalıdır.
Video oyunlarında: Assassin’s Creed serisinde tarihsel olayların ardında tek bir ilke veya güç arayışı vurgulanır.
Tiyatroda: Beckett’in Godot’yu Beklerken oyununda varoluşun anlamı ve temeli sorgulanır — bu da arkhe arayışının absürd bir yorumudur.
Arkhe, yalnızca bir felsefi kavram değil; düşünmenin, anlamaya çalışmanın, dünyayı düzenli hâle getirme çabasının ilk adımıdır. İnsan zihni doğası gereği köken arar. Bu arayış, ister suyla başlasın, ister boşlukla, isterse kuantum alanlarıyla — insanın evren karşısındaki konumunu ve merakını simgeler.
Arkhe, aynı zamanda felsefenin şu cümleyle başladığını hatırlatır:
“Her şeyin bir nedeni vardır.”
► POPÜLER BİLİM
► ZİHİN
► ZEN FELSEFESİ
► WABİ SABİ
► DİYALEKTİK