“Ankara’ya her gidişimde Rahmi, (Koç) İnan’ın da katıldığı bir davet organize ediyordu. İlk karşılaşmamızda İnan’ın da dahil olduğu bir grupla, Ankara Palas’ta yemeğe çıkmıştık. Yemekte Ömer İnönü de vardı. İnan beni dansa kaldırmak istedi. ‘Ben dans etmem’ yanıtını verince kös kös yerine oturdu. Kızdığı her halinden belliydi. Yani ilk tanışmamızın onda olumlu bir izlenim bırakmadığımı sanıyorum. ‘Vay bu kızı alacak adamın haline’ diye düşünmüş.
Bir defasında Otoyol’un genel müdürü olarak katıldığı toplantıda ona dönük salvolarla, ‘Siz otomotivciler, lastikçiler hep böyle ukala mısınız?’ diye sorduğumda, gözlerindeki hiddeti şimdi bile anımsıyorum. İşin ilginç yanı İnan o toplantıda ben ortalığı kasıp kavururken, bana alıcı gözle bakmaya başlamış. Yani o bilinen, ‘büyük aşklar büyük kavgalarla başlar’ kuralı bir kez daha doğrulanmaktaymış.”
Yazının girişindeki bu iki paragraf, merhume Suna Kıraç’ın, “Ömrümden Uzun İdeallerim Var” adlı otobiyografisinden alıntı. Suna Hanım, eşi İnan Kıraç ile ilişkilerinin nasıl başladığını anlatıyor.
İnan Kıraç ve abisi Can Kıraç, Koç Holding’in bugünlere gelmesinde en fazla emeği olan profesyonel yöneticiler. İkisi de Vehbi Koç’un himayesinde gruba katıldı ve emekliliklerine kadar çok önemli görevler aldılar. İnan Kıraç daha sonra aileye damat da oldu. Peki, bugünlerde ikinci evliliği ve mahkeme intikal eden aile meseleleriyle gündeme gelen İnan Kıraç kimdir?
İnan Kıraç bir memur çocuğu. Daha 9 yaşındayken annesini kaybetmiş. İki kardeşin babaları da 17 yaşında hastalıktan ölmüş. Babaları Ali Numan Kıraç, bizzat Atatürk’ün talimatıyla Eskişehir’de “Dry Farming” (Kuru Tarım) üzerine bir çiftlik kurmakla görevlendirilmiş ve eğitim alması için Amerika’ya gönderilmiş. Ali Numan Kıraç ve eşi Semiha Kıraç Atatürk’ün yakın çevresinden. Sık sık Gazi’nin sofrasında bulunmuş isimler.
Ailesini kaybettikten sonra İnan Kıraç, akrabalarından uzakta yaşama tek başına tutunmuş biri. Suna Kıraç ondan bahsederken, “Bana sadece şoförü Hasan Özgel’i getirdi. Ona çeyizimin en değerli parçası derdi” diye anlatıyor İnan Kıraç’ın yalnızlığını. İnan Kıraç’ın Koç Holding’e girişi, abisi Can Kıraç’tan sonra olur. Can Kıraç holdingde çalışırken, aslında kardeşini de getirmek ister ama Vehbi Koç engeline takılır. Yani aynı aileden iki kişiyi istihdam etmeme prensibine. Can Kıraç holdingde Otomotiv Grup Başkanı olarak çalışırken, İnan Kıraç, Ankara’daki Orman şirketinde müdür muavinidir. Can Kıraç bir gün Vehbi Bey’e kardeşini anlatır ve TOFAŞ Genel Müdürü Bernar Nahum’un yanında 3 ay staj yapması için iznini ister. Vehbi Bey yine sıcak bakmaz ama Can Kıraç, “Biz kılçıksız balığız efendim” der. Bu cümle Vehbi Bey’in ilgisini çeker ve “Ne demek o?” diye sorar. Can Kıraç, “Bizim anamız babamız yok. Benimle çalıştınız ve hissediyorum ki bana önem veriyorsunuz. Aynı şansı neden İnan’a vermeyesiniz ki” Bu cümle Vehbi Bey’in çok hoşuna gider ve İnan Kıraç’ın holdinge katılmasına vize verir.
Ailede başka büyük olmadığı için Suna Koç’u istemeye, kendinden 9 yaş büyük abisiyle birlikte gider İnan Kıraç. Suna’yı Vehbi Bey ve Sadberk Hanım’dan Can Kıraç ister. İkili, 11 Ocak 1968’de, Hilton Otel’de bin 500 kişinin katıldığı düğünle hayatlarını birleştirir.
İnan Kıraç, Galatasaray kulübüne sevgisiyle de kamuoyunda tanınmış biri isim. Hatta her zaman camianın en saygın üyelerindendir. Nitekim iş dünyasındaki ve Koç Holding’deki gücünden dolayı adı başkan adayları arasında da sık sık anılmıştır. Nitekim, 1979’daki seçimlerde Selahattin Beyazıt’ın yönetim listesine girer. Hatta Beyazıt ona, “Bizim liste seçilirse sen başkan ol, ben yönetici olacağım çünkü sen değişik yapıda birisin ve kulübe çok faydalı olabilirsin” der. İnan Kıraç bu gelişmeye çok sevinir ve akşam evde karısına konuyu açar. Ancak Suna Kıraç kararlıdır. “Böyle bir şey yaptığın taktirde ayrılırız, boşarım seni” der ve kocasının cevabını beklemeden yatmaya gider. İnan Kıraç öylece kalakalır.
Milli İstihbarat Teşkilatının önemli isimlerinden Şenkal Atasagun, Galatasaray Üniversitesi mezuniyet töreninde. Törene İnan Kıraç da katıldı. (Fotoğraf: Recai Kömür / DepoPhotos)
Ertesi sabah kahvaltıda İnan Kıraç son bir ümitle konuyu tekrar açtığında karısı ona şöyle diyecektir: “Öncelikle bir maç kazanacaksınız, herkes pohpohlayacak ama maç kaybettiğinizde herkes küfredecek. Dolayısıyla bu küfür nedeniyle benim aileme de küfredecekler. Koç’la Galatasaray birebirine karışır hale gelecek. Sana para kasası gözüyle bakacaklar.” Karısının bu çıkışından sonra İnan Kıraç GS başkanı olma sevdasından vazgeçer.
Ne ilginçtir ki, buna çok benzer biri durum, şimdilerde Koç ile Fenerbahçe arasında yaşanıyor. Ali Koç’un Fenerbahçe sevdası, Koç Grubu ile Fenerbahçe’yi karışır hale getiriyor. Takımın yediği küfürlerden Koç ailesi de nasipleniyor. Ali Koç’un başkanlığını küçük halası Suna Kıraç görmedi, görseydi belki ona da engel olurdu. Ancak halen hayatta olan tek halası Semahat Arsel’in, sırf Ali Bey üzülmesin diye, Fenerbahçe’nin kazanması için dua ettiğini biliyoruz.
İnan – Suna Kıraç çiftinin evliliklerinin ilk 15 yılında çocukları olmaz. İkisi de bu duruma çok üzülür ama tıbben çözüm bulunamayınca evlat edinme seçeneği gündeme gelir. Çocuk Esirgeme Kurumu’nda evlat edinme sırasına girerler ancak bekledikleri cevap bir türlü gelmez zira Suna Hanım, ikiz çocuk istemektedir. Bir gün İnan Kıraç karısına, “İkiz yok ama bize çok uygun bir kız varmış, hadi görelim” der. Evlat edinecekleri yavru henüz 4 aylıktır ve hala hastane odasındadır. Ertesi gün o kız çocuğu artık onların evladıdır.
İpek Kıraç’ın, Koç ailesine katılması aslında o yıllarda bir tabunun da yıkılması anlamına gelmektedir. Zira bu seviyedeki ailelerde daha önce yaşanmamış bir olaydır. Suna Hanım ailesinin tepkisinden de çekinmektedir. Ancak merhum Vehbi Koç, “Hep senden bir torunum olsun diye dua ettim Kısmet böyleymiş” diyerek kızını destekler. Sonra da aile İpek’e kucak açar. Suna Kıraç, anılarında bu olayı anlatırken, “Sadece Koç ailesinde değil, Türk iş dünyasında bir tabuyu yıkmış oluyorduk” diye yazacaktır.
İpek’in isminin de ilginç bir hikayesi var. İnan Kıraç kızına isim verirken karısına, “Sen çetin cevizsin. Bari kızımın adı da İpek olsun. Huyu da İpek gibi olur inşallah” diyerek diyecektir.
Bu olaydan tam 40 sene sonra, İnan Kıraç kızıyla mahkemelik olduğunda, İpek Kıraç kendine vasi atanmasını istediğinde, acaba bu diyalog aklına gelmiş midir? Kızının da yıllar içinde merhume anasına benzediğini düşünmüş müdür?
İş insanı İnan Kıraç ile kızı İpek Kıranç bir sergide.
İnan Kıraç, çok sevdiği ve hayatı boyunca her isteğini yerine getirdiği karısı Suna Kıraç’ı, 2020’de 79 yaşında kaybetti.
İnan Kıraç, yerli otomotiv projesi olan Türkiye Otomobil Girişim Grubu’nun (TOGG) beş ortağından biriydi ancak 2021’de sağlık sorunları sebebiyle bu projeden çekildi. Uzun yıllar Koç Holding’in yönetim kurulunda yer alan İnan Kıraç, kendi kurduğu Kıraça Şirketler Topluluğu’nun da başkanlığını yaptı. Kıraça’nın başkanlığını halen kızı İpek Kıraç yürütüyor.
İnan Kıraç, 87 yaşında, aktif iş yaşamından çekildiği bir dönemde, uzun yıllar asistanlığını yürüten 78 yaşındaki Emine Alangoya ile yaptığı ani evlilikle tekrar gündemde. Ancak artık bu haberler, ekonomi değil, magazin sayfalarında yer alıyor. Kıraç, uzun ve başarılarla dolayı iş hayatının finalinde, özel yaşamı ve kızı İpek Kıraç ile giriştiği hukuk mücadelesiyle konuşuluyor.
Bu durum ne onu Koç Grubu’na alan kayınpederi Vehbi Koç, ne de merhume eşi İpek Kıraç’ın iş ve özel hayat prensipleriyle bağdaşıyor. Vehbi Koç’un dediği gibi, ‘kısmeti böyleymiş’ diyelim bizde.