İtalyan tasarımcı Giorgio Armani (Fotoğraf: Jung Yeon-je / AFP)
İtalya’nın tartışmasız en ünlü modacısı ve en ünlü girişimcisi Giorgio Armani, geçen hafta vefat etti. İtalyan erkek ve kadın modasının olduğu kadar, dünya moda sektörünün parlak isimlerinden Giorgio Armani, kendi adını taşıyan şirketi Giorgio Armani S.p.A.’nın tek hissedarıydı; bu şirketin ilgi alanları giyimden çok daha öteye uzanarak otelleri, ev eşyalarını ve hatta şekerlemeyi de kapsıyordu.
1975’te Volkswagen Beetle’ını satarak sıfırdan kurduğu bu iş, 2019’da 2,1 milyar euro gelir elde etti ve dünya çapında yaklaşık 8.700 kişiye istihdam sağladı. Dünya genelinde 2 bin mağazaya sahip Armani’nin kişisel serveti ise 11 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Armani bu şirketi kurduğunda 40 yaşındaydı. Şirketini kurduktan sadece 7 yıl sonra, yani 1982’de Time dergisi kapağındaydı.
Şimdi, İtalya’nın bu çılgın girişimcisinin yaşamına biraz daha yakından bakalım.
Giorgio Armani, 11 Temmuz 1934’te İtalya’nın kuzeyindeki Emilia-Romagna bölgesindeki Piacenza’da doğdu ve bu kasabada büyüdü. Çocukluğu ikinci dünya savaşının gölgesinde geçti. Annesi Mariù, Müttefik bombardımanları sırasında Armani’yi, kız kardeşi Rosanna’yı ve erkek kardeşi Sergio’yu korumakla görevli güçlü bir aile reisiydi. Genç Giorgio’nun arkadaşlarından biri, Piacenza’daki bir bombardımanda hayatını kaybetti; Armani ise bu olayda ağır yaralandı ve 40 gün hastanede kalmak zorunda kaldı.
Giorgio Armani(Fotoğraf: Gabriel BOUYS / AFP)
Babaları Ugo ise savaş sonrası dönemde iş bulmakta zorlanıyordu. Aile savaş sonrası Milano’ya taşındı.
Giorgio Armani, iki yıl tıp okuduktan sonra üniversiteden ayrılır ve bir daha okula dönmez. Moda sektörüyle ilgilenmeye ise 1970’lerin başında karar verir. Yani 30’lu yaşlarda. Altı yıl boyunca ünlü terzi ve tasarımcı Nino Cerruti’nin yanında çıraklık yapar. 36 yaşına kadar çıraklığı devam eder. Ardından, Hitman adlı spor giyim markasında çalışır ve daha sonra serbest tasarımcı olarak kadın ve erkek giyimi tasarlamaya başlar. Milano’daki La Rinascente adlı büyük mağazada, vitrin tasarımcısı ve satın alma asistanı olarak çalışır.
İtalyan tasarımcı Giorgio Armani 1970’lerde Milano’da… Seventies (Fotoğraf: Adriano Alecchi/Mondadori Portfolio via ZUMA Press)
Geç başlayan moda ve tasarım kariyerinin onuncu yılında kurar kendi şirketini. Armani, önce iş ortağı olan mimar Sergio Galeotti’nin teşvikiyle kendi tasarım stüdyosunu açar. İkili, asistan Irene Pantene (bugün hâlâ şirket için çalışıyor) ile birlikte şirketlerini kurar. Galeotti, yönetim kurulu başkanı ve Armani’nin ortağıdır. İlk kadın giyim koleksiyonlarını 1976 Sonbaharı için Camera Della Moda takviminde sunarlar ve bu koleksiyon için Barneys ile bir dağıtım anlaşması yaparlar.
O ilk resmi takvim gösterisinde Armani, 60 parçalık karma bir defilede, hafif ve bol kesimli, yapılandırılmamış erkek ceketlerini taşıyan 12 modelle boy gösterir. Armani, o dönemde Milano’nun yeni gelişmekte olan moda sahnesinde, esnek ve sportif deri erkek ceketleri sayesinde zaten adından söz ettirmeye başlamıştır. Kadınlar için hazırladığı bu ilk koleksiyonlar da medya açısından aynı derecede dikkat çekici olur.
Nisan 1978’de, Diane Keaton’ın, Akademi Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alırken Armani’nin bu ceketlerinden birini giymesi, tasarımcıya paha biçilmez bir görünürlük sağlar. Bu, Armani için üç büyük dönüm noktasının ilkidir.
Ardından Armani efsanesinde en çok etkisi olan an gelir. Şubat 1980’de vizyona giren American Gigolo filminde Richard Gere’in üzerinde Armani kıyafetleri vardır.
Giorgio Armani, 2017’de The Economist’in 1843 dergisine şöyle demişti: “Bu bir sansasyondu: herkes Gere’in üzerinde bu kadar harika duran şeyin ne olduğunu bilmek istiyordu. Bu da bana aniden olumlu bir şöhret kazandırdı.”
ABD gücünün ve özgüveninin zirve dönemlerinden birine girerken Giorgio Armani, yumuşak tonları ve bol omuzlu şıklığı tercih eder. Yeni açtığı Emporio Armani ve Armani Jeans markaları ise daha erişilebilir fiyatlarla “Armani dünyasını” daha geniş kitlelere açar. Milano’daki diğer meslektaşları arasında Armani kadar görünür hale gelebilen sadece Gianni Versace vardır artık. Armani, kısa sürede hem Amerikan modası hem de küresel moda akımlarında, İtalyan modasıyla eş anlamlı hale gelmeyi başarır.
Grace Jones, 1981’de çıkan Nightclubbing albümünün kapağında Armani giymişti; bu, Japonya’dan ilham alan bir koleksiyondu. Ardından Time dergisi kapağı gelir ve 1984’te Armani tasarımlarının yoğun şekilde yer aldığı, dört yıl boyunca sürecek 80’lerin kült dizisi Miami Vice başlar.
1985’te ise Armani’nin mesleki başarısının sürekli yükselişte gibi göründüğü dönemi kişisel bir trajedi derinden sarsar. Ortağı, Sergio Galeotti hayatını kaybeder. Bu kayıp Armani’yi derinden etkiler, fakat işini büyütmeye de devam eder. 1976’da Barneys New York anlaşmasını sağlamaya yardımcı olan ve 1979’dan itibaren Armani için ABD pazarını geliştirmek üzere çalışan Gabriella Forte, bu zor dönemde şirketin büyümesinde kilit rol oynar.
Armani (Fotoğraf: Pigi Cipelli/Mondadori Portfolio via ZUMA Press)
Armani’nin kimliğinin şekillendiği dönem 1980’ler olsa da o, sonraki on yılda da özellikle erkek giyiminde modanın yönünü belirlemeye devam eder. 1990 ilkbaharı için The Natural adını verdiği, üç düğmeli, daha yüksek yakalı ve dar omuzlu ama yine de yumuşak kalıplı bir sack suit versiyonu çıkarır. Bu tasarım, sonraki yılların baskın takım elbise siluetini tanımlayacaktır. Prada ve Calvin Klein’ın sahneye çıkışı bile onun yaygınlığını gölgeleyemez. Aynı yıl, Armani’nin çalışma tarzını gösteren ve Martin Scorsese tarafından kurgulanan Made in Milan belgeseli yayımlanır. Armani, filmde kendi tarzını şöyle anlatır: “Toplum değişiyor ve ben de onunla değişiyorum. Fikirlerimi gündelik gerçeklik süzgecinden geçirmeye çalışıyorum.”
1990 ile 1995 arasında şirket hızla büyür, fakat Armani başarının yükünü hissetmeye başlar. O dönemi daha sonra şöyle anlatacaktır: “Artık eskisi gibi risk alamıyordum ve satmama lüksüm yoktu, satışlarda en küçük bir düşüşe bile tahammülüm olamazdı. Tasarımım ticari bir sorumluluk haline gelmişti.”
Gecelik giyimden kozmetiğe kadar giderek daha fazla ürün grubu tanıtılır ve büyüme devam eder. O yıllarda Calvin Klein, Prada, yeniden yükselen Gucci ve genç marka Dolce & Gabbana da rekabete katılır; bu gruba 1997’deki ölümüne kadar Gianni Versace liderlik eder.
Şirketinin 25. yıldönümüne ve 2001’de Guggenheim’daki retrospektif sergiye gelindiğinde -haftada yaklaşık 29.000 ziyaretçi çektiği bildirilen bu sergi sırasında- Armani hâlâ son derece başarılı ve güçlüdür, ancak artık “le dernier cri” (en son moda) değildir. Yeni milenyumun ilk yıllarında, ortaklıkla otel zincirini başlatır ve dikey entegrasyonu sağlamak için üretim tesislerinin kontrolünü üstlenir.
Armani; Richard Gere, Kevin Costner, Tom Cruise ve Leonardo DiCaprio gibi yıldızları da giydirdi. Nicole Kidman ve Cate Blanchett’in Oscar törenlerinde giydiği Armani elbiseler de ikonik Oscar görünümleri arasında yer alır.
Giorgio Armani (Fotoğraf Mark RALSTON / AFP)
Giorgio Armani, kendisine defalarca büyük gruplardan yatırım ve ortaklık teklifleri gelmesine rağmen, bunlara itibar etmez. Ölene kadar şirketin tek sahibi olarak kalır. Koleksiyonları dönemin modasından çok kendi tarzını yansıtır.
Armani, hayatının sonuna kadar çalıştı. Son koleksiyonlarında bile modellerini, kendisi için Japon mimar Tadao Ando tarafından tasarlanan tiyatrodaki podyuma çıkarmadan önce tek tek kontrol etmeye devam etti.
Bir keresinde, hayat mottosunun şu olduğunu söylemişti: “Mükemmeliyetçilik ve daima yeni hedefler edinme ve onlara ulaşma ihtiyacı, hayata derin bir anlam katan bir ruh halidir.”
Giorgio Armani, Gianni Versace’yle birlikte, İtalyan modasının dünyadaki en önemli iki temsilcisinden biri olarak, hazır giyim tarihine adını yazdırdı.