Melek İpek, şimdi 78 yaşında, torun sevgisiyle yaşama tutunabilecek zamanlarda tutuklanarak cezaevine gönderildi. Suçunun ne olduğunu, daha doğrusu 'ne olmadığını' akıl, vicdan ve birazcık izan sahibi herkes biliyor.
“Medyama Dokunma” günlerinde duyulmuştu Melek İpek adı. O güne kadar, sadece bilenlerin bildiği, kitlenin tanımadığı, ünlü iş insanının hayırsever annesiydi. İpek Medya Grubu’na kayyım atadıkları günden itibaren, çalışanların ve okurların sergilediği direnişte, önce dilden dile yayıldı Melek İpek adı. Sonra tüm ülkeye mal oldu. Net duruşu, hakkaniyetli ve cesur tavrı, kimseyi dışlamayan, nefret içermeyen ve hep sulh çağrısı yapan konuşmalarıyla taraflı tarafsız herkesin ilgisini çekti. Hakkı teslim edildi. Akın İpek ve çalışanlarının “medyama dokunma” ve “gazetecilik suç değildir” sloganlarıyla özetlenebilecek mücadelesinde, mazluma moral ve zalime kaygı verdi Melek İpek’in çıkışları. Şimdi 78 yaşında, torun sevgisiyle yaşama tutunabilecek zamanında ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. Suçunun ne olduğunu, akıl, vicdan ve birazcık izan sahibi herkes biliyor.
Melek İpek’in çıkışları öylesine etkili ve karizmatikti ki, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, “Parti kursa iktidar olur” yazmıştı onun hakkında. Şimdi o günlere dönelim kısaca. Bünyesinde Bugün ve Millet Gazeteleri, Kanaltürk ve Bugün TV ile Kanaltürk radyoyu barındıran İpek Medya Grubu’na önce operasyonlar düzenlendi ve dijital materyallere el konuldu (1 Eylül 2015) ve devamında 27 Ekim 2015’te kayyım atandı. 28 Ekim gecesi kayyımlar Toma’lar ve polis eşliğinde, zor kullanarak, İpek Medya Grubu’nun İstanbul Mecidiyeköy’deki genel merkezine girildi. Direnen çalışanlar biber gazı ve gözaltılarla saf dışı bırakıldı. Gazete ve televizyonların yayın politikası zor kullanarak değiştirildi. Ertesi gün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’ydı.
Melek İpek’in sesi, tam da kayyım kıyımı esnasında Ankara’dan duyuldu: “Kimse bizi malla mülkle imtihan edemez.” Bu bir hodri meydandı elbette. Oğulları Akın ve Tekin İpek’in kurucusu olduğu medya grubuna yapılan hukuksuzlukları protesto için toplanan kalabalığı ziyaret eden, kadınlarla kucaklaşan ve onlara seslenen Melek İpek şunları söylemişti; 2015’in o hüzünlü Cumhuriyet Bayramı sabahı:
“Sizin Allah rızası için çalışmalarınızı çok iyi biliyorum. Temizliğe giden bir hanımın on lirasını burs verdiğini gördüm ben. Görünce de gözyaşlarımı tutamadım. Allah hiç kimseye çalışmadan, kazanmadan, haram yemeyi nasip etmesin. Bizleri buna alıştırmasın. Çünkü haram helali geçerse artık insanları tutamazsınız. Benim, eşimin ve çocuklarımın 40 senelik 50 senelik çalışmalarına, sizin iş yerinize gelip oturacaklar. İstediklerini yapacaklar, maaşlarını onlar yiyecekler. Nasıl yedirecekler çocuklarına nasıl? Sevgili kardeşlerim, Rabbim ve resulü hangi yoldan gitmişse o yoldan gitmeye devam edeceğiz, bize düşmanlık edenlere de düşmanlık etmeyeceğiz. Bu vatan bizim, buradan başka gidecek yerimiz yok. Diyor ya Mustafa Kemal Atatürk, ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.’ Peygamber Efendimiz, ‘insanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır’ demiyor mu? Biz de öyle olacağız. İyilik yolunda koşturacağız çalışacağız. Size söz veriyorum ömrümün sonuna kadar Allah rızası için koşturacağım. Bizi hiç kimse malla mülkle imtihan edemez. Ben bu şirketlerin ortağıyım. Evlatlarımın üçüne de sonsuz teşekkür ediyorum. Babadan sonra işim başına olan büyük oğluma sonsuz teşekkür ediyorum. Babası bize haram lokma yedirmedi, Akın oğlum da yedirmedi.”
Bu konuşma, Akın İpek’in annesi ve merhum Ali İpek’İn eşi Melek İpek’i, herkesin ‘Melek annesi’ haline getirdi. Onun ‘Melek Anne’ diye anılması boşuna değil elbette. Ömrünü hayır işlerine adamış, hayırhahlığı yaşam tarzı haline getirmiş insanlardan Melek İpek. Kayyım günlerinde, çoğu yıllarca evine girip çıkmış insanlar olan iktidar mensuplarına seslenirken, “Sizin yüzünüzden benim baktığım insanların biri bile mağdur olursa hiçbirinize hakkımı helal etmiyorum” diyecek kadar hassastı hayır işlerinde.
Melek İpek, merhum eşiyle edindikleri Ankara’daki evlerinde yıllarca Ak Partili siyasetçileri ağırladı. Çoğu bakanlık ve milletvekilliği de yapmış pek çok iktidar mensubu için onun evi her zaman girip çıktıkları, çok iyi ağırlandıkları, hürmet gördükleri, ikramda kusur edilmeyen mekandı. Oysa işler tersine döndüğünde, o evden çıkmayan ağır topların teki bile ortada görünmedi. Bazıları birkaç mahcup açıklamayla geçiştirdi yaşatılan zulmü. Onlara bile sitem etmedi Melek Anne. İsimlerini verip deşifre etmedi. Hep kendi olarak kaldı. Türkiye’nin en zengin kadınlarından biriyken de, elinden herşeyi alındığında da tavrını değiştirmedi. Belki tek üzüntüsü eskisi kadar garip gurebanın yardımına koşamamaktı.
Şimdi cezaevinde Melek Anne. 78 yaşında, onca hastalıkla boğuşurken bir de mahpusluğu yaşayacak. Ve onu tanıyanlar çok iyi biliyor ki, vakarından ve duruşundan yine milim taviz vermeyecek.
Ve elbette yıllarca onun sofrasına oturmuş, himmetinden istifade etmiş iktidar sahiplerinin vicdanı da zerre sızlamayacak.
N’apalım dünyanın düzeni böyle! Yaratan herkese her şeyi nasip etmiyor.