MIT’nin teklifiyle ABD’ye gitti, Nobel’le döndü: Süleyman değil, Daron Acemoğlu diyeceksiniz

Ekonominin salt rakamlardan ibaret olmadığını belirten, her zaman demokrasi vurgusu yapan Nobel Ekonomi Ödülü'nün yeni sahiplerinden Daron Acemoğlu'nun, "Erdoğan'ı devirmek yetmez" diyecek kadar cesur olduğunu hatırlamalı. Kemal Kılıçdaroğlu tarafından 'Türk ekonomisinin kurtarıcısı' olarak lanse edildiğini de tabii…

Ekonomi Ödülü, 1968 yılında İsveç Merkez Bankası tarafından Alfred Nobel’in anısına ekonomi alanında verilmeye başlandı. Ödül, ilk kez 1969’da sahibini buldu. Son sahipleri ise MIT’de (Massachusetts Institute of Technology) ekonomi profesörü olan Daron Acemoğlu ile birlikte Simon Johnson ve James A. Robinson oldu.

Ödül, “kurumların nasıl oluştuğu ve refahı nasıl etkilediği konusundaki çalışmaları” nedeniyle üç bilim insanına verildi.

Hatırlanacağı üzre, bu üç ekonomist ulusların zenginleşmesi konusunda, coğrafi ve ekonomik açıdan farklı özelliklere sahip ülkeleri kıyaslayarak, kurumların yapısının bu süreçte belirleyici faktör olduğuna ilişkin çıkarımlarda bulunmuşlardı.

Acemoğlu, Orhan Pamuk (2006 – Edebiyat) ve Aziz Sancar’ın (2015 – Kimya) ardından Türkiye’ye Nobel ödülü kazandıran üçüncü isim oldu.

Peki, kimdir Daron Acemoğlu? Neyi savunur?

ANNE MÜDÜR – BABA ÖĞRETİM ÜYESİ

İktisatçı Daron Acemoğlu, 1967 yılında Ermeni bir anne-babanın çocuğu olarak İstanbul’da, Kadıköy’de (Moda) dünyaya gelir.

Annesi İrma Acemoğlu öğretmen; Aramyan Uncuyan ilkokulunun eski müdürlerinden. Şair ve edebiyatçı kimliğiyle biliniyor daha çok.

Babası Kevork Acemoğlu ise öğretim üyesi, İstanbul Hukuk Fakültesi’nde… Tanınmış ticaret hukuku uzmanlarından biri.

Baba, Beykoz Surp Nigoğos Ermeni Kilisesi Vakfı’nın kanuni işlerini yürütür. 9 Nisan 1970 tarihli Milliyet gazetesinde yayınlanan makalesinde, “Ermeniler, kendilerini Türkler’in kaderlerine bağlamışlardır. Türkiye’nin fiziki ve manevi bütünlüğüne karşı çıkacak tek kişi yoktur aramızda” diyerek, Asala terörünü kınar.

Yön Bildirisi imzacılarındandır. Yön Bildirisi, Muammer Aksoy’dan, Mete Tuncay’a; Deniz Baykal’dan Tunca Toskay’a; Çetin Altan’dan Fakir Baykurt’a; tiyatrocusundan, askerine; ev hanımından işsizine kadar birçok imzanın bulunduğu bir bildiridir.

MIT’DE 33 YAŞINDA PROFESÖR OLDU

Rivayet edilir ki, Daron Acemoğlu kendini tatmin eden bir kurum bulamadığından, Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra 1989’da İngiltere’ye gider. 1990’da London School of Economics’te matematiksel ekonomi ve ekonometri alanında yüksek lisans derecesi ve 1992’de London School of Economics’te ekonomi alanında doktora derecesi alır. Henüz 25’indeyken yani…

Onun bu parlak başlangıcı MIT’nin ilgisini çeker ve teklif alır. Acemoğlu da tereddüt etmeksizin teklifi kabul eder; 1993 yılında ABD’deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) göreve başlar. 33 yaşında da profesör olur.

Acemoğlu’nun lise döneminde yaşadığı bir anı sosyal medyada çok konuşulur. Ödül sonrası daha fazla gündeme gelecektir. Ama tekrar etme pahasına anımsatalım:

Saruhan Doğan, Acemoğlu’nun Galatasaray Lisesi’nde dönem arkadaşıdır. O anlatır:

“12 Eylül kararıyla faşizme yakın bir rüzgâr esti okulda. Bazı hocalarımız bu rüzgâra kapıldı. ‘Muhafazakâr bir kültür yerleştirelim, gençlerimiz komünist olmasın, namaz kılsın’ düşüncesiyle hareket ediyordu bazı hocalarımız. Bir tarih hocamız derste bir arkadaşımızı kaldırdı ve ona ismini sordu, hâlbuki ismini biliyordu. ‘Daron’ dedi arkadaşımız. ‘Böyle Türk ismi olmaz, bundan sonra senin adın Süleyman’ diyerek yerine oturttu arkadaşımızı.”

Yıllar sonra Acemoğlu’nun, “O gün birinizin kalkıp bir şey söylemesini beklerdim, hiçbiriniz kalkmadınız” diyerek sitem ettiği söylenir.

Yine kendisiyle yapılan bir söyleşiden, Merkez Bankası’na mektup yazdığı, danışman olmak istediği, ancak kendisiyle ilgilenmediğini de öğreniriz. Demek ki, o dönemde de ancak Batı yahut ABD keşfettikten sonra kişinin değerini anlama alışkanlığımız varmış.

DOĞUŞTAN YAZAR

Ekonominin salt rakamlardan ibaret olduğu kanısı yaygındır. Toplumdan bağımsız, kendi yatağında debelendiği vehmi vardır.

Acemoğlu, bu fasit daireyi kırar; ekonomi politik alanında çalışır ve bu ona hatırı sayılır bir şöhret kazandırır.

Enis Batur kadar üretken midir, tartışılır, ama ‘doğuştan yazar’ (natural born writer) olarak kabul edilen akademisyenlerden… Bir makale için aylarca araştırma yapıp, iki misli kadar da yazmak için zamana ihtiyaç duyan akademisyenler gibi değildir.

Uzun zamandır Simon Johnson ve James A. Robinson ile birlikte çalışır, birlikte yazar.

Hatta, Robinson ile birlikte Diktatörlük ve Demokrasinin Ekonomik Kökenleri (2006) ve Ulusların Çöküşü (2012) kitaplarını yazar.

Ulusların Çöküşü (2012) yoksul bir toplumun zengin bir toplum haline gelmesi için siyasal bir geçirmesi gerektiği görüşünü ortaya koyar.

İki iktisatçı bunun için sıradan yurttaşların, Fransa, Japonya, Botsvana, ABD örneklerinde olduğu gibi siyasal güce ulaşması gerektiğini savunur.

Daron Acemoğlu, geçmiş röportajlarından birinde, “demokrasi, siyasi kurumlar ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki ve diktatörlük baskısı gibi” çalışma konularını “ergenlik çağında, özellikle yakın zamanda askeri darbe yaşamış bir ülkede büyürken” merak etmeye başladığını söyler.

Hrank Dink suikastına dair de şunları söyler: “Bu kadar genç, bu kadar pozitif bir insanın hayatının alınması inanılmayacak bir kötülük. Cinayetin, genel toplum üzerine etkisi ise artan milliyetçiliğin bir sembolü olmasında. O açıdan hem pozitif hem negatif gelişmeler oldu. Onca insanın Hrant Dink’i desteklemesi, cenazesine gitmesi çok iyiydi. Ama bu cinayete yol açan milliyetçilik hâlâ var. Ve bu adamı bu çocuk mu öldürdü? Belki gerçekten her şey karışık, belki de yanıt verilmesini istemiyorlar. Türkiye’deki Ermeni cemaati için karışık bir mesaj bu. Bir yanda milliyetçilik gerçekten kanlı bir tehdit haline gelmiş, onun yanında da Türkiye’nin büyük bir kesimi çok hoşgörülü, çok pozitif bakıyor. Aynı soruya geliyoruz: Türkiye’nin geleceği ne? Eğer demokratik olarak devam ederse, AB ile ilişkilerini kuvvetlendirirse, demokrasiyi, ‘çoğunluğun diktası’ değil de, ‘tavizlerle konsensüs geliştiren kurumlar’ diye anlarsa, Ermeniler de, Museviler de, Rumlar da, Türkler de, Kürtler de Türkiye’de yaşayabilir. Ama eğer bir MHP-asker koalisyonu daha da kuvvetlenirse, bunun Ermeniler üzerinde etkisi olabilir. Türkiye’deki Ermenilerin birçoğu, değişik periyotlarda Türkiye’den ayrıldı. 1960’larda, 1970’lerde… Eğer Ermeniler hayatları için yeniden korkmaya başlarsa, böyle bir ‘exodus’ yine ortaya çıkabilir. Çok acı verici olur bu.”

“ERDOĞAN’I DEVİRMİK YETMEZ” DEMİŞTİ

Evet; çok yazıyor Acemoğlu, ama günümüzün en çok atıf yapılan iktisatçılardan da biri.

Makro ekonomi, global gelir dağılımı gibi netameli konulara dalıyor. Buna rağmen adeta seri üretim yapıyor.

Bundan olsa gerek, Speech Recognition programları kullandığı rivayet ediliyor.

E, meyve veren ağaç taşlanır sonuçta…

Aldığı çok sayıda ödül arasında Amerikan Ekonomi Derneği’nin verdiği John Bates Clark Madalyası da vardır.

Ama söz uçar, sözle birlikte madalyalar, ödüller de unutulur, ama yazı kalır.

Bu sebeple, “Erdoğan’ı devirmek yetmez” diyecek kadar cesur olduğunu hatırlamalı. Kemal Kılıçdaroğlu tarafından ‘Türk ekonomisinin kurtarıcısı’ olarak lanse edildiğini de tabii…

Gezi’ye ilişkin sözleriyle bitirelim o halde yazıyı:

“Taksim Meydanı’nda birkaç yüz kişinin katıldığı bir barışçıl protesto olarak başlayan bu hareket Türk demokrasisini ilerleyen yıllarda iki nedenden dolayı tanımlayabilir. Birincisi, demokrasi sadece sandıkta olmaz, özellikle de oy pusulasındaki seçenekler Türkiye’de olduğu gibi çekicilikten uzaksa. (…) İkincisi, bu protestoların ve doğabilecek siyasi hareketlerin, Erdoğan’ın 1998 yılında ‘Bu ülkede Beyaz Türkler ve Siyah Türkler var. Kardeşiniz Tayyip Siyah Türklerdendir’ şeklinde ifade etti, son yirmi yılın köklü ancak bayatlamış siyasi bölünmelerini aşma şansı çok büyük. Ancak bu olayları bir dönüm noktası haline getiren şey Türk kamuoyunun geniş bir bölümündeki rahatsızlığın açığa çıkmış olması ve Türk medyası bunu göz ardı etmeye devam etse bile rahatsızlıkla ilgili bilgi yayılacak. Cin şişeden çıktı bir kere. Ne cin ne de Türkiye demokrasisi artık geriye çekilebilir.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com