AFERİSTLER (Fr. affairiste; İng. swindler, speculator)

İŞİNİ gayrimeşrû yollarla yürüten, vurguncu, çıkarcı, dalavereci kimse.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında devlet bürokrasisi ile sermaye sahipleri arasında kalarak maddi menfaat ve çıkar sağlayan bürokrat ve siyasetçileri tanımlamak için kullanılan siyasi bir ifade.

Bu kişiler genellikle 1924’te yeni kurulan Türkiye İş Bankası olanaklarından faydalandıkları için İş Bankası Grubu olarak da anılmıştır. Aferist deyişi de İş Bankası’nın Fransızca karşılığı olan “banque d’affaires”ten gelmektedir.

Bu deyiş sadece İş Bankası çevresi ile sınırlı kalmamış, Türk siyasi tarihinde zaman içinde başkent Ankara’da siyasi nüfuzunu kullanarak ekonomik çıkar sağlayan, hisse senedi satın almak, devlet ihalelerini takip etmek gibi iş takipçiliği yaparak kolay kazanç sağlamayı amaçlayan ve devletin değil kendi çıkarlarını gözeten kişileri tanımlamak için de kullanılmıştır.[1]

Aferistlerin faaliyetleri 1930’lu yıllarda o kadar çok artmış ve bariz yapılır olmuştu ki başbakan İsmet İnönü’nün “Devleti aferistlere yedirmeyeceğim” şeklinde ifadesi bulunmaktadır

İsmet İnönü kimlere “aferistler” derdi?
Bu terimi İsmet İnönü sık kullanır ve genelde de köşe dönücüler, vurguncular, nüfuz tacirleri ve hırsız bürokratlarla içiçeliği vurgulamak kaygısıyla kullanırdı. Bu tür kişilerin Türkiye’ye ağır bedel ödettiğine inanırdı.

Birkaç örnek:
“Harplerde, yangınla yanan evlerin delik deşiğinden fırlayan börtü böcek ve haşerat gibi ortaya vurguncular, yağmacılar, karaborsacılar ve çeşit çeşit aferistler yayılır.”
Reşat N. Güntekin

“İş takipçiliğinin o zamanki adı aferizm’dir. İlk aferizm, Ankara’da iş takip etmeye gelenleri haraca kesmekle başlar. Bu iş takipçileri ya zayıf bakanlara söz geçirecek nüfuzlu kişilerle ortak olmak yahut işinden olmak zorundadırlar. Türk olmayanlar bile Ankaralı bir maske edinmek zorundadırlar. Ankara’dan ancak nüfuzlu milletvekilleri aracılığı ile iş çıkarılabilmektedir.”
(Hasan Pulur, Milliyet, 13 Ocak 2014)

“İş Bankası’nın bir nevi politikacılar bankası olarak kurulmuş olması, cumhuriyet tarihi için pek acıklı bir aferizm salgınının başlangıcı olmuştur. Kolay kazanç elde etmeye çalışanlar, yerli, yabancı, Ankara’da nüfuz tüccarlarını bulmakta ve onlar vasıtası ile bankayı kendi teşebbüsleri içine sürüklemekte idiler. Birkaç defa, bankayı pek ağır ziyanlardan kurtarmak için onu çıkmaz işlere sokmuş olanları kazandırarak kurtarmak lazım gelmiştir. Bu kurtarılanlardan biri, ki on parasız bir subay emeklisi olarak ilk meclise katılmıştı, bir demiryolu mukavelesinden tam 1 milyon 28 bin lira komisyon almıştı. Bu komisyonun ehemmiyetli bir kısmı, İş Bankası’ndaki hesaplarını kapatmaya ancak yetmişti.”
(Falih Rıfkı Atay)

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com