Kameranın ardında soran, düşünen, kaybolmayı ve yeniden bulmayı bilen bir ses.
Angela Ismailos, Yunan asıllı Kanadalı yönetmen, yapımcı ve aktris olarak çağdaş belgesel sinemasının dikkat çeken isimlerinden biridir. En çok 2009 yapımı Great Directors filmiyle tanınır. Bu belgesel, sinema tarihine yön vermiş yönetmenlerle yapılmış kapsamlı söyleşilerden oluşur ve yönetmenin sinemayı bir düşünce mekânı olarak görmesinin en somut ifadesidir.
Ismailos, Montreal’de doğmuş, New York ve Paris’te sinema eğitimi almıştır. Uluslararası sanat çevreleriyle kurduğu ilişkiler, onun sinemayı hem entelektüel hem sezgisel bir alan olarak değerlendirmesine olanak tanımıştır. Kendisini “kamera karşısında bir izleyici, kamera arkasında bir öğrenci” olarak tanımlar.
2000’lerin başında kısa filmlerle başladığı sinema serüveni, 2009’da Great Directors ile geniş kitlelere ulaştı. Bu filmde Ismailos, Bernardo Bertolucci, Agnès Varda, David Lynch, Todd Haynes, Ken Loach, Catherine Breillat, Stephen Frears, John Sayles ve Liliana Cavani gibi dokuz büyük yönetmenle sinema, yaratıcılık ve özgürlük üzerine derin söyleşiler gerçekleştirir.
Film yalnızca bir röportaj derlemesi değildir; Ismailos’un kendi sinema arayışını da yansıtan kişisel bir yolculuktur. Yönetmen, bu filmle birlikte sinemanın yalnızca biçimsel bir sanat değil, düşünsel bir pratik olduğunu savunur. Kamera, onun elinde hem felsefi bir alet hem de ruhsal bir aynadır.
2012’de Nocturnal Ecstasy adlı kısa belgeseliyle insanın geceyle, sessizlikle ve arzuyla kurduğu ilişkiyi işler. 2015’te başladığı Just a Dream Away projesi ise, yirminci yüzyıl sanatında kadın bakışının temsilini irdeleyen bir sinema denemesidir.
Angela Ismailos’un Great Directors filmi, sinema dünyasında dikkat çekici bir ilgi uyandırsa da eleştirmenler arasında farklı değerlendirmelere yol açtı. Eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes’ta 38 eleştirmenin yorumuna göre filmin olumlu görüş oranı %66 olarak belirlendi; genel kanaat, “Great Directors, on farklı yönetmene odaklanarak kendini fazla dağıtıyor; ancak bu yüzeysel bakış bile mesleğe aşina olmayan izleyiciler için ilgi çekici bir giriş niteliğinde*” şeklindeydi. Metacritic sitesinde ise film, 10 eleştirmenin ortalamasına göre 49 puan aldı. Pek çok eleştirmen filmi “karışık” buldu. Bazıları, Ismailos’un büyük yönetmenlerle yaptığı söyleşilerin sinemaya dair anlamlı bir içgörü sunduğunu ve filmi “aydınlatıcı bir sinema sohbeti” olarak nitelendirirken, özellikle DVD Talk, yapımı “sinemanın anlamı ve yapım süreci üzerine kurulmuş, akıcı, ayrıcalıklı ve zihin açıcı bir diyalog” olarak övdü. Ancak The Guardian farklı bir bakış getirdi: filme yöneltilen en temel eleştiri, yapısal bir dağınıklık ve tematik bütünlük eksikliğiydi. Gazeteye göre, “filmde tutarlı bir düzen yok; Todd Haynes bir anda Fassbinder’den söz ederken, Agnès Varda kendisine ‘Yeni Dalga’nın büyükannesi’ denmesine yanıt arıyor. Oysa onlardan birinin filmini izlemek, çok daha öğretici olurdu.” Benzer biçimde Los Angeles Times, Great Directors’ı bir “özseverlik belgeseli” olarak tanımladı ve yönetmenin kendi sinema tutkusunu öne çıkarırken sinematografik bir derinlik kuramadığını ileri sürdü. Bu farklı yaklaşımlar, filmin hem samimi hem dağınık yapısına işaret ediyordu. Great Directors, eleştirmenlerin kutuplaşan yorumları arasında bile, sinema tarihine meraklı izleyiciler için büyük ustaların düşünce dünyasına açılan özgün bir pencere olmayı sürdürdü.
► Great Directors neden önemlidir?
Çünkü bu film, sinema tarihinin yaşayan hafızasıyla yapılan bir sohbet gibidir. Ismailos, her yönetmeni yalnızca kariyeri üzerinden değil, varoluşsal sorularla ele alır. “Neden film çekiyoruz?” sorusu, bu belgeselin merkezinde yer alır.
► Ismailos’un sinema dili nasıl tanımlanabilir?
Minimalist ama entelektüel. Görsel sadelik içinde düşünsel derinlik arar. Kadrajları, bir düşüncenin yankısı gibidir. Anlatısı röportajdan çok bir meditasyon biçimini alır.
► Kadın yönetmen kimliğini nasıl kurar?
Ismailos, feminizmi ideolojik değil, varoluşsal bir alan olarak görür. Kadınların kendi “görme biçimlerini” yaratması gerektiğini söyler. Onun sinemasında kadın, seyreden değil, kendi bakışını kuran figürdür.
► Yunan kökeni sinemasına nasıl yansır?
Medeniyetin beşiği olarak gördüğü Yunanistan, onun için mitolojik bir arka plandır. Tragedya, kader, suç ve arınma temaları Ismailos’un karakterlerinde yankı bulur.
► Ismailos günümüzde ne yapıyor?
Son yıllarda Atina ve New York arasında gidip gelmekte, dijital platformlar için yeni bir belgesel projesi üzerinde çalışmaktadır. Bu projenin merkezinde, sinema ve rüya arasındaki ilişki yer alır.
Ismailos’un Great Directors’u, yalnızca belgesel türünde değil, sinema düşüncesinin evriminde de önemli bir yer edinmiştir. Film, Cannes ve Toronto Film Festivalleri’nde gösterilmiş, özellikle akademik çevrelerde “sinemanın sineması” olarak değerlendirilmiştir. 2010’lardan sonra kadın yönetmenlerin görünürlüğü arttıkça, Ismailos’un filmi bir tür referans kaynağına dönüşmüştür.
Angela Ismailos, sinemayı bir sanat dalı olmaktan çok, bir bilinç alanı olarak ele alır. Onun eserleri, izleyiciden yalnızca görmesini değil, düşünmesini de ister. Sinema tarihi içinde “sessiz ama derin” bir iz bırakmış; felsefi ve estetik sorgulamayı kişisel bir yolculuğa dönüştürmüştür.
► BAĞIMSIZ SİNEMA
► BAĞIMSIZ YÖNETMEN
► FEMİNİZM
► AUTEUR
► YORGOS LANTHIMOS