Gazeteci Nazım Daştan, 19 Aralık’ta Kuzey Doğu Suriye’de, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait SİHA saldırısında, gazeteci arkadaşı Cihan Bilgin ile birlikte öldürüldü. Nazım Daştan, genç yaşına rağmen, ülkede yaşanan hak ihlallerine yönelik pek çok önemli habere imza atmıştı.
27 Ağustos 1992’de Ağrı Diyadin doğumlu Daştan. İlk ve orta okulu ilçesinde okudu. Liseyi ise Ağrı merkezde okuduktan sonra 2011’de Antep Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Radyo, Sinema ve Televizyon bölümünü kazandı. Antep’te üniversite okuduğu sırada medya dünyasına adımını attı. Bir yandan okurken, diğer yandan Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) çalışmaya başladı. 2016’da KHK ile kapatılana kadar DİHA’da mesleğine devam etti.
Nazım Daştan, cezaevi çıkışı annesine sarılıyor.
Nazım Daştan mesleğini yaparken Kürt halkının acılarının, sevinçlerinin, yaşadığı hak ihlallerinin sesi oldu. Herkese mikrofon uzattı, kamerasıyla tarihi anları kayda aldı. 2014 yılında IŞİD’in Rojava’ya ve Kobani’ye yönelik saldırıları başladığında kamerası ve fotoğraf makinasıyla Urfa’nın Suruç ilçesindeki Suriye sınırındaydı. Suruç’un köylerinde askeri noktaya gelen IŞİD militanlarının yaptıklarını haberleştirdi. Suruç’ta yaptığı sayısız haberle Rojava’da yaşananları dünya kamuoyuna duyurmaya çalıştı.
Nazım Daştan, haberini yaparak, yaşadığı derin acının kamuoyu tarafından bilinmesine vesile olduğu Taybet İnan’ın öldürüldüğü gün, 19 Aralık’ta öldürüldü. Taybet Ana ile aynı gün, aynı kaderi paylaştı.
2015’de, kamuoyunda ‘Hendek Çatışmaları’ diye bilinen, silahlı kuvvetlerin PKK’ya yönelik şehir içi operasyonları başladığında, Nazım Daştan yine kamerası ve fotoğraf makinasıyla sahadaydı. Şırnak’ın Silopi ilçesinde hakikate ışık tutan Daştan, burada sokak ortasında cansız bedeni 7 gün kaldırılamayan Taybet İnan’ın haberine imza attı.
Nazım Daştan’ın imza attığı haberlerden dolayı hakkında pek çok soruşturma açıldı. Hem “özyönetim süreci”nde yaptığı haberler hem de Suruç sınırında askerlerle IŞİD militanlarının ilişkilerini deşifre eden haberleri nedeniyle hakkında soruşturma açıldı. Gözaltına alınıp tutuklandı. Antep Cezaevinde 5 aylık tutsaklık ardından tahliye olduğunda, mesleğine kaldığı yerden devam edeceğini belirtti.
Nazım’ın, cezaevinden çıktıktan sonra ilk işi Kobani oldu. IŞİD’ten arındırılan Kobani’de yaşanan tahribatı takip etmek üzere Suruç’tan Kobani’ye geçti. IŞİD sonrası Kobani’nin durumunu haberleriyle belgeledi.
O günden öldürüldüğü güne kadar Nazım Daştan, bir gazeteci olarak hakikatin peşinde koştu. Savaş muhabirliği yaparak, savaşın en yoğun yaşandığı yerlerde, cephe hatlarında tüm dünya kamuoyuna yaşananları aktardı. Afrin’e yönelik saldırı gerçekleştiğinde ordaydı, Gre Sipi ve Serekaniye’ye yönelik saldırı olduğunda yine sahadaydı. IŞİD’lilerin bulunduğu Haseke’deki Sena cezaevine yönelik IŞİD’lileri kaçırma saldırısında yine sahadan dünyaya hakikati aktarıyordu.
Nazım Daştan, IŞİD vahşetinden kurtarılan kadınların da sesi oldu. Kadınların yaşadıklarını Ezidîlerin yaşadığı fermanlara atfen 73 adını verdiği kısa belgesel filme imza attı. Çektiği kısa film uluslararası festivallerde gösterime girdi.
Nazım Daştan, Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) bir kez daha Rojava’ya saldırması üzerine en kritik bölgelere gitti. Dezenformasyona ve manipülasyona karşı cephede önemli haberlere imza atarak gazeteciliği en üst zirveye taşıdı. SMO gruplarının Münbiç saldırılarını takip etti. Yoğun saldırıların olduğu Karakozak bölgesinde savaşçılarla görüştü, saldırı anlarını kayda aldı.
Gazeteci Cihan Bilgin de öldürüldü.
Nazım Daştan öldürüldüğünde yine haber peşindeydi. Gazeteci arkadaşı Cihan Bilgin’le birlikte Suriye’nin Halep ilinin 90 kilometre doğusunda, Fırat Nehri üzerinde yer alan Teşrin Barajı ile Sirîn beldesi arasındaki yolda, bulundukları araca düzenlene SİHA saldırısı sonucu öldürüldü.