ALGI (perception)

ÇEVREMİZDEKİ dünyadan gelen duyusal bilgileri yorumlama ve düzenleme şeklimizi ifade eder. Görsel, işitsel, kokusal, tatsal ve dokunsal uyaranlar dahil olmak üzere duyusal girdiyi seçtiğimiz, düzenlediğimiz ve yorumladığımız süreçleri içerir.

Algı, insanların çevrelerinden aldıkları duyusal bilgileri yorumladıkları ve anlamlandırdıkları süreçtir. Bu süreç, beynin beş duyudan (görme, işitme, dokunma, tat alma ve koku alma) gelen duyusal verileri organize etme, tanımlama ve yorumlayarak çevremizdeki dünyaya ilişkin tutarlı bir anlayış oluşturma becerisini içerir.

Algı, geçmiş deneyimler, dikkat ve bireysel farklılıklar gibi çeşitli faktörlerden etkilenir ve bu da aynı duyusal girdinin farklı yorumlanmasına yol açabilir. Örneğin, iki kişi aynı tabloyu görebilir ancak kişisel deneyimlerine ve sanatsal tercihlerine bağlı olarak farklı algılayabilir.

Algının rolünü gösteren ünlü bir vaka çalışması Simons ve Chabris’in (1999) “Görünmez Goril” deneyidir. Bu çalışmada, katılımcılardan bir basketbol topunu paslaşan insanların videosunu izlemeleri ve pas sayısını saymaları istenmiştir. Video sırasında goril kıyafeti giymiş bir kişi sahnede yürümüş, ancak birçok katılımcı pasları saymaya odaklandıkları için gorili fark edememiştir. Bu çalışma, algının dikkat ve beklentilerimizden nasıl etkilenebileceğini vurgulamaktadır.

Algı, dünyayı anlamlandırmamıza ve çevremizde gezinmemize yardımcı olduğu için günlük yaşamın önemli bir parçasıdır. Algı mekanizmalarını anlamak psikoloji, nörobilim ve yapay zeka gibi alanlarda çok önemlidir.

Algı ve Nöroanatomi Türleri
Algı bizi çevreleyen dünya ile bağlantı kurmamıza olanak veren karmaşık bir süreçtir. Klasik olarak algı beş duyuya ayrılır:

Görsel ya da görsel algı: Işık bilgisini gözlerimize ulaşan görülebilir spektrum dahilinde görme ve algılyabilme kabiliyetidir. Beynin görsel algıdan sorumlu bölgesi artkafa lobudur (birincil görsel korteks V1 ve ikincil görsel korteks V2).

Duyma ya da işitsel algı: İşitilebilir frekans dalgalarının hava ya da başka bir yolla (ses) kulaklarımıza ulaştırdığı bilgileri alma ve anlama kabiliyetidir. İşitsel algının esas aşamasından sorumlu beyin bölgesi temporal loptur (birincil işitsel korteks A1 ve ikincil işitsel korteks A2).

Dokunma, dokunma algısı, somatosensori veya dermal algı: Derimizin yüzeyine aldığımız basınç ve titreşim bilgisini algılama kapasitesidir. Dermal algının esas aşamasından sorumlu bölge yan loptur (birincil somatosensori korteks S1 ve ikincil somatosensori korteks S2).

Koku ya da koku alma algısı: Havada çözülen kimyasal maddelerin bilgilerini (koku) anlayabilme kabiliyetidir. Koku alma algısının temel aşamaları burun soğanı (birincil koku alma korteksi) ve piriformis korteks (ikincil koku alma korteksi) tarafından gerçekleştirilir.

Tat ya da tatma algısı: Tükürükte çözülen kimyasal maddelerin bilgisini (tat) anlamlandırabilme kabiliyetidir. Beynin bu algının temel aşamalarından sorumlu bölgeleri birincil tat alma alanları G1 (Art orta altı girus, ön paryetal, ön insula, ön-paryetal orta operkulum) ve ikincil tat alma alanlarıdır G2 (kaudo lateral ön orbital korteks ve ön singülat korteks).

Klasik beş duyunun yanı sıra farklı algı türlerinin de var olduğunu biliyoruz:

Uzaysal Algı: Etrafın ve kendiyle olan ilişkilerinin farkında olabilme kabiliyetidir. Dermal ve kinestetik algıyla alakalıdır.

Şekil algısı: Bir varlığın sınır ve açıları hakkında, onun dış ana hatları ve kontrastı vasıtasıyla bilgi elde edebilme kabiliyetidir. Görsel ve dermal algıyla alakalıdır.

Vestibüler algı: Yer çekiminin gücünü, kafamız ve zeminin göreceli pozisyonuna göre yorumlayabilme kapasitesidir. Duruşumuzun denge ve kontrolünü muhafaza etmemize yardımcı olur. İşitsel algıyla alakalıdır.

Isı algısı veya termal algı: Derimizin yüzeyindeki ısıyı algılayabilme kabiliyetidir. Dermal algıyla alakalıdır.
Ağrı algısı: çok yüksek ya da çok düşük ısıdaki uyarıcıların yanı sıra zararlı kimyasal veya yüksek basınçlı uyarıcıları yorumlayabilme kapasitesidir. Dermal ve ısı algılamayla alakalıdır.

Kaşınma veya kaşıntı algısı: Derimiz üzerin kaşınma ihtiyacına yol açan zararlı uyarıcıları anlayabilme kabiliyetidir. Dermal algıyla alakalıdır.

İçalgı: Kas ve tendonlarımızın pozisyonu hakkındaki bilgileri anlayabilme kabiliyetidir, bu sayede duruşumuzun ve vücudumuzun her bir parçasının nerde olduğunu anlayabiliriz. Vestibüler ve dermal algıyla alakalıdır.
İçten alıcı algı: iç organlarımızın durumuna işaret eden hisleri yorumlayabilme kapasitesidir.

Zaman algısı: Uyarıcılardaki değişimleri anlayabilme ve zaman içinde bunları düzenleyebilme kabiliyetidir.
Kinestestik algı: çevremiz ve kendi vücudumuzun hareket ve hızı hakkındaki bilgileri yorumlayabilme kabiliyetidir. Görsel, uzaysal, zaman, dermal, içten alıcı, iç algı, vestibüler algıyla alakalıdır.

Kemosensör algı: Tükürükte çözülerek sert tatlara dönüşen kimyasal maddeleri yorumlayabilme kabiliyetidir. Tat alma algısıyal alakalıdır, ancak ikisi de farklı yapıları kullanırlar.

Magnet algı: Magnetik alanlardan alınan bilgileri algılayabilme kapasitesidir. Güvercin gibi hayvanlarda daha gelişmiştir. Ancak insanların da burun kemiği bölgesinde manyettik materyal bulunduğu ve bu sayede magnet algıya sahip olabilecekleri keşfedilmiştir.

Algının Aşamaları
Algı kendi başına oluşan tek bir süreç değildir. Aksine, uyarıcıların doğru biçimde algılanabilmesi için bir dizi aşamadan oluşur. Örneğin, görsel bilgiyi algılamak için ışığın bir objeye yansıması yeterli değildir, retinadaki reseptör hücrelerin uyarılması ve bilginin beynin doğru bölgelerine gönderilmesi gerekir. Algının gerçekleşmesi için bunların hepsi gereklidir. Algı, beyne gönderilen bilgiyi seçip, düzenleyip, yorumlamamız gereken aktif bir süreçtir:

Seçim: Gündelik olarak maruz kaldığımız bilgi miktarı kapasitemizi aşar. Bu sebepten, algılamak istediğimiz bilgileri filtrelememiz ve seçmemiz gerekir. Bu seçim dikkat, tecrübeler, ihtiyaçlar ve tercihler aracılığıyla yapılır.

Organizasyon: Neyi algılayacağımızın farkında olduktan sonra, anlam verebilmek için uyarıcıları gruplar halinde toplamamız gerekir. Algıda sinerji vardır çünkü algılananların genel bir algısıdır ve ayrı uyarıcı özelliklerine bölünemezler. Gestalt prensiplerine göre, uyarıcıların düzenlenmesi rastgele değildir, belli kriterleri takip eder.

Yorumlama: Seçilen tüm uyarıcıları düzenledikten sonra onlara anlam kazandırarak algı sürecini tamamlarız. Yorumlama süreci tecrübelerimiz ve beklentilerimiz tarafından ayarlanır.

Algı Yönetimi Nedir?
Bireyleri güdüleyen, tutum ve davranışlarını belirleyen birçok öğe bulunmaktadır. İnsanlar fikirleri, umutları, korkuları, inançları ve beklentileri olan varlıklardır. Söz konusu yapısal durum var olan mevcut özelliklerin yönetilmesini de beraberinde getirir. Dış etkilere açık olmak insanlığın tabiatında vardır. Kişinin bağlı olduğu ortamla ilişkisini şekillendiren anlama, algı yönetiminin ana unsurudur. Çünkü anlama subjektiftir. Bundan dolayı bireylerin anlama sistemlerine yönelik olarak hazırlanır ve iletişimi de yönetir. Böylece neyin doğru neyin yanlış olacağını belirleme konusundaki hâkimiyet sağlanır.

Algı yönetimine aracılık edecek birçok faktör bir araya gelerek algı yönetiminin amacına uygun bir şekilde uygulanmasını sağlar. Bunlardan en sık kullanılan ve yaygın olanı yazılı ve görsel basın aracılığıyla olan yöntemdir. Aynı zamanda verilmek istenen mesajın içeriği ve onu oluştururken kurulacak iletişiminde etkili olması gerekir. Bu durum geribildirim alınması için gereklidir. Ayrıca istenen hedefe ulaşma konusunda motivasyon oluşabilmesi için gerekli zemin hazırlanmalıdır.

Teknolojik anlamda yaşanan gelişmelere paralel olarak enformasyonun hızlanması ve ulaşılabilirlik konusunda kat edilen yol sonucunda birçok bilgiye rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Her toplum kendine ait değerleri, ulusal çıkarları ve ekonomi politikaları nedeniyle daha avantajlı olma yarışında iyi konumda olmayı hedefliyor. Bunun için de birtakım stratejik hedefler doğrultusunda hareket etmek zorundalar. Bunun da getirisi olarak algı yönetimi, çeşitli yöntemlerle seçilen hedef kitleye empoze edilir.

Algı Yönetimi Neden Önemlidir?
İnsanlık tarihinin başlangıcında uygulanan algı yönetimi, savaş sanatlarıyla başlamıştır. i̇nsanların başarılı olmak, hedeflerine ulaşmak kendini daha iyi bir konuma getirmek için psikolojik üstünlük kurmaya çalışmalarının bir başka yoludur algı yönetimi. elbette ki insanlığın yararına kullanılan ve insan hayatını son derece kolaylaştıran bilim, nasıl atom bombası yapılmasına aracılık edip kötü amaçlar için kullanılıyorsa aynı şey algı yönetimi içinde geçerli. amaç sizin niyetinize göre değişir. dolayısıyla yararlılık, süreklilik ve imaj konusundaki algı yönetimi oldukça önemlidir.

Günümüzdeki bu anlamda yapılan algı yönetiminin amaçları:

Şirket stratejilerinin doğru uygulanmasını sağlamak

Marka bilinirliğinin artırılması

Kişisel gelişim anlamında kendini geliştirmek, özgüven ve itibar kazanmaktır.

Teknolojinin gelişmesine paralel inovasyonel adımlarla birlikte algı yönetiminin daha iyi kavranması için birçok farklı yolun olduğunu söyleyebiliriz. Doğru bir strateji elde edebilmek için algı yönetimi adına sosyal medyada çeşitli konularda iletişim kurulmaktadır. Burada dijital pazarlama adımlarıyla hedef kitlenin etkilenmesi amaçlanmaktadır. Aynı zamanda kendini kişisel anlamda geliştirmek isteyenler imaj ve algı yönetimi konusunda çeşitli online eğitim seçenekleriyle konuya hakim olabilirler. Bu konuda Enstitü sizlere farklı kaynaklar sunmaktadır.

İmaj ve algı yönetimi, yaşamımız için önemli bir kişisel eğitimdir. Konuşma stili, ses tonu, dış görünüş gibi farklı etkiler karşı tarafta bir yargı oluşturmaktadır. Bu yargıyı yöneterek olumlu ya da olumsuz bir etki bırakmak mümkündür. İmajımızı etkin yönetebilmek ve çevremizdeki insanlar tarafından pozitif algılanmak için bu alanda nitelikli bir eğitim son derece etkili olacaktır.

Algı yönetimi, sosyal yaşamımızdan kariyerimize kadar hayatımızın her alanında bilinmesi ve iyi yönetilmesi gereken bir niteliktir. Yansıtmak istediğimiz mesajın ulaşmasını istediğimiz belirli kişi ya da kitleler tarafından anlaşılmasını sağlamadır. Özellikle rekabetin son derece güçlü olduğu iş dünyasında pozitif bir algı oluşturmak, tercih edilebilir olmak ve kendi değerinizi yaratmanın yolu iyi bir imaj ve algı yönetimi ile mümkün.

Stresin Algı Bozukluğuna Etkisi
Stresli olduğunuzda, çevrenizdeki dünyayı daha farklı algılayabilirsiniz. Bu durum, gerçekçi olmayan algılara ve hatta halüsinasyonlara yol açabilir. Stres, algı bozukluğuna yol açabilecek çeşitli mekanizmalar yoluyla etki edebilir.

Dikkat Bozukluğu: Stresli olduğumuzda, dikkatimiz kolayca dağılabilir. Bu durum, çevremizdeki uyaranları doğru bir şekilde algılamamızı engelleyebilir.

Yorumlama Bozukluğu: Stresli olduğumuzda, çevremizdeki uyaranları olumsuz bir şekilde yorumlayabiliriz. Bu durum, gerçekçi olmayan algılara yol açabilir.

Bellek Bozukluğu: Stresli olduğumuzda, dikkatimiz dağılabilir ve yeni bilgiler hatırlamamız zor olabilir. Bu durum, çevremizdeki uyaranları doğru bir şekilde hatırlamamızı engelleyebilir.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com