1960’ların devrimci rüzgârları dinmedi ama yön değiştirdi. Toplumsal hareketler daha örgütlü, daha somut taleplerle sahneye çıktı. Soğuk Savaş sertleşti, petrol ambargosu dünyayı sarstı, nükleer tehdit gölgesi büyüdü. Ve disko sahnelerinde, gümüş ışıltılar altında dans eden insanlar aslında hayatta kalmaya çalışıyordu.
Vietnam Savaşı sona erdi (1975), ancak ABD’nin moral üstünlüğü çöktü
Watergate Skandalı (1972–74) → Nixon istifa etti → devletlere güvensizlik arttı
Soğuk Savaş sertleşti: Détente dönemi, silahlanma yarışının duraksadığı ama sona ermediği bir evre
Petrol Krizi (1973): OPEC ambargosu → tüm dünyada enflasyon, durgunluk, işsizlik
Şili Darbesi (1973): Neoliberalizmin ilk laboratuvarı
Feminist Hareketin İkinci Dalgası: Kadın hakları artık oy hakkının ötesinde — iş gücü, beden politikası, eşitlik
Çevreci Hareketin Doğuşu: “Küresel ısınma” ve “ekolojik denge” gibi terimler ilk kez gündemde
Azınlık Hakları, LGBTQ+ hareketi, kürtaj hakkı gibi konular artık kamusal alanda tartışılır
Apple, Microsoft, Atari: Bilgisayar devriminin ilk adımları
DNA’nın yapısının anlaşılması, nükleer enerjinin tartışılması, uzay sondalarının gönderilmesi
Teknoloji halkın gündemine “gelecek” olarak değil, “bugün” olarak girdi
1. 1960’ların birikimi: Devrimci romantizm, 1970’lerde siyasi somutluğa dönüştü
2. Küresel ekonominin tıkanması: Bretton Woods sisteminin çöküşü, dolar altına endeksli olmaktan çıkınca kriz yaygınlaştı
3. Jeopolitik değişim: Üçüncü Dünya ülkeleri sahneye çıkmak istedi ama darbe ve istikrarsızlıkla bastırıldılar
4. Devlete güvenin sarsılması: Watergate, kirli savaşlar, sansür → halk devletten uzaklaştı
Kıyafetler: Yüksek belli pantolonlar, bol paçalar, afro saçlar
Müziğin dili: Disko, funk, punk, glam rock → estetikte radikal özgürlük
Kent yaşamı: Gecekondu, göç, apartman kültürü, ulaşım krizleri
Sokak: Grev, boykot, oturma eylemi → halk doğrudan aktör
1970’ler, “bireysel protesto”dan “örgütlü direniş”e geçişin dönemidir. İdeoloji hâlâ diridir, hatta günlük hayatın içine sızmıştır.
✅ 12 Mart 1971 Muhtırası’nın etkileri sürüyordu
✅ Siyasi kutuplaşma keskinleşti: sağ-sol çatışmaları, sokak şiddeti
✅ Milliyetçi Cephe hükümetleri, koalisyonlar ve kısa süreli iktidarlar dönemi
✅ Ecevit ve “Toprak işleyenin, su kullananın” sloganı
✅ Petrol ve döviz krizi Türkiye’ye ağır biçimde yansıdı
✅ 1978 Maraş Katliamı ve ardından gelen kaotik süreç, 12 Eylül 1980 darbesine zemin hazırladı
Bugün kullanılan birçok sosyal hak ve kimlik temelli politika, 70’lerin örgütlü mücadelelerinden doğdu.
Dijital karşıt kültür, köklerini punk fanzinlerinden, yeraltı örgütlerinden ve sendikal dayanışmalardan alır.
Gündelik yaşamda politik olmanın mümkünlüğünü hatırlatır.
“Başka bir dünya mümkün” diyenler için arkaik değil; ilham verici bir dönemdir.
1970’ler, yalnızca olaylar ve ideolojilerle değil; gündelik dile sızmış küçük semboller, söz kalıpları ve davranış biçimleriyle de hatırlanır.
Bazıları nostaljik, bazıları ironik, bazıları ise devrin ideolojik çatışmasını taşır.
“Bir maniniz yoksa annemler bu akşam size gelecek.”
– Misafirlik kültürünü, mahcubiyeti, ev içi sosyalliği anlatan ikonik bir cümle.
“Aman ha, politikaya karışma!”
– Siyasetin sıradan hayatı zehirlediği dönemde, ailelerin evlatlarına uyarısı.
“Grev var, kapalı.”
– Bir zamanlar dükkan camlarına asılırdı. Hem eylem hem dayanışma göstergesi.
“Çaya gelen çay getirmez!”
– 70’lerin ekonomik daralmasını anlatan nükteci bir söz.
“Yasak kardeşim, bu ülkede her şey yasak!”
– Sıkıyönetim dönemlerinin sokak sesine yansıması.
Leblebi tozu: Ucuz, boğaz yakan ama çocukluğun neşesi
Kesik film şeritleri: Mahallede yakılan film parçaları, sinemaya ulaşmanın yolu
Karneye dayalı alışveriş: Şeker, yağ gibi temel gıda ürünleri için sıraya girmek
Karakalem posterler, duvarlara slogan yazmak: İdeolojinin estetikle buluştuğu nokta
Uzun saç + kaşkol = potansiyel “solcu” yaftası
Bu sözler ve nesneler, yalnızca dönemin değil; o dönemi duyumsama biçimimizin de bir parçasıdır.
70’ler modası, tıpkı siyaseti gibi, iddialı, renkli ve karşıtlıklarla doluydu.
Hem protest bir ifade hem de özgürlük arzusunun estetik izdüşümüydü.
✅ İspanyol paça pantolonlar
✅ Kareli ceketler, geniş yakalı gömlekler
✅ Lacivert okul önlükleri ve beyaz yaka
✅ Trençkot modası (özellikle siyasi gençlikte yaygın)
✅ Dantel perdeli topuzlar, kabarık saçlar, karpuz kol elbiseler
Hippie etkisi: Çiçek desenli gömlekler, saç bantları
Disko modası: Parlak taytlar, platform topuklar, payetli elbiseler
Punk tarzı (sonlara doğru): Deri ceket, zımbalı aksesuarlar
Uniseks giyim yaygınlaştı: Kadın–erkek giyimi sınırları bulanıklaştı
Androjen ikonlar: David Bowie gibi cinsiyet normlarını kıran figürler
Moda, o yıllarda sadece stil değil; toplumsal duruşun dışa vurumu olarak da algılanırdı.
İspanyol paça bir pantolon, bazen yalnızca moda değil; bir dünya görüşüydü.
70’ler, sokakların yalnızca yüründüğü değil; tarih yazıldığı yerler olduğu bir on yıldı.
Sosyal hareketler bu dönemde daha örgütlü, sınıfsal ve ideolojik boyut kazandı.
Feminist ikinci dalga: Cinsellik, çalışma hayatı, kürtaj hakkı
Afro-Amerikan hak mücadelesi: Siyah güç hareketi (Black Power)
LGBTQ+ hareketi: Stonewall’dan sonra ilk örgütlenmeler
Yeşil hareketin doğuşu: Ekolojik duyarlılık ilk defa politik alana girdi
Punk ve anarşist hareketler: Kültürel ve siyasal sistem karşıtlığı
İşçi sınıfı mücadelesi: DİSK’in yükselişi, 1 Mayıs 1977
Öğrenci hareketleri: Dev-Genç, FKF, MTTB
Köylü hareketleri: Toprak reformu talepleri
Kadınlar: Kadın dernekleri ve mahalle dayanışmaları
1978 Maraş Katliamı ve Alevi direnişi: Mezhepsel kimlik ve devlet şiddetiyle yüzleşme
Sendikalizm: “İşgal, grev, direniş” üçlüsü yaygınlaştı
Bu dönemde sosyal hareketler:
✅ Salt tepki değil; alternatif üretme çabası taşıdı
✅ Sınıf, kimlik, ideoloji gibi katmanları üst üste taşıdı
✅ Kültürel, ekonomik ve duygusal bir muhalefet zemini oluşturdu
1970’ler, hareketin yalnızca sokakta değil; kalpte, evde, iş yerinde ve okul sıralarında da yaşandığı bir on yıldı.
Müzik Dünyasında
Pink Floyd – The Dark Side of the Moon
David Bowie – Ziggy Stardust
Bee Gees – Saturday Night Fever
Sex Pistols – Never Mind the Bollocks
Fikret Kızılok – Not Defterimden
Sinemada ve Belgeselde
One Flew Over the Cuckoo’s Nest – Bireyin sisteme başkaldırısı
Network – Medyanın politik manipülasyonu
The Battle of Chile – 1973 darbesinin belgeseli
Züğürt Ağa, Sürü, Selvi Boylum Al Yazmalım – Türkiye’de yaşanan sınıf, göç, aşk ve değişim anlatılır.
Kitap Dünyasında
Discipline and Punish – Michel Foucault
Küçük Burjuvalar – Bertolt Brecht
Aşk ve Başkaldırı – Füruğ Ferruhzad
Yaşar Kemal – Yer Demir Gök Bakır
1970’ler, hem dünyanın hem de bireyin sertleştiği, keskinleştiği, netleştiği bir on yıldır.
Devrim hayal olmaktan çıkıp gerçek talebe dönüşmüştür. Ama aynı zamanda bu on yıl, baskının, kontrolün ve gerici reflekslerin de yükseldiği bir dönemdir.
1970’ler, fikirle eylem arasındaki en kısa mesafenin yaşandığı zamandır. Kimi zaman dans ederek, kimi zaman yumruğunu sıkarak… ama hep sahnedeydi.
Bu madde ilginizi çektiyse aşağıdakilere de göz atabilirsiniz:
DİRENİŞ VE TARİHSEL GELİŞİMİ – Sessiz Başkaldırının Gücü
VAROLUŞÇULUK – Anlam Yoksa, Sen Yarat
POPÜLİZM – Söz Kimin? Ses Kimin?