Anarşizm, devletin, otoritenin ve hiyerarşik yapıların gereksiz, baskıcı ve zararlı olduğunu savunan bir siyasi teoridir.
Bireysel özgürlüğü ve gönüllü işbirliğini esas alır.
Devletin ortadan kaldırılması gerektiğini ve toplumun kendiliğinden örgütlenmesi gerektiğini savunur.
Ekonomik, toplumsal ve kültürel boyutları olan bir ideolojidir.
Anarşizm, hem siyasi bir felsefe hem de sosyal hareket olarak tarih boyunca birçok farklı biçimde ortaya çıkmıştır.
Anarşizmin kökleri Antik Çağ’a kadar uzanır. Ancak modern anlamda anarşizm, 18. ve 19. yüzyıllarda sosyalist hareketler içinde şekillenmiştir.
Taoizm (Lao Tzu), Antik Yunan’daki bazı düşünürler (Örneğin: Zenon), devletin gereksizliğini savunmuştur.
Orta Çağ’daki bazı toplumsal isyanlar (örneğin Köylü Ayaklanmaları), anarşist temalar taşımıştır.
Pierre-Joseph Proudhon (1840): “Mülkiyet hırsızlıktır” diyerek anarşizmin teorik temelini attı.
Mihail Bakunin: Devlete karşı devrimci bir mücadele savundu.
Peter Kropotkin: Karşılıklı yardımlaşma ve gönüllü toplulukları savundu.
İspanya’daki anarşist hareket, en büyük deneylerden birini gerçekleştirdi.
CNT ve FAI gibi gruplar, kolektif bir toplum inşa etmeye çalıştı.
Hacktivist hareketler (Anonim grubu, WikiLeaks vb.)
Ekolojik anarşizm, feminist anarşizm gibi yeni akımlar.
Anarşizm, tarih boyunca sürekli olarak devlet karşıtı bir duruş sergileyerek gelişmiştir.
Devleti ve toplumu bir baskı mekanizması olarak görür.
Max Stirner’in “Ego ve Kendisi” kitabı bu düşüncenin temel eseridir.
Toplumsal dayanışma ve mülkiyetin kolektif olmasını savunur.
Mihail Bakunin bu akımın öncüsüdür.
Devletin ve özel mülkiyetin tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini savunur.
Peter Kropotkin ve Errico Malatesta, bu görüşün önemli temsilcilerindendir.
İşçilerin sendikalar aracılığıyla devleti ve kapitalizmi ortadan kaldırmasını savunur.
İspanyol CNT (Confederación Nacional del Trabajo) bu görüşün bir uygulamasıdır.
Murray Bookchin’in “Toplumsal Ekoloji” teorisi üzerine kurulmuştur.
Kapitalizmin ve devletin ekolojik tahribata neden olduğunu savunur.
Anarşizm içinde farklı ekoller bulunsa da hepsi devletin ortadan kaldırılması gerektiği konusunda hemfikirdir.
Kapitalizm eleştirisi: Devlet destekli kapitalizmin toplumsal eşitsizliği artırdığını savunur.
Devlet karşıtlığı: Devletin toplumsal refahın önünde bir engel olduğu iddia edilir.
Özgürlükçü toplum anlayışı: İnsanların kendi kendilerini yönettiği, merkezi olmayan bir yönetim modeli önerir.
Anarşizm, hem sol hem de sağ politik düşünceler içinde tartışılan bir ideolojidir.
Anarşizm, mülkiyet anlayışı konusunda farklı ekollere bölünmüştür. Genel olarak özel mülkiyet karşıtıdır ancak bireysel kullanım hakkını savunan anarşist akımlar da vardır.
Kapitalist özel mülkiyet sisteminin sömürüye dayandığını savunur.
Malların ve üretim araçlarının kolektif olarak yönetilmesi gerektiğini belirtir.
“Herkese ihtiyacı kadar” ilkesine dayalı bir ekonomi önerir.
Üretim, bireyler tarafından değil, toplumun ortak kararlarıyla düzenlenmelidir.
Devletsiz, sınıfsız ve parasız bir toplum hedefler.
Mülkiyet tamamen kaldırılmalı, herkes toplumsal üretime katkı sağlamalıdır.
Peter Kropotkin’in “Karşılıklı Yardımlaşma” teorisi bu görüşü destekler.
Pierre-Joseph Proudhon, özel mülkiyetin baskıcı olduğunu ancak kişisel kullanım hakkının korunması gerektiğini savunmuştur.
“Mülkiyet hırsızlıktır” sözü, üretim araçlarının tekelleşmesini eleştirir.
Proudhon’a göre, küçük üretim birimlerinin sahiplenilmesi sorun yaratmaz, ancak büyük şirketler ve devlet tarafından kontrol edilen mülkiyet tehlikelidir.
Bireysel mülkiyeti ve serbest pazarı savunan anarşist bir görüştür.
Devletin tamamen kaldırılması gerektiğini ancak kapitalizmin korunması gerektiğini öne sürer.
Laissez-faire (bırakınız yapsınlar) anlayışına dayanır.
Sonuç olarak, anarşizmin büyük bir kısmı özel mülkiyetin kaldırılması gerektiğini savunurken, bazı akımlar bireysel mülkiyeti savunarak kolektif mülkiyete karşı çıkmıştır.
Anarşizm, sadece bir teorik akım değildir; tarih boyunca bazı topluluklar anarşist ilkeleri pratiğe dökmeye çalışmıştır. İşte gerçek dünyadaki anarşist komünler ve deneyler:
Fransa-Prusya Savaşı sonrası, Paris halkı kısa süreli bir anarşist-özgürlükçü yönetim kurdu.
Devletin merkezi otoritesi kaldırıldı ve halk konseyleriyle yönetim sağlandı.
Özel mülkiyetin kamulaştırılması ve işçi haklarının güçlendirilmesi hedeflendi.
Ancak, Fransız ordusunun müdahalesiyle bastırıldı.
İspanya İç Savaşı sırasında, anarşistler Katalonya ve Aragon bölgelerinde komünler kurdular.
Mülkiyet kaldırıldı, fabrikalar ve tarlalar işçi kolektifleri tarafından yönetildi.
Karşılıklı yardımlaşma temelli bir ekonomi kuruldu.
Ancak iç savaşın Franco’nun zaferiyle sona ermesiyle komünler dağıtıldı.
Nestor Mahno liderliğindeki isyancı gruplar, Ukrayna’da bağımsız bir anarşist toplum oluşturmaya çalıştı.
Toprak mülkiyeti kaldırıldı, yerel konseyler tarafından yönetim sağlandı.
Hem Beyaz Ordu’ya hem de Bolşeviklere karşı savaştılar.
Sonunda Kızıl Ordu tarafından bastırıldılar.
Danimarka’nın Kopenhag şehrinde kurulan özerk bir anarşist topluluktur.
Devlet müdahalesi olmadan, kolektif yönetim sistemiyle işleyen bir yaşam alanıdır.
Uyuşturucu politikaları, anti-otoriter yapı ve sanatçı komünleri ile tanınır.
Danimarka devletiyle zaman zaman hukuki gerilimler yaşansa da hâlâ varlığını sürdürmektedir.
Kuzey Suriye’deki Kürt bölgelerinde, doğrudan demokrasiye dayalı bir sistem oluşturulmuştur.
Murray Bookchin’in “Demokratik Konfederalizm” modeli uygulanmaktadır.
Devlet yerine komünal yönetim sistemleri kullanılmaktadır.
Kadın hakları, ekolojik bilinç ve halk meclisleri öne çıkmaktadır.
Gerçek dünyada anarşizmin uygulanması zor olmuştur, ancak bazı dönemlerde başarılı anarşist komünler ortaya çıkmıştır.
Anarşist hareketler tarih boyunca çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bunun başlıca nedenleri şunlardır:
Devletsiz bir toplum hedefleyen anarşist hareketler, devletlerin ağır baskısıyla karşılaşmıştır.
Paris Komünü, Kızıl Ordu’nun Mahnovistleri bastırması, İspanya’daki Franco zaferi gibi örneklerde devlet şiddeti etkili olmuştur.
Anarşizm merkezi bir otoriteye karşı olduğu için, disiplinli ve koordineli hareket etmekte zorlanmıştır.
Bolşevik Devrimi gibi merkeziyetçi devrimler daha başarılı olurken, anarşist hareketler parçalanmıştır.
Anarşist topluluklar genellikle uzun vadeli ekonomik sürdürülebilirlik sağlayamamıştır.
Kaynak yönetimi konusunda merkezi bir otorite olmayınca, ekonomik krizlerle karşılaşmışlardır.
Anarşist gruplar arasında sık sık ideolojik bölünmeler yaşanmıştır.
Örneğin, İspanya İç Savaşı sırasında anarşistler ve komünistler arasında ciddi çatışmalar olmuştur.
Anarşist hareketler, çoğu zaman yeterli uluslararası desteği sağlayamamıştır.
Çoğu devrimci hareketin aksine, güçlü müttefikleri olmadığı için dış müdahalelere karşı savunmasız kalmışlardır.
Anarşizmin başarısız olmasının temel nedenleri; dış baskılar, örgütlenme eksikliği ve ekonomik sürdürülebilirlik problemleridir.
KİTAP DÜNYASINDA ANARŞİZM
“Tanrılar Mezarlığı” – Pierre-Joseph Proudhon
“Ekmek ve Özgürlük” – Peter Kropotkin
“Kapitalizme Karşı Anarşizm” – Errico Malatesta
SİNEMADA ANARŞİZM
“V for Vendetta” (2005) – Anarşist devrim fikrini ele alan kült film.
“Fight Club” (1999) – Kapitalizm karşıtı anarşist temalar içerir.
“La Patagonia Rebelde” (1974) – Anarşist işçi hareketlerini anlatan bir film.
VİDEO OYUNLARINDA ANARŞİZM
“Bioshock Infinite” – Devletsiz bir toplumu keşfeden bir oyun.
“Deus Ex” – Anarşist hacker gruplarıyla ilgili bir distopya oyunu.
“Metal Gear Solid” – Devletin baskıcı yapısını ele alan oyun serisi.
Anarşizm, edebiyat, sinema ve video oyunlarında geniş bir şekilde işlenen bir felsefedir.
Anarşizm, bireysel özgürlüğü en üst seviyeye çıkaran siyasi felsefelerden biridir.
Devletin zorunlu olmadığını savunarak alternatif yönetim modelleri önermektedir.
Kapitalizme, otoriteye ve baskıya karşı en radikal alternatiflerden biridir.
Anarşizm, modern toplumda halen tartışılan ve birçok siyasi hareketi etkileyen güçlü bir ideolojidir.